Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti tarafından “Sudan’a Yönelik ABD Yaptırımlarını Kaldırma Gerçeği”başlıklı bildirinin dağıtımının ardından 15 Ocak 2017 Çarşamba günü güvenlik yetkilileri, Hizb-ut Tahrir üyesi Abdülbaki Berime adlı kardeşimizi gözaltına aldı. Omdurman Umm Bede Sebil semtindeki Halid b. Velid Cami havlusunda bildiri dağıtan Abdülbaki, akşam namazına müteakiben gözaltına alındı.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, Hizbin gençlerine yönelik bu sistematik gözaltıları şiddetle kınıyor, Şeriatı ikame etmek ve Allah’ın hükümlerini uygulamak müjdesiyle iktidara gelen rejime, Güney topraklarını tertemiz kanlarına beleyen Sudan Müslümanlarının oylarını aldığını hatırlatıyoruz. Ama öyle görünüyor ki oylar gümbürtüye gitmiştir. Hizbin güzide gençlerini gözaltına almak ayıp değil midir? Onlar, ümmetin gören gözleri, hükümetin emin nasihatçisidir. Hükümet, izzete giden yolun Amerika’ya uymak ve boyun eğmekten değil, hem ABD hem de bütün insanların yegâne Rabbi olan Allah’ı razı etmekten geçtiğini bilmelidir. Amerika’nın devasa gücü, orduları, güvenlik birimleri ve dostları Allah’a nispetle nedir ki?

Ey uzlaşı hükümeti! Hakkı haykıran ağızlara kimin yararına ket vuruyorsun? ABD’li düşman güvenlik birimleri ile kime karşı gizli görüşmeler yapıyorsun? Sudan Dışişleri Bakanı Cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında ABD ile 23 görüşme yaptıklarını belirtti.

Ey uzlaşı hükümeti! Amerika ile meşum ilişkinin kurbanı, terörle mücadele adına savaşılan dava adamları mı? Nerede kaldı İslam Devleti ve Şeriat çağrıları? Kim ve ne değişti? Amerika mı değişti? İslam ve Müslümanlar düşmanlığını terk etti mi? Yoksa siz mi değiştiniz ey uzlaşı rejimi içindeki Müslümanların evlatları? Gerçekleri deşifre edip ifşa edenler ve ABD’nin yalan vaatlerini insanlara açıklayanların gözaltına alınması, gizli görüşmelere kurban mı ediliyor yoksa?

Güvenlik birimleri içindeki ümmetin ve İslam Hareketinin samimi evlatlarına da diyoruz ki, düşman ABD’nin planlarını deşifre edenleri nasıl gözaltına alabiliyorsunuz? ABD, hem Allah’ın hem de sizin düşmanınızdır. Size gerçekleri gösterenleri ve çağımızın şeytanı Amerika’nın tuzaklarına düşmemek için size samimiyetle el uzatanları gözaltına almak, sizce tuhaf değil mi? Biz ayrıca rejimin maskesi düşüp saflar iyice belirginleştiği için Allah’a hamdediyoruz. Dilinize pelesenk ettiğiniz tiran Amerika ve Batı ucubesi, artık sadece bir efsanedir. Düşmanın, dost ve işbirlikçi olduğu gayet açık ve nettir. Allah’a hamdolsun ki biz, Müslümanlar katili kindar düşman kâfir Amerika yandaşları karşıtı saftayız.

Ey uzlaşı hükümeti! Sakın batıl saflarda yer almayınız. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

مَا كَانَ اللَّهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ حَتَّى يَمِيزَ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ “Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır.”^{[Ali İmran 179]} Hükümet, Allah’tan korkup sakınmalı ve Hizb-ut Tahrir gençlerine yönelik saldırıyı durdurmalı, Allah’ın gazabı ve öfkesinden sakınarak derhal kardeşimizi serbest bırakmalıdır.

Biz sabırdan sonra zaferin, sıkıntıdan sonra refahın geleceğine inanıyoruz. Allah’ın yönetimi yürüyüşü, dikenlerle doludur. Bu yolda şehitler olacaktır. Sonra Allah dilediğine zafer nasip eyleyecek. Biz, bu yolda yürürken zerre kadar sapmayacağımıza ve değişmeyeceğimize dair Allah ile misak imzaladık, söz verdik, ya Allah’ın yönetimi ve Peygamberin müjdesi Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kuracağız ya da Allah, önceden planlanmış işi gerçekleştirecek diye. Kuşkusuz biz, Allah’ın kaza ve kaderine inanıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلا “Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” ^{[Ahzab 23]}