حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SR-BA-2025-MB-TR-05 |
H. 29 Şevvâl 1446 M. Pazar, 27 Nisan 2025 |
Yahudi Varlığı ve Hamisi Batı, Yaklaşan Hilafet Depreminden Kendi Çekindiği Gibi Uyarıda da Bulunuyor
Yahudi varlığı Başbakanı Binyamin Netanyahu, birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “İsrail”in kuzey, güney sınırlarında veya Batı Şeria’da bir İslami halifeliğin kurulmasına izin vermeyeceğini’ söyledi. Bu ifadelerle Suriye, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’ya atıfta bulundu. Netanyahu, yaptığı son açıklamada, Ortadoğu’nun çehresini değiştireceğimizi defalarca tekrarladım ve şu anda da bunu yapıyoruz. Gazze, Lübnan ve Suriye’de İran eksenine büyük darbe vurduk. Düşmanımızı iyi tanıyoruz. Ne burada ne de Lübnan’da bir hilafet devletinin kurulmasını asla kabul etmeyeceğiz. “İsrail”in bekasını garanti altına almak için elimizden geleni yapacağız.” ifadelerini kullandı. Netanyahu’nun bu sözleri, kısa süre önce yaptığı “Akdeniz kıyılarında herhangi bir İslami hilafetin kurulmasına izin vermeyeceğiz” açıklamasıyla aynı zamana denk geliyor. Tüm cephelerdeki potansiyel saldırıları hedef alacaklarını ilan eden Netanyahu, Allah’ın vaadinin gerçekleşmesini kendi iznine bağlı sanan bir gurur abidesine dönüşmüştür!
Netanyahu’nun İslam Hilâfeti’nin dönüşüne yönelik bu uyarılarını ve açıklamalarını doğru anlayabilmek için, Batılı siyasetçilerin ve önde gelen entelektüellerin son dönemdeki benzer uyarılarıyla birlikte değerlendirmek gerekir. Çünkü bu açıklamalar, İslam’ın yeniden bir devlete ve bir halifeye kavuşacağı gerçeğinden duydukları derin korkunun bir tezahürüdür. Zira Halife, kokuşmuş Netanyahu ve metamorfoz varlığına, İslam’a ve Müslümanlara savaş açan, mukaddesatımızı çiğneyen herkesin yüzüne karşı “Ey Allah düşmanı! Yanıt duyduklarınız değil, gördükleriniz olacaktır.” sözlerini haykıracaktır. Netanyahu’nun açıklamaları, İslam’ın devletleşmesini ve sisteminin uygulanmasını engellemek için Yahudi varlığını İslam’a karşı yürütülen savaşta öncü bir güç olarak desteklemeleri konusunda Amerika ve Batı’dan yardım dilendiği anlamına geliyor.
Düşmanlarımızın Müslümanların bir devlet çatısı altında birleşmesinden doğacak tehlikeyi kabul ettiklerini ve bu büyük olayın yaklaştığını fark ettiklerini görüyoruz. Hal böyleyken kendi insanlarımızdan birçoğunun Hilafeti hâlâ bir hayal veya gerçekleşmesi uzak bir rüya olarak görmesi gerçekten üzüntü vericidir. Halbuki İslami yönetimi kurmak, Hilafet Devleti aracılığıyla İslam’ı uygulamak Rabbimizin bir farzıdır, hatta farzların tacıdır. Her Müslümanın, bu yüce şerefli mücadelede bir tuğlası olabilmesi için elinden gelen çaba göstermesi gerekir. Kaldı ki Hilafetin yeniden kurulması hem Allah’ın vaadi hem de Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir. Zira ancak hilafetle bizler, asıl kimliğimize dönebiliriz, yeniden dünyaya hükmedebiliriz, kaybettiğimiz izzetimizi geri kazanabiliriz, mukaddesatımızı Yahudi işgalinden kurtarabiliriz, Müslümanların canını, malını ve namusunu koruyabiliriz, Rabbimizin emrettiği şekilde tam bir İslam sistemi tesis edebiliriz!
وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ“Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma.” [Maide 49]
Yahudi varlığının Gazze’de, Filistin’in genelinde ve yeryüzünün zalimlerinin ve suçlularının desteklediği Esed rejiminin yıkılışının ardından Şam’da sergilediği pervasızca saldırganlık, Amerika’dan aldığı yeşil ışıkla bölgede yeni bir gerçeklik dayatma arzusunun bir ürünüdür. Bu taşkınlık, çok yakında Allah’ın izniyle Allah düşmanları istemese de yerle bir olacak bir varlığın, hayalî bir güvenlik arayışından başka bir şey değildir. Bizimle Yahudiler arasındaki mücadelenin mahiyetini Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem belirlemiştir. Bu yolun nasıl izleneceğini ise Sa’d bin Muaz açıkça göstermiştir. İsra Suresi de bu yolda bize rehberlik eden bir ışık olmaya devam edecektir, dolayısıyla amacımıza ulaşana kadar asla gevşeklik ve yumuşaklık göstermeyeceğiz!
Yahudilerin Gazze ve Şam’daki küstahlığı karşısında yumuşaklık, uzlaşma, barışçıl mesajlar, normalleşme adımları, uluslararası güçlerin şartlarını kabul etmek veya zalimlere en ufak bir taviz vermek asla işe yaramayacaktır. Aksine, Allah’tan yana olmak, O’nun rızasını kazanmak için ideolojik ve kararlı bir duruş sergilemeliyiz ki, O da bizim yanımızda olsun, bizi ümmeti ve halk desteğini arkamıza almamız onuruna ulaştırsın. Ümmetin Gazze direnişine verdiği destek, Mescid-i Aksa’ya olan sevgisi ortada! Bu ümmetin ruhunda cihat ateşi hiç sönmemiştir! Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın özgürleştirilmesi, onurlu Gazze ve Aksa Tufanı halkının yardımına koşulması ancak İslam ümmetine mensup orduların, sadık liderlerin komutasında zincirlerini kırıp sınırları aşmasıyla mümkündür. Bu liderler, İslam’ın hamileri olacaklardır, yıpranmış, çökmeye yüz tutmuş tahtların bekçileri değil. Çünkü bu tahtlar, azameti kırılmış ve burnu yere sürtülmüş bir varlığın can simidini ve ilk savunma hattını teşkil etmektedirler. Gazze’deki sabırlı ve imanlı bir avuç insan, onun kâğıttan bir kaplan olduğunu gözler önüne serdi. Şimdi de ümmete ve güç sahiplerine şöyle sesleniyorlar: Size yolu açtık, engelleri kaldırdık. Şimdi sıra sizde: hadi yürüyün ve durmadan ilerleyin!
Ey İslam ümmeti! Ey İslam beldelerindeki güç ve kuvvet ehli! Ey Şam devrimcileri ve mücahitleri! Haydi Allah aşkına Allah’ın vaadini ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmek için tek yumruk olalım! Allah, kurulacak izzet, zafer ve hâkimiyet devletiyle inanan bir topluluğun yüreğine su serpecektir.
وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباً“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Suriye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria www.tahrir-syria.info |
E-Mail: media@tahrir-syria.info |