CNN Arapça kanalı, 25 Şubat 2014 tarihinde başkent Şam'da Baas partisinin liderleri ile yaptığı bir röportaj sırasında kasap Beşşar'ın şöyle dediğini aktardı: "Üç yıldır ülkede yaşanan kriz sırasında Şam'da gösterilen direncin, Suriye'de gösterilen dirençte temel rolü vardır. Bu şehir, geri kalan dünya başkentlerinden farklıdır. Kendine özgü karakteristik özellikleri vardır. Bu özellikler, İslam'ın ve Hristiyanlığın mirasını aynı anda bir arada bulundurmasından kaynaklanıyor. Baas Partisi yaşadığı ayrılıklardan sonra artık daha güçlüdür." Devamında bu ayrılıkları, "çürük elmalara" benzetti ve "iç temizlik" olarak nitelendirdi. Ülke içinde yaşanan "fikri savaşta" Baas partisinin önemli bir rol oynadığını söyledi. "Mevcut kriz, radikalizm salgısı salgıladı, ama aynı zamanda da siyasal İslam'ı mezara gömdü "diye de ekledi.

Ey mübarek Suriye devrimi Müslümanları! İşte azgın Amerikan ajanı ve zorba uluslararası toplumun kasabı Beşşar budur. Haktan uzak şeytani bir dille yeniden İslam'a karşı kinini kusuyor. Realiteden uzak delice söylemler ile bilinen su götürmez gerçekler hususunda insanların kafasını karıştırmaya çalışıyor. Şam zalimi, ülkesinde ne savaşa ne de barışa karar verebilir. Bunu herkes, ayan beyan böyle biliyor. Diline doladığı Şam, bugün işgal altındadır. Bu işgalciler, İran ve onun mücrim uşağı Lübnan partisidir. Savaşı yöneten bunlardır. Eğer bunlar, Esed'i kendi gücü baş başa bıraksalardı, çoktan tarihin sayfalarında yerini alırdı. Herkes, bu Baas Partisinin başkasını temizlemekten aciz kirli rejimin bir bez parçası olduğunu çok iyi biliyor. Ondan ayrılanlar olsa da pis ve kirliliğini hâlâ korumaktadır. Esed'in dediği gibi iç temizlik işlemine gerek bile yoktur. Aksine saf kir olabilmesi için rafineri işlemine muhtaçtır. Şam'a gelince, gerçekten o yeryüzünün en hayırlı şehirlerinden biridir. Ama o melunun tanıklığı ile değil. Bilakis Rasûllerin Efendisi Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in tanıklığı ile şehirlerin en hayırlısıdır. Kasap Beşşar'ın gece gündüz durmadan bombaladığı, halkına hiç merhamet etmediği Şam ve Guta hakkında Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

فُسْطَاطُ الْمُسْلِمِينَ يَوْمَ الْمَلْحَمَةِ بِالْغُوطَةِ إِلَى جَانِبِ مَدِينَةٍ يُقَالُ لَهَا دِمَشْقُ، مِنْ خَيْرِ مَدَائِنِ الشَّام "Melhame-i Kübra gününde Müslümanların fustatı (çadırı-merkezi) Şam şehrinde Guta denilen yerdedir. O gün Müslümanların menzillerinin en hayırlısı orasıdır." Şam, İslam'ın ve Hristiyanlığın mirasını aynı anda bir arada bulunduruyor konusuna gelince, bu, İslami yönetimin hoşgörüsünden kaynaklanmaktadır. Öyle ki İslam, yüzyıllar boyunca genel İslami sistem çerçevesinde Gayrimüslimlerin dinlerini uygulamalarına müsaade etmiştir. Yoksa bu birlikteliğin nedeni, Esed yönetimi değildir. Rejimler tarihi, her düzeyde ondan daha kötü bir rejim görmemiştir. Biz şunu kesin biliyoruz ki onun Şam övgüsü, oranın halkından korktuğu içindir. Yoksa Şam halkına olan sevgisinden dolayı değildir. Çünkü Şam, onun ve kâfir laik partisinin mezarı olacaktır. Keza saldırgan ve işgalcilerin de mezarlığı orası olacak, İslam'ın sütun ve bayrağı oraya dikilecektir. İnşaAllah İslam'ın nur ve ışığı oradan doğacak ve parlayacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, orayı İslam'ın kalbi kıldı. Dünya devletlerine yaptıkları kötülüklerin karşılığı da oradan yanıt bulacaktır. Yarın çok yakındır.

Kasap Esed'in "Mevcut kriz, radikalizm salgısı salgıladı, ama aynı zamanda da siyasal İslam'ı mezara gömdü" sözüne gelince, ona ve verdiği komutla onun en iğrenç katliamlar işlemesini sağlayan Amerika'ya, azgın ve sapkınlığında ona destek veren Rusya'ya, Afganistan'dan Irak'a, şimdi de Suriye'de Müslümanlara karşı Amerikan saldırganlığına ortak olan İran rejimine deriz ki, uluslararası terörizmin kaynağı sizlersiniz. Sizler, Allah'ın izniyle yakında kurulacak İslami Hilafet Devletinin kurulma projesinin hayata geçmesini önlemek için Müslümanlara karşı fikri ve fiziksel her türlü iğrenç terörizm şekillerini uyguluyorsunuz. Hilafet her zamankinden bugün daha yakındır. Zalim Esed'in Dışişleri Bakanının söylemi de buna tanıklık etmektedir: "Biz, Suriye'de beklentileri olanları ve İslami Hilafet kurmak isteyenlerin olduğunu biliyoruz. Bunların, Suriye sınırları içinde kalacakları mı sanılıyor?" Aynı şekilde defalarca Hilafetin geri dönüşünden dünyayı sakındıran kindar Lavrov sözleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Suriye'deki siyasal İslam, düşmanların kalbini öfke ve kin ile dolduracak şekilde tam gaz ilerlerken, bu budala hangi başarısızlıktan bahsediyor?

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti olarak biz, Amerika'nın, müttefiklerin ve ajanların kumpas kurduklarını, nefretlerini seferber ettiklerini, ajanları zalim Beşşar'ı desteklemek için ordularını alarma geçirdiklerini biliyoruz. Çıkarlarına hizmet eden ve Hilafeti önlediğini düşünerek hedeflerini gerçekleştiren başka zalim bir alternatif buluncaya kadar kâfirler, bütün mallarını bu uğurda harcayacaklar, harcamaya da devam edeceklerdir. Onların bu kuruntuları, sonları olacaktır. Çünkü Hilafet, Allah'ın izniyle geri gelecektir. O, Allah'ın vaadi ve Rasûlü Mustafa SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdesidir.

صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا "Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir." ^{[Ahzab 23]}

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيبًا
"Ne zamanmış o?" Diyecekler. De ki: "Yakın olsa gerek!" ^{[İsra 51]}