Omdurman polisi, 18 Mayıs 2014 Pazar günü Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayetinin Şehitler Meydanı'nın merkezine kurulan diyalog noktasını zorla dağıttı. Oturumdan bir saat sonra ve insanlar, İslam'ın fikir ve hükümlerini öğrenme arzusuyla diyalog noktasının etrafında toplandıktan sonra polis, diyalog noktasını zorla dağıtmak için müdahale etti. Noktanın idaresinden sorumlu genç İhab en-Nehli, sorgulanmak üzere polis merkezine götürüldü.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, bu olay karşısında aşağıdakileri kamuoyu ile paylaşmak isteriz:

Birincisi: Hizb-ut Tahrir, kurulduğu günden bu yana kendisini fesadı yakan ateş ve iyilik yolunu aydınlatan fener olmak için adadı. Siyasal ve ekonomik hayatta, hayatın tüm farklı yönlerinde cahil oldukları İslam'ın hükümleri ile ümmeti kültürlendirdi. Siyasi çalışma ile hakkı beyan etmek ve delille cebelleşmek için kendisine Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metodunu örnek edindi.

İkincisi: İnsanları şeri hükümlere ve İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışmaya davet eden bir noktayı polisini zorla basarak dağıtmaya çalışması, Allah Subhânehu ve Teâlâ katında büyük günahlardan sayılır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلاً مِمَّنْ دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ  "Allah'a çağıran, Salih amel işleyen ve "Kuşkusuz ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?" ^{[Fussilet 33]}

Üçüncüsü: Nerede olursa olsun İslam'a davet, kimsenin iznini gerektirmez. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ izin verdi ve Risâlet'inin taşınmasını farz olarak emretti. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

ادْعُ إِلَى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ "Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir." ^{[Nahl 125]}

Hizb-ut Tahrir, Rabbani metottan bir karış bile ayrılmadı. Peki, neden o zaman Allah'ın dinine çağrı ve O'nun Şeriatını hakem kılma daveti engelleniyor?

Dördüncüsü: Aslında polis, insanların haklarını, canlarını, mallarını ve ırzlarını korumalı, ülke ve halkın güvenliğini tehdit edenlere saldırmalıdır. Hak sözü söyleyen Müslümanları susturmak, Allah'ın yolundan alıkoymak polisin işi değildir. Eğer polis bunu emrederse, o zaman ona itaat edilmez. İtaat yalnızca Allah'adır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: لا طَاعَةَ لِمَخْلُوقٍ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ "Allah'a isyanda mahlûka itaat yoktur." ^[Ahmed]

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, sıcak soğuk tüm koşullar ve atmosfer altında çalıştı. Zorbaların baskısı, zalimlerin tasallutu onu asla yıldıramaz. Yeryüzünde Allah'ın Şeriatını ikame etmek ve İnşaAllah yakında kurulacak Hilafet Devleti altında ümmeti birleştirmek için yürüyüşüne devam etmeye azimlidir. O zaman zulmedenler nasıl döndürülüşle döndürüleceklerini bileceklerdir.

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü