Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SRu2013BAu20132013u2013MBu2013TRu20130012 H. 14 Cumâde’s Sânî 1434
M. Çarşamba, 24 Nisan 2013

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir, İdeolojisi İslam Olan Siyasî Bir Parti Olup İslam Ümmeti Onun Dokusu, Şam'daki Şebâbı İslam Ümmetinin Ayaklanmasının Temel Bir Parçası ve Sizin Laik Projenizi Başarısız Kılmak ve Şam Topraklarında Hilafet Devleti'ni

21.04.2013 günü Londra Şark-ul Avsat Gazetesi'nde "Suriye Ayaklanmasının Kara Kedileri" başlıklı yayınlanan makalede Profesör Feyaz Sara şunları yazmıştır: "...Bu dönüşümde en tehlikeli olan, varlıkları sınırlı olan veya ayaklanmadan önce görülmeyen Hizb-ut Tahrir gibi siyasal İslam cemaatlerinin giderek büyümesidir... Şüphesiz şiddetin başlaması ve tırmanması, dini ve mezhepsel aşırıcıların yükselişiyle bağlantılıdır. Net bir ifadeyle bunlar, bir yandan toplum düzeyindeki diğer taraftan da elit, özellikle de siyasî elit düzeyindeki fikrî ve siyasî bozulmayı temsil etmektedirler." Sonra şöyle demiştir: "Bu, dini doğaya sahip olan sloganların yükselmesiyle çakışmaktadır. Dolayısıyla mezhepsel sloganlar, ayaklanma sloganlarının genel ruhuyla kesinlikle uyumlu değildir. Belki de bu sloganların en bariz olanları İslamî Devlet sloganı ile Hilafet Devleti'nin geri dönmesi gibi sloganlardır. Devletin İslamlaşması üzerinde çalışmakla ilgili olarak bu iki sloganın, açıklığı ve hoşgörüsüyle tanınan Suriyelilerin diniyle hiçbir ilgisi yoktur. Dolayısıyla bu, Suriye devletinin geçen yüzyılın otuzlarının ortalarında kurulduğundan bu yana Suriye toplumu için fikrî hareket yüzeyine çıkmamış olan bir mesele olup geçmişteki herhangi bir süreçte de İslamcılarla... Tahrirlilerle sınırlı elit konuşmalar geçmemiştir."

Profesör Sara gibi laiklerin konuşmalarını, makalelerini ve röportajlarını takip eden bir kimse, onların fikrî iflaslarını ve siyasî vakumlarını tamamen fark eder. Ayrıca onlar, Suriye'nin geleceğine dair herhangi bir siyasî projeye de sahip olmadıkları gibi içerisinde çeşitli ırkları, eğilimleri ve farklı yönelimleri ve mezhepleri barındıran bir ülkeyi yönetmeye dönük herhangi bir vizyon da taşımamaktadırlar. Zira onlar, kendilerine verilen güçten dolayı saptırmada çok ileri gitmişlerdir. Şimdi biz burada, sen kimsin? Nereden geldin? Ve sen neredeydin ey Profesör Sara? Sorularını sormak istemiyoruz. Nitekim bizler, sadece iki yıldır tutuklanıp evlerimize dönmüyoruz. Bilakis şebâbımız tutuklanıyorlar ve geri de dönmüyorlar! Şayet el-Cezira, el-Arabiyye, bu ikisine bağlı araçlar ve Batı'nın boynuzları, seni meşhur edip sana ayaklanma adına konuşma hakkı vermemiş olsalardı, evet bu olmamış olsaydı seni bir kişi dahi tanımayacak ve atalarını yüzyıllarca İslam ve Hilafet ile koruyan bir ülke için ne konuştuğunun bile farkına varmadan İslam Nizamına ve onun davet taşıyıcılarına saldırmak için yaptığın saçma sapan konuşmanı da bilmeyecekti. Halbuki radikal fikir, aşırıcı ve mezhepçi olarak niteleyerek kötülediğin Hilafet, size karşı merhamet sahibi olup sizleri, senin şuan Fransa'da ve aşiretinin de kasap Beşar'ın rejiminde olduğun gibi ikinci vatandaş statüsünde değil birinci vatandaş statüsünde sayacaktır!

Asırlar ve zamanlar boyunca sizleri defalarca savunan Hilafet'in ve siteminin erdemleri hakkında konuşurken senin önce kendine ve ailene karşı dürüst olman lazım Ey profesör Sara! Zira Osmanlı Devleti, en kötü siyasî durumlarında bile mallarınızı ve ırzlarınızı korumuştur. Ayrıca Şam valisinin, Nasranileri kurtarmak, onların ırzlarını korumak ve onların herhangi bir eziyete maruz kalmalarını önlemek için harekete geçtiği olayları biliyorsundur herhalde. Şayet sen gerçekten dürüst olsaydın, Avrupa'nın Nasranilik adına sizleri nasıl tuzağa düşürdüğünden, İslam Nizamı'na yönelik yaptığınız darbeye karşı hiçbir şey vermeksizin ve tazminat ödemeksiniz sizleri nasıl bir binek olarak kullandığından ve gölgesi altındaki siz ve atalarınızın yaşam gücüne nasıl hakaret ettiğinden bahsederdin.

Sana ve Şam ayaklanmasına karşı olan tüm sırtlanlara ve parazitlere, İslam'ın Şam'ında mütekamil bir kalkınma sağlayacak benzersiz tek sistemden başkası olmayacağını vurgularız ki bu da; Allahu Teâlâ'nın izniyle Nübüvvet Minhacı Üzere İslamî Hilafet Sistemi'dir. Allah'ın izniyle kurulacak olan devlet, Hizb-ut Tahrir'in metodu ve benimsemesi sayesinde hakkı gerçekleştirecek, adaleti sağlayacak ve İslamî olmayan bir devlete karşı senin gibilerin kalplerini açacak olan Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidî Hilafet Devleti olacaktır. Gerçekten sen insaflı olmuş olsaydın, başarısız olmuş komünizmini ve boş laikliğini terk eder ve Suriye'de Hilafet'e davet edenlerden olurdun. Çünkü gayrimüslimleri koruyacak olan sadece Hilafet olduğu gibi kalkınmak, yeniden yapılanmak ve Amerika'nın, İngiltere'nin, Fransa'nın ve diğer facir laik kapitalist Batılı ülkelerin hegemonyasından kurtulmak için tek umut İslamî Hilafet'tir. Nitekim Allahu Teâlâ, şöyle buyurmuştur:

لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ "Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tağutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah Semî'dir ve Alîm'dir." [Bakara 256]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria
www.tahrir-syria.info
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER