Aralarında güvenlik güçleri de dâhil olmak üzere Tunus halkı, belediye seçimlerine katılmayarak önemli bir tavır sergilemiş oldu. Seçimlere katılım oranı oldukça düşüktü. Oy kullanabilecekleri sayarsak bu oran yüzde 15’e bile ulaşmadı. Böylece Tunus halkı, yöneticilere, partilere ve dünya kamuoyuna açık bir mesaj vermiş oldu. Mesaj şu: Ümmetin özellikle de gençlerin sabrı tükenmiştir. Hükümette ve parlamento koridorlarında kuru kalabalık yapan oportünist, bozguncu ve ajanlardan nefret etmektedir. İşlerini güdecek, otoriteyi düşmanlar yerine kendi elinde tutacak, mevcut siyasi sistemle bağını kesecek ve şuan ki sorunlara çözümler üretecek gerçek bir politikanın özlemini çekmektedir. Sorunlar şudur:

• Ülkeyi politik, ekonomik, yasama, kültürel ve entelektüel sömürgecilik bağlarından kurtarmak.

• Ülkenin zenginliklerini sömürgeci şirketlerin hâkimiyetinden kurtarıp kamu mülkiyeti haline getirmek. Ki devlet, kamu mülkiyetini ümmet adına işletsin, gerekli yerlere harcama yapsın, İslami hükümlere uygun olarak kamu hizmetlerini finanse etsin.

• İslam’ın belirlediği şekilde ümmetin çıkarını her şeyin üstünde kılmak, dış tehdit ve risklerin bertaraf edilmesinde ümmetin içsel politikacılarına, askerlerine, güvenlik birimlerine ve iş adamlarına dayanmak.

Ey Tunus halkı!

Devrimin başında rejimin devrilmesi için yaptığınız çağrı ufuk ötesinden duyulmuştu. Burada, bir kez daha devriminizi ve nesillerinizin geleceğini çalmaya çalışanların, sizi sömürgeci uşağı yapmak isteyenlerin peşinden gitmeyeceğinizi vurguladınız.

Hizb-ut Tahrir olarak biz de diyoruz ki: Seçimlere katılmamanız, bu yozlaşmış siyasal sistemin sizi temsil etmediğinin ve bu sistemin seçimle değişmeyeceğinin farkında olduğunuzun bir kanıtıdır. Bu sistem, Âlemlerin Rabbinin yönetimini ikame etmek için samimi ve sadık uyanık bir liderlik ile birlikte ciddi çalışma yapmakla değişir. Ancak o zaman seçimler, güvence ve seçmek olacaktır. Şuan ki seçimler ise, gaflet ve bir oyalamacadır.