26-27 Şubat 2017 günkü gazeteler, Hartum ili Davet Yüksek Konseyi tarafından Hartum merkezdeki iki büyük caminin imamı olan Kemal Rızk ve İsmail Hâkim’in vaaz vermelerinin durdurulduğunu aktardılar. Cami Yönetim Kurulu, bu kararı yazılı değil sözlü olarak ilgili imamlara bildirdiler. 26 Şubat 2017 Pazar günü Ahiru Lahza gazetesine konuşan Şeyh Kemal Rızk, “23 yıldır bu camide vaaz veriyorum. Verdiğim vaazlar bazı kesimlerin hoşuna gitmemiş olmalı ki vaazımı durdurdular.” dedi. 27 Şubat 2017 Pazartesi günü Sayha gazetesinin sorularını yanıtlayan İsmail Hâkim, “Vaaz sırasında yapılan eleştiriler, devlet içinde belli kesimleri rahatsız etmiş olabilir mi?” sorusuna “Korkarım, bu durdurma işlemi, ağızlara ket vurma politikası ve propagandası ile ilintilidir. Bu minber, bunun başlangıcıdır. Vaazda yeni ve durdurmayı gerektirecek bir şey yok. Yıllardır aynı vaazı veriyorum.” yanıtını verdi.

 Belli ki Sudan hükümeti, Sudan’ı laikleştirmek, İslam’ı dışlamak, hakkı haykıran samimi ağızları susturmak için hızlı adımlarla Amerikan projesinde ilerliyor. Amerika’yı hoşnut etmek için imamları Cuma minberlerinden izole etmek, Allah’ın dini ile savaşmaktır. 2016 Ağustos’ta İrşat Bakanı Ammar Mirgani, pazarlarda ve kamusal alanda dini vaaz ve konuşmaları yasaklama kararı aldıklarını belirterek, “Ülkede daveti sağlıklı yola koymak için alınan çok önemli kararlar var” şeklinde konuşmuştu. 18 Ağustos 2016’da bir gazeteye verdiği röportajda İrşat Bakanı, “Bildiğim kadarıyla hutbeler, cemaatin anlayacağışekilde olmalıdır. Cami vaizi, kamuoyuna hâkimiyetten dem vuramaz. Dini vaaz formatını yeniden gözden geçireceğiz.” demişti. 22 Nisan 2016 günü “Radyo konferansı” programına konuk olan bakan, Cuma hutbelerinde cami imamlarını bakanlara ve yetkililere saldırma konusunda uyarmıştı. 28 Nisan 2016 tarihinde Sudan İrşat Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığının 17-19 Şubat 2015 tarihinde Washington’da düzenlediği aşırılıkla mücadele tarzında terör ve aşırılıkla mücadele adında bir konferans düzenlemişti. Konferansta İslam masaya yatırılmış, yaftalamak, seyrine dur demek, hâkimiyeti için çalışanları terör ve aşırılıkla suçlamak amacıyla plan ve entrikalar belirlenmişti. Sudan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, ABD Başkanı Dini Özgürlükler Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmede şunları söyledi: “Sudan dinsiz bir devlettir”^{[08.05.2015 Yevmu’t Tali gazetesi]}

Gerçek şu ki Amerika, bir şeyler istiyor, Sudan yöneticileri de Amerikan isteklerini uyguluyorlar. Amerika, siyasette ve toplumda İslam’a ait bir rolün olmasını, insanların İslam Şeriatının uygulanmasını istemelerini ve nitekim farz olduğu gibi İslam temelinde yöneticileri muhasebe etmelerini istememektedir. Sudan yöneticileri, İslam’ı sınırlamak, sadece ibadetler ve bireysel konulara hasretmek istiyorlar. Yani insanların hayatıyla hiçbir ilgisi olmayan ruhani bir din haline getirmek niyetindeler. Şeriat hukukunu sürekli kırpıp insan yapımı yasaları hayata geçiriyorlar. Ümmetin duygularını depreştirmek için de İslam’ı soyut sloganlara hapsediyorlar.

يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler hoş görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır.”^{[Saf 61]} Tüm bunlar, Amerika’yı hoşnut etmek, Amerika ile normalleşmek, Sudan’ı terörizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkarmak adına yapılıyor.

Sudan yöneticilerince infaz edilen İslam’a ve Müslümanlara yönelik bu Amerikan tuzağı, başarısız olmaya mahkûmdur. Allah’ın izniyle madrabazlar istemese de şüphesiz çağ, İslam ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin çağı olacaktır. O gün zalimler hangi döndürülüşle döndürüleceklerini bileceklerdir.