Sözde “Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu”, Yüksek Seçim Komisyonu kurulmasını öngören bir karar yayınladı. Komisyonun görevi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlık yapmak, katılımı sağlamak, anayasa referandumu yapmaktır. Suç sistemi ve şemsiyesi altında başka işlevleri de var. Koalisyon, Şam halkının çektiği tüm acıları, fedakârlıkları bir kenara itti. Bir milyondan fazla şehidin kanı henüz kurumuş değil. Şam tiranının cezaevlerinde on binlerce tutuklu, zulüm ve ceberut belasına maruz kalıyor. Milyonlarca göçmen, yıkılmış evlerini, yağmalanmış geçimlerini geride bıraktı, yer değiştirmenin acısını ve sıkıntısını yaşıyor.

Ey mübarek Şam toprakları Müslümanları! Sözde destekleyici ülkelerin istihbaratıyla ilişkili varlıkların gevşekliğini, suç rejimini devirmek ve İslami yönetimi kurmak için değerli ve enfes her şeyin feda edildiği bir devrimin sabitelerinde, gevşeklik gösterdiklerini gözlerinizle gördünüz. Bu acımasız varlıkların, şehitlerin kanı ve Şam halkının acısı pahasına kişisel çıkarlarını gerçekleştirmek için uğraş verdiklerine tanık oldunuz. Ajanlığa razı olanların durumu bu. Kirli siyasi paranın cazibesine yenik düştüler. Kirli para, devrimin bedenini hala öldürüyor. Ölümcül yansımaları zaman zaman bizi rahatsız etmeye devam ediyor.

Kâfir Batı, Şam devrimini ortadan kaldırmak için tüm araçlarını seferber etti, hala seferber ediyor. Koalisyonu kurdu, Koalisyon da Yüksek Seçim Komisyonu kuracak. Kâfir Batı, daha önce de 2015 yılında Riyad Toplantısının ardından Müzakere Yüksek Komisyonu kurmuş, ayrıntılı bir anayasa hazırlamak için bir komisyon empoze etmişti. Hizip düzeninin, Şam devrimine kürtaj yapmayı ve suç rejimini yeniden üretmeyi amaçlayan Batı politikalarına bağlılıklarından bahsetmiyorum bile.

Tüm bu araçlar, devrim uysalıdır ve devrim adına konuştular. Aslında bu araçlar, yıkım makinesidir, hala devrim yapısını yıkmaya devam ediyorlar. Amerikan hedeflerini gerçekleştirmek, Şam halkını tekrar baskı rejimi altında kölelik boyunduruğuna sokmak için Amerikan projesinin hizmetine girdiler. Böylece fedakârlıklar toz olup gitti. Şam halkı ipliğini iyice eğirip katladıktan sonra bozan kadın gibi oldu.

Ey mübarek Şam toprakları Müslümanları! Bu suç uygulamalarına sessiz kalmanız, devrime hasar vermek için hasta ruhlara cesaret aşıladı. Sadece bu da değil, hizip düzeni, kurtuluş için devrime kalkıştıkları baskı, zorbalık, zulüm ve ceberut uygulamalarına cesaretlendirdi. Hiç şüphe yok ki, İslam inancından kaynaklanan net bir siyasi projenin benimsenmemesi, çıkarlarını koruyan, Şam toprakları işgalini perçinleyen ayrıntılı bir anayasa dayatmak için kâfir Batıya kapı araladı. Kuşkusuz bilinçli ve samimi siyasi liderlik eksikliği, sanal ve bağlantılı siyasi varlıklara alan açtı. Böylece devrime tırmandılar, gidişatını saptırmak için devrim dalgasına bildiler. Ayrıca hizip düzeni, devrimi entrikalar, ateşkes ve müzakereler tüneline soktu. Bunlar, hareketini felç etti, iradesini kaybettirdi, kararını gasp etti. Bunun sonucu olarak büyük fedakârlıklar ziyan oldu.

Şam halkının fedakârlıklarının meyvelerini devşirmek, onları kâfir Batının, ajanlarının, araçlarının sepetine değil de İslam ve Müslümanların sepetine koymak için inisiyatifi yeniden ele almak ve işleri rayına oturtmak kaçınılmazdır. Şam devriminin devrim sabitelerini koruyabilmesi ve hedeflerine ulaşabilmesi için bu elzemdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}