17 Temmuz 2021 Cumartesi günü zorba Şam güçleri ve milis güçlerinin karadan karaya atış yapan silahlarla sivilleri hedef alması sonucu, Cebel El Zaviye bölgesindeki Sarce köyünde aralarında iki çocuk ve bir kadın olmak üzere beş sivil şehit oldu.

Yerel kaynakların belirttiğine göre ilk saldırıdan ve sivil savunma ekiplerinin kurbanları kurtarmak için bölgeye intikalinden sonra suç rejimi güçleri, bölgeye tekrar saldırı düzenlediler. Saldırı sonucunda biri kritik olmak üzere üç sivil savunma ekibi yaralandı.

Bu saldırıdan iki gün önce Suriye Demokratik Güçleri (SDF) Halep’in kuzeyindeki Afrin kent merkezine saldırı düzenlediler. Saldırının ardından bir erkek ve bir çocuk yaşamını yitirdi, bazı siviller de yaralandı.

Aynı gün zorba Şam güçleri, İdlib kırsalındaki El Fua köyünde bir katliam gerçekleştirdiler. İdlib’deki Enab Baladi muhabirinin aktardığına göre, köyün çevresine havan toplarıyla saldırı düzenlenmesi sonucu altı kişi şehit oldu ve bir dizi insan da yaralandı.

12 Haziran 2021 Cumartesi günü Afrin’deki El Şifa Hastanesine düzenlenen saldırıdan bahsetmiyorum bile. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre, El Şifa Hastanesi’ne düzenlenen saldırıda aralarında 11 sivil olmak üzere en az on üç kişi şehit oldu. Bu katliamların, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu arasında varılan anlaşmadan sonra gerçekleştiğini belirtmekte fayda var. Çavuşoğlu, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile Antalya’da düzenlenen ortak basın toplantısında, “Suriye’de siyasi bir süreç için, sahada sükûnetin devamı için Rusya’yla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Şu anda Suriye için en faydalı mekanizma Astana sürecidir. Suriye’de ateşkesin devamı konusunda Moskova ile Ankara arasında mutabakat söz konusu”diye konuştu. ^{[El Kudüs El Arabi]}

Ey İslam’ın Payitahtı Biladu’ş Şam Müslümanları! Cebel El Zaviye bölgesindeki Sarce köyü katliamı, suç rejimi ile İslam ve Müslüman düşmanı Rus rejimi tarafından işlenen katliamların sadece bir kısmıdır. Şam devrimini diri diri mezara gömmek için gerçekleştirilen önceki katliamlara eklenen suç zincirinin bir halkasıdır.

BM sponsorluğundaki mobil katliamlar, Amerika’nın yeşil ışığı, uluslararası toplumun sessizliği ve sözde kurtarılmış bölgelerdeki vaziyeti kabullenen grup liderlerinin bariz ihanetiyle gerçekleşiyor. Yaşananlar sanki umurlarında değil. Öldürülenler sanki Müslüman değil ve kanları sanki masum değil! Gruplar, güçlerini sürekli akan kan gölünü durdurmak, Şam halkına yardım etmek, Şam tiranını caydırmak ve sonra da devirmek için seferber etmek yerine, - savunmasız bir birey ya da bir doktor olsa bile- politikalarına karşı çıkanları tutuklamak, evlerini, ailelerini ve mallarını terk ederek Şam halkına yardıma gelen “göçmenler” dosyasını tasfiye etmek için seferber ediyorlar. Bu dosya, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Türk mevkidaşı ile yaptığı toplantıda bahsettiği askerden arındırılmış bölge için zemin hazırlıyor.

Ey İslam’ın kalbi Biladu’ş Şam Müslümanları! Sürekli akan bu temiz kanın günahı, bağlantılı liderlerin zulmüne sessiz kalanlara aittir. Grup liderleri, suç rejimiyle ateşkes imzaladılar, Şam halkına aslan kesildiler, halkın otorite ve kararlarını gasp etmeye, güç ve direniş dinamiklerini çalmaya çalıştılar. Böylece halkı umutsuzluk ve teslimiyet noktasına getirmek istediler. Bunun için vergi, harç, gümrük vergileri, zamlar, mal ve hizmetler stokçuluğu gibi sistematik baskı yöntemleri icat eden memur hükümetlerle işbirliği yaptılar. Baskı, zorbalık ve susturma politikasından bahsetmiyorum bile.

Yaşanan suç ve ihanete, verilen tavizlere sessiz kalmak, daha fazla tavizlere, zillet ve küçümsemeye yol açacak, bize sadece kölelik hayatı sunacaktır. Oysa Şam halkı kölelikten kurtulmak ve kendisini ilah olarak gören zorba ve Firavunu devirmek için kıyama kalktı. Kimse zorbalara ne yaptıklarını soramaz, sadece uygun gördüklerini uygun görmek zorunda.

Suriyeli çocukların karnını doyurmayan bir kaç lokma ya da açlıklarını gidermeyen bir yardım sepeti karşılığında, sessizlik yönetimini izlemek, sonuçlarını deneyimlediğimiz ve her gün yaşadığımız bir yoldur. Sessiz kalmamak ve her ne pahasına olursa olsun hak sözü haykırmak, Yüce Allah katında cihadın en faziletlisi olarak kabul ediliyor. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

أَفْضَلُ الْجِهَادِ كَلِمَةُ عَدْلٍ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ أَوْ أَمِيرٍ جَائِرٍ “Cihadın en faziletlisi zalim sultan ya da emir karşısında doğru ve adaletli sözü haykırmaktır. ^{[Ebu Davut]} Hak sözü söylerken ölmek, şehitlerin efendisi olarak kabul edilmektedir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

سَيِّدُ الشُّهَدَاءِ حَمْزَةُ بْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ، وَرَجُلٌ قَامَ إِلَى إِمَامٍ جَائِرٍ فَأَمَرَهُ وَنَهَاهُ فَقَتَلَهُ “Şehitlerin efendisi Hamza ibn Abdulmuttalib ve zalim bir imama gidip ona emreden, nehyeden, onun da onu öldürdüğü kişidir.”^{[El Hâkim]}

Gidişatınızı düzeltin, çalınan otoritenizi ve el konulan iradenizi geri alın. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışanlarla birlikte çalışın. Bunda dünya ve ahiretin kurtuluşu vardır.

وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” ^{[Hud 113]}