حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SDu2013BAu20132015u2013KRSu2013TRu201304 |
H. 18 Raceb 1436 M. Perşembe, 07 May 2015 |
Basın Açıklaması Hilafetin Yıkılmasıyla Şefkatli Anneyi Kaybettik, Kurtlar Sofrasındaki Kuzular Gibi Olduk
28 Receb 1342 sabahı, kâfirler, İngiliz ajanı ve uşağı Yahudi Mustafa Kemal eliyle İslam Hilafetini ortadan kaldırdılar. Mustafa Kemal Hilafetin kaldırılması kararnamesinde şöyle dedi: "Ne pahasına olursa olsun tehlike altında olan Cumhuriyeti koruyup kollamak ve sağlam bilimsel temeller üzerine oturtmak birinci vazifemizdir. Halife, Osmanlının kalıntılarıdır ve bu kalıntılar yok edilmelidir. Gerici dini mahkemeler ve yasalar, modern mahkemeler ve yasalar ile değiştirilmelidir. Takke ve zaviyeler yerini hükümet okullarına bırakmalıdır." Ümmet, özellikle de Sudan ve diğer İslami ülkelerdeki kadınlar, Hilafetin yıkılmasıyla neler kaybettiler?
Birincisi: İslam ümmeti, Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeyi kaybetti. İnsan yapımı yasalar ile yönetilir olduk. Oysa bu yasalar, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu sözüne apaçık aykırıdır:
وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ "Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın." [Maide 49] Kadın, ev kadını ve korunması gereken bir ırz olduğu unvanını yitirdi. Her kesimden felaket ve belalar yağmur gibi üzerine yağdı. Batılı kadını örnek edinerek yolunu ve kimliğini kaybetti. Ne sözde dünya saadetini yakalayabildi, ne de Allah'ın rızasına ulaşmak için selamet yolunu tutabildi.
İkincisi: Korunulan ve dayanılan yapı yıkıldı. İslam ümmetinin asası kırıldı ve kâfirler ümmeti çeşitli etnik gruplara, farklı farklı devletçiklere parçaladı. Ki hâkimiyeti kolay olsun, aşağılansın, servetleri talan edilsin. Sonra da kanlı savaşlar ürettiler. Bu savaşlar nedeniyle oluk oluk kanlar aktı, evler yıkıldı, ev sakinleri sağa sola savruldu. Kadınlar buralardan sağ çıksalar bile yaşarken öldüler. Neredeyse mutluluğun tadını unuttular. Enkaz altından vücut parçaları çıkarıldı. Koca, kardeş ve babalar öldü. Kadınlar, kefilsiz ve vekilsiz ölüm kamplarına terk edildi. Ne Ömer ne Mutasım ne de yanıt veren Selahaddin Eyyubiler var. Ümmet, Suriye, Mısır ve şu an Yemen'de ve daha önce Filistin, Özbekistan ve Burma'da olduğu gibi kendi diktatör yöneticileri eliyle katlediliyor. Orta Afrika trajedileri hâlâ gözler önündedir. Liste uzayıp gider.
Üçüncüsü: Müslümanlar, Batı ve Doğuya bağımlı ve itaatkâr politikalar nedeniyle mallarını ve değerli servetlerini kaybettiler. Kadınlar ve erkekler iyi bir yaşam elde etmek için yollara düştü. Ölüm kalım meselesini unuttular. Kadınlar, erkeklerden çok daha efor ve çaba sarf eder oldular. Evlerini ve çocuklarını geride bırakarak içeride ve dışarıda insanlık ve haysiyetini zedeleyen koşullarda çalışmaya başladılar. Eğer ümmetin serveti adaletli bir imamın elinde olmuş olsaydı, durum gerçekten çok farklı olurdu. Ve insanlar refah ve bereket içinde yaşarlardı.
Dördüncüsü: Kalplere acı ve ıstırap veren, keder ve hüzünle dolduran husus ise ümmetin kutsallarına yapılan hakarettir. Öyle ki kâfir Batının putlarından biri sayılan ifade özgürlüğü gerekçesiyle sürekli Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e hakaret ediliyor. Milyonlarca Müslüman kadın, sadece kâfir bir ülkede değil, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın Kenane topraklarında, Allah düşmanı Yahudilerin gasp ettiği Mescidi Aksa'da, her tarafta başlarını açmaya zorlanıyor. Melun Yahudiler, Allah yolunda Murabıt olan ve silahsız bedenleri ile esaret altındaki Mescidi Aksa'ya kalkan olan kadınlara olmadık şeyler yaptılar. Hain yöneticilerimiz ise kanlarımız üzerinden ticaret yapıyorlar.
Bu, devletsiz ve kalkansız kalan Müslümanların neler kaybettiğine ve her gün neler kaybetmekte olduklarına kısa bir bakıştır. Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın kurulmasını farz kıldığı şeri bir zorunluluk olmasının ötesinde, Müslümanlar için acil bir ihtiyaçtır. Çünkü Hilafet, yaşam zorluğu, işkence ve bağımlılığı ortadan kaldırmanın, uzun süredir devam eden acı, zillet ve itilmişliği yok etmenin yoludur. Ayrıca bütün insanlık için de insani bir ihtiyaçtır.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ "Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." [Enbiya 21]
Allah Subhânehu ve Teâlâ bu ümmeti Allah muhafaza ölene kadar insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet kılmıştır. İslam ümmeti, ebedileştirmek için değil, yeniden tarih yazmak için Hilafetin yıkılış tarihini hafızasında hâlâ capcanlı tutuyor. Allah'ın izniyle yakında Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet geri gelecektir. Çünkü bu, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in bir müjdesidir.
تكون النبوة فيكم ما شاء الله أن تكون، ثم يرفعها الله إذا شاء أن يرفعها. ثم تكون خلافة على منهاج النبوة فتكون ما شاء الله أن تكون، ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها. ثم تكون ملكا عاضا، فتكون ما شاء الله أن تكون، ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها. ثم تكون ملكا جبريا، فتكون ما شاء الله أن تكون، ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها. ثم تكون خلافة على منهاج النبوة. ثم سكت "Nübüvvet içinizde Allah'ın dilediği kadar olacaktır. Sonra dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, nübüvvet metodu üzere bir Hilafet olacaktır. Bu da Allah'ın dilediği kadar olacaktır. Sonra dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra ısırıcı meliklik olacaktır. Allah'ın dilediği kadar olacaktır. Sonra dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra zorba krallık olacaktır. Allah'ın dilediği kadar olacaktır. Sonra dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu." [İmam Ahmed]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07 http://www.hizb-sudan.org/ |
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com |