Haçlı koalisyonu savaş uçakları, terörle mücadele bahanesiyle Deyr Ez Zor kırsalı ve diğer bölgelerdeki sivil Müslümanları aylardır bombalıyor. Tüyler ürpertici vahşette yüzlerce kadın, çocuk ve yaşlı insan hayatını kaybetti. Bugün Hacin halkı, IŞİD’in örsü ile Haçlı koalisyonu destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin çekici arasında kaldı. Akan kanlarda tarafsız ve yansız olduğunu iddia eden Batı destekli medyanın da payı var. İnsanlık yoksunu ve yoksulu medyanın, sağırlaşıp körleştiği, efendilerinin izni olmadan konuşamadığını yakın uzak herkes için bilir. Öte yandan grup liderleri ve şeri kadılar, devrim kıvılcımını söndürme, köreltme, geriletme çabalarını sürdürüyorlar. Başlangıçta devrim, kuzeyinden güneyi kadar batısından doğusuna kadar yekvücuttu. İdlip halkı “Ey Dera halkı! Biz ölümüne kadar yanındayız”, Humus halkı da “Ey Deyr Ez Zor halkı! Biz ölümüne kadar yanındayız”sloganı ile dağı taşı inletiyordu... Tabii bu, Müslüman kardeşlerini başlarından def eden, onları sponsor ülkelerinin araç ve gereci haline getiren, kendi güvenlik güçlerini başlarına diken, ılımlı ve radikal tasnifinden sonra silahlarını doğru yönden kardeşlerine çeviren grup liderleri sponsorlarının sofrasına oturmadan önceydi.

Bugün Hacin’de yaşananlar bize şu iki gerçeği hatırlatıyor:

Birincisi: Art niyetli ve Batı destekli despotik gruplar, devrimin gerilemesinin yegâne nedenidir. En önemlisi de insanlarda değişime olan güven kaybıdır. Suriye’de katliam ve cinayete maruz kalan bir Müslümanın imdadına koşan hançerlerin dizginlenmesinin tek nedeni bu gruplardır.

İkincisi: Genelde Müslümanlar özelde Suriye halkı, Allah’ın Şeriatı ile hükmeden, arkasında savaşılan ve onunla korunulan, işleri güden, çaresiz Müslüman yetiş ya Mutasım dediğinde yardımına koşan bir imam olmadıkça kölelik ateşi ile kindar Haçlının alevleri arasında sıkışıp kalacaklardır.

Ey İslam’ın kalbi Biladu’ş Şam Müslümanları! Hacin, Dera ve diğer kentlerdeki çaresiz Şam Müslümanlarına yardım etmenin ve rejimi devirmenin en kısa yolu, grup liderlerinin kanla karışık inşa ettiği korku duvarını yıkmakla başlar. Bu, devrimi eski ihtişam ve izzetine kavuşturmanın güvencesidir. Bilin ki durumumuz ancak tekrar İslam’a dönmekle düzelir. İslam, devlet ve toplum için bir hayat sistemidir. Metodu da Raşidi Hilafeti kurmaktır. Hilafet, tıpkı namaz ve oruç gibi bir farzıdır. Hilafet, Mücrim Mustafa Kemal tarafından yıkıldığından bu yana özlem duyduğumuz ihtişam, izzet ve kurtuluş yoludur. Rabbimizin vaadi ve Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bir müjdesidir. Bilin ki devrimin yarısı ölümcüldür, yarı çözümler de hak kaybıdır. Cani rejimi devirme ve İslami yönetimi kurma hedefine erişmek için devrimi tamamlamak gerekir. Bilin ki kurtuluş düşmanlarda değil bizim elimizdedir. Şam Firavun’una başkaldıranların sizler olduğunu hatırlayın. Devrim tüm entrikacı ve hainleri ifşa etmişken sakın yarı yolda durmayın. Bilin ki zafer, bir saatlik sabırdır. Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. Yapmanız gereken yeniden başınızı kaldırıp zaferi görmek, kurtuluş yolunu aramak, abdestli temiz ellerle yeniden ikinci Raşidi Hilafet söylemini benimsemektir. Bu, Allah’a zor değildir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آَمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” ^{[Nur 55]}