Doğu Guta’dan Halep’in kuzeyine göç edenler, 25 Ekim 2020 Pazar günü Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i desteklemek için bir gösteri düzenledi. Doğu Guta’lı şehit Basem’in oğlu Hizb-ut Tahrir genci Muhammed Ramiz de gösteriye katıldı. Gösteride bir konuşma yaptı. Konuşmasında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret edenlerden intikam alma yükümlülüğünü, başta Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Müslümanların yöneticilerine ait olduğunu söyledi. Müslümanların bir devleti ve bir imamı olsaydı, hiç kimsenin Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret edemeyeceğini vurguladı.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e bu sözleriyle destek çıkması, Sultan Murad unsurları ile ortak devriye gezen Ceyşül İslam elemanlarını rahatsız etmiş gibi görünüyor.  Bu yüzden Afrin’de yaşayan genç Muhammed’in evine baskın düzenlediler. Evde bulamayınca, evine el koyup kapısına zincir vurdular. Sonra iş yerine kadar takip ettiler. 27 Ekim 2020 Salı günü öğle vakti tutuklayarak bilinmeyen bir yere götürdüler.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e destek, tutuklanmayı gerektiren bir suç haline mi geldi? Yoksa Allah’ın Rasûl’üne yardım farziyetinden Müslümanların yöneticilerini sorumlu tutmak, Kuzey’deki grupların takibatını gerektiren bir suç mu oldu?

Muhammed Ramiz, bu mübarek devrimin oğullarından biridir. Doğu Guta’da başından beri devrime iştirak etti. Hizb-ut Tahrir ile birlikte daveti taşıdı. Daha sonra cani rejime teslim edilişinin ardından göç edenlerle birlikte Doğu Guta’dan göç etti. Suç rejiminin bombardımanı sonucu şehit düşen babasının mezarını arkada bıraktı.

Bu güvenlik güçleri, bu eylemleri ile devrim halkına zulüm yaptıklarını, Şam tiranının yolunu izlediklerini bilmelidir. Güvenlik güçleri, Allah’ın gazabına nail olacaklardır. Sonra da sırf sözleri yüzünden insanları cezalandıran suç rejimine bağlı kolluk kuvvetlerinin belalarına duçar kalan ümmetin gazabıyla karşı karşıya kalacaklardır. Bu güvenlik güçleri, Allah’tan korkmalıdır, çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

بَلِ اتَّبَعَ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَهْوَاءَهُم بِغَيْرِ عِلْمٍ، فَمَن يَهْدِي مَنْ أَضَلَّ اللَّهُ، وَمَا لَهُم مِّن نَّاصِرِينَ “Hayır; zulmedenler, körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah’ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.”^{[Rum 29]}

Şam halkı bu korkakça eylemlerin karşısında durmalıdır. Zira biz, insanları hapsetmek, seslerini bastırmak ve yeni yüzlerle rejimin kopyası olmak için devrime kalkışmadık! Devrim halkından olmadıkları halde devrim iddiasında bulunanların azgınlıklarını sürdürmeleri konusunda uyarıyoruz. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَّا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنكُمْ خَاصَّةً وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.” ^{[Enfal 25]}