H. 25 Rabiu'l Evvel 1435 M. 26 Ocak 2014 Pazar günü öğleden sonra saat 14.30'da Ebu Cubeyha yerel güvenlik güçleri, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti üyesi Cuneyd Ali Cuneyd'i zorla alıp polis koruması altında sürükleyerek götürdüler. Sonra Sudan ceza hukukunun 66 ve 69 maddelerine dayanarak hakkında dosya açtılar. Daha sonra Pazartesi sabahı savcıya sevk edeceklerini söylediler. Ama bu basın açıklaması yazılıncaya kadar daha savcıya sevk edilmemişti. 66. madde yanlış haber yayınlamak, 69. madde ise kamu düzenini bozmak ile ilgili suçları içerir.

Aslında polis, kanunu uygulayan düzenli profesyonel silahlı güçtür. Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeyen rejimin elinde bir maşa olmaya asla razı olmaz. Kanunda belirtilen suç unsurlarını taşımayan sahte ve hilekâr soruşturmalar açmak için istismar edilemez. İslam'ın bayrağını taşıyanları, Raşidi Hilafet kurarak İslami hayatı başlatmak için çalışanları cezalandırmak amacıyla kullanılamaz.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, Ebu Cubeyha polisi tarafından sergilenen bu davranış karşısında onlara ve onların arkasında duranlara soruyoruz:

Birincisi: Hükümetin, ülkenin bütünlüğünü korumak için başarısız olduğu doğru değil midir? Nifaşa anlaşmasına imza attığı için Güney Sudan ayrılmadı mı? Ülke, Güney Sudan'a giden petrol gelirlerinin %75'ni kaybetmedi mi?

İkincisi: Hükümet, ülkenin kaynaklarını ve Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın bereketli geniş topraklar ile donattığı serveti ve farklı su kaynaklarını kullanmaktan aciz ve yetersiz kaldığı doğru değil midir? Böylece tüm bunları, yatırım ve özelleştirme kılıfı altında yabancı kapitalistlere ve şirketlere peşkeş çekmedi mi?

Üçüncüsü: Hükümetin halkın işlerinin güdülmesi konusundaki şeri görevine kayıtsız kaldığı doğru değil midir? Çünkü hükümet, İslam'daki gözetleme ve gütme fikrine dayalı değildir. Aksine çalma ve çırpma üzerine kurulu Batı kapitalist sistemine dayanmaktadır.

İşte bunlar, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti tarafından H. 23 Rabiu'l Evvel 1435 M. 24 Ocak 2014 Cuma günü yayınlanan ve Cuneyd Ali Cuneyd'in tutuklanmasına temel teşkil eden "Ekmek ve Akaryakıt Krizlerinin Tekrarlanması ve Devam Etmesi Hükümetin Sorunların Çözümündeki Başarısızlığını Teyit Etmektedir" başlıklı bildiride belirtilen gerçeklerdir. Bizim bu bildirimizde yalan yanlış haberler nerede? Kamu düzeninin ihlali nerede?

Rejim, bildirimizde belirtilenlerin hak ve doğru olduğunu adı gibi biliyor. Bahsettiğimiz çözümler, doğru çözümlerdir. Çünkü bu, ümmetin ve yüce İslam'ın akidesine dayalıdır. Öyleyse neden hakkın bayrağını taşıyanlar tutuklanıyor? Onlara haksız iftiralar atfediliyor? Herkes biliyor ki bu iftiralar ilk duruşmada hakkın karşısında duramayarak yok olup gideceklerdir. Sistem bunu daha önce defalarca denedi ve tekrarladı. Gençlere yaptıkları onların gücü ve kararlığını kıramadı ve asla da kıramayacaktır. Sadece taşıdıkları hakka olan güven ve yakînlerini artıracak, sebatları üzerine sebat katacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın yolundan alıkoydukları için dünyada hüsrana uğrayan, rejim ve uşakları olacaktır. İnsanlar, o gün dinin tek sahibinin huzuruna toplandıklarında ahirette de kaybeden yine onlar olacaklardır.