Kutlu Şam devriminin başlangıcından bu yana Halep kenti en şiddetli saldırıya maruz kalıyor. Bütün legal ve illegal silahlar kullanılıyor. Tek günahı, Allah’ın Şeriatının hâkim olmasını talep eden bir halk, sofistike silahlarla toplu katliama uğruyor. Evler, çocuklar, kadınlar ve yaşlıların başına yıkılıyor. Müslümanlar, her cihetten kuşatılıyor. Mevcut durum, gerçek bir felaketin habercisi. Kıtlık ve açlık büyüklerden önce küçükleri tehdit ediyor. Zorba Şam rejiminin paralı askerleri, Halep’te Müslüman kadınlara dünyayı dar ediyor. Namusumuz, ırzlar için saygınlık, insanlık için onur tanımayan canavarların inisiyatifine bırakılmış durumda. Şam halkını savunma görevini üstlenen grup komutanları ise, derin uykudalar. Uyanmak için sponsorlarının komutunu bekliyorlar. Buna karşılık yardım konvoyları, Halep kentine onlarca kilometre uzaklıkta Şam zorbasının kontrolündeki bölgelerde cirit atıyorlar. Halep, patlamaya hazır bir volkan gibi. Patladığı an ise artık pişmanlık fayda etmez.

Ey mübarek Suriye devrimi Müslümanları! Yüzünüze bütün kapılar kapandı. Allah’tan başka bir çareniz kalmadı. Bu öldürücü felaketten ve her taraftan kuşatıldıktan sonra başınıza felaketin gelmesini bekleyen düşmandan sizi sadece Allah kurtaracaktır. Biz, uğrunda pahalı ve enfes her şeyin feda edildiği kutlu Şam devriminin bu hale gelmesine maalesef çok üzgünüz. Bunun tek bir sebebi var. O da sponsorlarla olan ilişkinizdir. Bir de ateşkes ve müzakereler gibi mücrim suçlara karşı takınılan sessizliktir. Ateşkeslerle kartlar yeniden karılmış, Şam zorbası zaman kazanmış, grupları rejim kontrolündeki bölgelerin muhafızı haline getirmiştir. Nitekim yalan söylemeyen bir lider olan Hizb, zamanında bunu açıkça dile getirmişti. Bu bölgeler, sadece ismen kuşatma altındadır. Zira yardım konvoyları o bölgelerden eksik olmuyor. Küçük büyük herkes bunu biliyor. O halde bu bir kuşatma mı yoksa gardiyanlık mı?

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti olarak biz, Şam halkının yardımına koşabilecek Müslüman ordulara ve samimi gruplara sesleniyoruz. Hadi bütün engelleri yıkın ve kardeşlerinizin yardımına koşmak için yolda duran tüm sınırları kaldırın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ“Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.”^{[Enfal 72]} Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyuruyor:

الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ، لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يَخْذُلُهُ وَلَا يَحْقِرُهُ“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve onu tahkir etmez.”Haydi, kardeşlerinizi yardımsız bırakmayın.

Şam halkına da diyoruz ki, sesinizi yükseltin ve hak sözü söyleyin. Kanlarınız ve ırzlarınız üzerinden ticaret yapmak isteyen herkesi hesaba çekin. Bugün, hesap değil eylem günüdür. Yarın ise eylem değil hesap günüdür. Bilin ki kurtuluşumuz, Kuran ve Sünnetten elde edilmiş net siyasi proje sahibi samimi politik liderlik etrafında kenetlenmektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَفَمَنْ يَمْشِي مُكِبًّا عَلَى وَجْهِهِ أَهْدَى أَمَّنْ يَمْشِي سَوِيًّا عَلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ“Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?”^{[Mülk 22]}