Sudanlılar ile Mısırlılar arasında karşılıklı artan küfür ve hakaretlerin ardından Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Şükri ile Sudan Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur ortak bir basın açıklaması yayınladılar. Basın açıklamasında, hiçbir koşulda nedenleri ve gerekçeleri ne olursa olsun iki devletten birine veya kardeş halklara yönelik hakaret ve ihlaller kabul edilemez denildi. Açıklamada şöyle denildi: “Her iki ülkenin kültür, tarih ve uygarlığını takdir ediyoruz. Nil Nehri, Sudan ve Mısır halkı için hayat damarıdır. İki ülkenin çağlar boyunca ortak kader ve kardeşlik olgusuna sahip olduğuna inanıyoruz.”

Mısır ile Sudan arasında patlak veren ve devam eden gerginlik, iki ülke halkı arasında nefret tohumları ekmek için kasten üretilen bir eylemdir. Aslında iki ülke halkı, İslam ümmetine mensup tek bir millettir. İki ülke halkı sömürgecilik tarafından parçalanmış ve tek bir ülke de ülkelere bölünmüştür. Kuşkusuz Mısır ve Sudan, Hilafet Devletinin tek bir eyaletiydi. İngilizler, self determinasyon hakkı safsatasıyla Sudan’ı Mısır’dan kopardılar. Sonra da Güney Sudan’ın üçte biri, üçüncü bir devletçik kurulmak için koparıldı. Çünkü hâlihazırdaki Mısır ve Sudan yöneticiler, sömürgeci kâfir Batının maşalarıdır. Bu yöneticiler, fitne tohumlarının öylece kalmasını çok arzuluyorlar. Kâfir İngilizler tarafından ekilen Halayib, Şelatin, Ebu Ramad gibi sorunları durmadan kaşıyorlar. Nedense iki halkı birleştiren, ayrılık gayrılıkları ortadan kaldıran ve düşmanlar karşında onları tek bir vücut yapan gerçek bağdan asla söz etmezler. Hep Nil Nehri’nden söz ederler. Nil Nehri’nin ortak kader ve kardeşlik bağını perçinleyen can damarı olduğundan dem vururlar. Cahiliye uygarlığı ve putlar hakkında konuşurlar. İslam hakkında konuşmaktan ısrarla kaçınırlar!

İki ülkenin Dışişleri Bakanı ve hükümetlerine deriz ki, Mısır ve Sudan halkını birbirine bağlayan yüce İslam, Nil Nehri’nden çok daha büyüktür. İslam, kardeşlik olgusunu perçinler, iki ülkenin can damarıdır. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لا يَظْلِمُهُ وَلا يَخْذُلُهُ وَلا يَحْقِرُهُ “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve onu aşağılamaz.”  Ruveybida yöneticilerin İslam ümmetinin tepesine çöreklenmiş olması nedeniyle Mısır ve Sudan halkı hatta tüm İslam ümmeti aynı kaderi paylaşmaktadır. Bu Ruveybida yöneticiler, İslam ümmetine her türlü azabı reva görmektedirler. Ümmete karşı aslan kesilirken düşmanlar karşısında ise hayvan gibidirler hatta çok daha sapıktırlar. Deriz ki İslam ümmetini Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti altında toplamak ortak kader olmalıdır. Çünkü Hilafet, İslam ümmetinin ihtişamını yeniden diriltecek ve Müslüman ülkelere dayatılan Sykes-Picot sınırlarını ortadan kaldıracaktır. Allah’ın izniyle bu, yakında olacaktır.

Ey Mısır ve Sudan halkı! Safsata işleri bırakın. Ülkenizi diğer Müslüman ülkeler ile birleştirmek için Hilafeti kurun ve İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışın. Böylece hem bu dünyada hem de ahirette kurtuluşa erişesiniz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}