حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SDu2013BAu20132014u2013KRSu2013TRu201305 |
H. 17 Cumâde’l Ûlâ 1435 M. Salı, 18 Mart 2014 |
Basın Açıklaması İnsanların Sağlığı Pahasına Yatırımcıların Kaprislerini Gerçekleştirmek İçin Ölen Kadınlar Hükümetin Umurunda Bile Değil
Hartum Eğitim Hastanesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı'nda çalışanlar, acil olarak Anabilim Dalı'na kaldırılmalarının ardından yüksek kan basıncı ve bunun komplikasyonu sonucunda iki hamile kadının öldüğünü söylediler. Çalışanlar, Anabilim Dalı bölümü kapalı ve çalışmıyor olduğu için hastane yönetimi tarafından ölen bu iki hastanın diğer hastanelere sevk edildiğini, bu sevkin sonucunda o iki hasta kadın daha hastanelere ulaşmadan yolda hayatlarını kaybettiklerini ifade ettiler. Bazı çalışanlar, gazeteye yaptıkları açıklamada Bölümün kapatılması sonucunda orada çalışan üç kadın personelin hastane kampüsüne yerleştirildiklerini belirttiler. 6 Mart'tan beri kapalı olan Bölümün kapatılma nedenleri hakkında çelişkili raporlar geliyor. Hastane Müdürü, yapılan testler sonucunda Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünde bakteriyel enfeksiyonun varlığına rastlandığı için kapatıldığını söyledi. Hastane Heyeti ise Hartum Hastanesi çalışanlarına yaptıkları açıklamada müdürün konu ile ilgili böyle bir açıklama yapmadığına dair yemin ettiğini, yapılan testler sonucunda Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalında herhangi bir bakteriyel enfeksiyona rastlanmadığını ifade ettiğini belirttiler.[17.03.2014 el-Yevmu't Tali]
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Kadınlar Kısmı olarak biz, aşağıdaki hususları beyan ederiz:
Birincisi: Hükümet, Kadın Hastalıkları ve Doğum Merkezi Hastanesini kapatmak için gece gündüz küstahça yalan söylüyor. Hastane kapılarında kadınların ölmesi hiç umurunda değil. Bu insanlık dışı amacı gerçekleştirmek için Hartum Hastanesinde kalanları başkentin çeşitli yerlerine sevk ediyor. Oysa bu hastaneler hizmet, personel ve her türlü araç gereçten yoksundur. Hatta çoğu kadınlara uzak mesafededir. İşleri gütmekten aciz kalan yetkililer, hastaneyi kapatmak için bakteriyel enfeksiyonun varlığını bahane edindiler. Yapılan bu zülüm, onların bencillik ve egoizmle dolu karanlık tarihine kaydedilecektir.
İkincisi: Hükümet, kadınların başına gelenlere ilgisiz ve umursamaz bir şekilde azgın ve sapkınlığına devam etmektedir. Hastanenin kapatılması ile kadınlar ölse bile hükümet, acı içinde kıvranan kadınların yalvarışlarını duymazdan gelerek hastanenin kapatılmasında ısrarcı. Bunlar nasıl insan? Anne ve çocukların canları hiç umurlarında değil mi? Hangi amaç uğruna insanlık dışı emirleri uygulayabiliyorlar? Yoksa bunlar az bir paha uğruna ahiretlerini satan kimseler mi? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şu sözüne nasıl ilgisiz kalabiliyorlar?
الرَّاحِمُونَ يَرْحَمُهُمْ الرَّحْمَنُ "Merhamet gösterenlere Rahman da merhamet gösterir" [Ebu Davud ve Tirmizi]
Üçüncüsü: Allah'tan utanmadan soğukkanlılıkla kadınları öldüren bir hükümet, nasıl bir hükümettir. Şunu iyi bilmelidir ki böyle bir hükümet, ilk hüsrana uğrayacak olandır. Çünkü elini masum annelerin kanı ile kirleten bir yönetim, dünyada yok olmaya mahkûmdur. Ahirette ise emanet zayi edildiği için Allah Subhânehu ve Teâlâ tarafından hesaba çekilecektir. Bunlar, Müslümanların yozlaşmış yöneticileridir. Kadın ve çocuk katilleridir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الفَسَادَ وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ "O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeye çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez. Ona "Allah'tan kork" denildiği zaman, gururu onu daha da günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. O ne kötü yataktır!" [Bakara 205-206]
Dördüncüsü: Tebaanın sağlığını muhafaza etmek ve insanları hastalıklardan korumak, hükümete farzdır. Çünkü bu, işlerin güdülmesi ve gelecek zararın bertaraf edilmesi türündendir. Bunu ise Allah Subhânehu ve Teâlâ devlete farz kılmış ve bunda gösterilecek bir ihmale karşılık büyük bir azap ile tehdit etmiştir. Hastanenin avlusunda yayaların önünde doğum nedeniyle insanların ölmesi hüsrandır. Devletin ayıbıdır! Hükümetin yegâne görevi, hastaları ve ihtiyaç sahiplerini yağmalayan, aciz insanları sömüren zenginlerin ve hırsızların özgürlüklerini korumak haline gelmiştir.
Beşincisi: Bu kriz, hükümetin uyguladığı kapitalist sistemin zulmünün aslında doğal bir sonucudur. İslam'ın dosdoğru kanunlarını açıkça dışladıkları için sağlık alanında bozulma ve yolsuzluk ortaya çıkmıştır. Sağlık sigorta sistemi, sigorta şirketleri, ilaç şirketleri, hasta ve doktorların istismar edilmeleri, ilaç fiyatlarını ve hastalığı artıran patent düşüncesi belanın kaynağıdır. Bunların tek dertleri, hastadan ziyade paradır. Bunlara göre insan yaşamının hele de fakir bir insan hayatının hiç bir değeri yoktur. İşlerin güdülmesine hiç mi hiç yer yoktur.
Hilafet Devleti zamanında Halifeler, sağlık ile ilgili hükümleri mükemmel şekilde uyguladılar. Bugün bile bilimsel ve medeni ilerlemeye rağmen böyle bir uygulamayı dünya görmedi. Batılıların kendilerini bile buna şahitlik etmektedirler. Napolyon seferleri sırasında bilim adamlarından biri olan Mösyö Gomar, Mısır seferinden altı yüzyıl önce inşa edilen hastanelerden [Bimaristan] birini şöyle niteler: "Oraya [yani hastaneye] tüm hastalar girebiliyor. Zengin fakir ayrımı yoktur. Farklı bölgelerden doktorlar geliyor. Onlara yeterince maaş ödeniyor. Şurup ve eczane deposu, ilaçlarla dolu. Her hastanın harcamalarının bir dinar olduğu söyleniyor. Hastaya hizmet eden iki de kişi var. Hastaneden taburcu olduğu zaman her hastaya, hastalık durumunda çalışmaya mecbur kalmasın diye beş adet de altın veriliyor."
Kapitalizm ahlaki, entelektüel ve artık ekonomik olarak çökmüştür. Bugün Allah'ın izniyle Nübüvvet metodu üzere ikinci Hilafet dönemi çok yakındır. Hilafet, bütün insanlık için umumi bir hayırdır. Müminlerin Emirinin sorumluluğu, tebaanın sağlığını korumak, çıkarlarını gözetmek, işlerini gütmek ve zararlı şeyleri bertaraf etmektir. Ömer RadiyAllahu Anh şöyle demişti:
لَوْ مَاتَتْ سَخْلَةٌ عَلَى شَاطِئِ الْفُرَاتِ ضَيْعَةً لَخِفْتُ أَنْ أُسْأَلَ عَنْهَا "Fırat'ın kenarında bir koyun kaybolsa hesabı benden sorulur" [İbn Asakir, el-Beyhaki]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Kadın Resmi Sözcüsü
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07 http://www.hizb-sudan.org/ |
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com |