Halk, bir kez daha yoksulluktan, marjinalleşmeden, hayallerini gerçekleştirememekten ve “aşağılanmaktan” kaçan onlarca gencin boğulma faciasıyla şoke oldu. Gerçi bunlar, Tunus’ta hayatın alışılageldik bir parçası haline gelmiştir. Ancak yöneticiler, bu olguların varlığını inkâr etmekte, Müslümanların kaynaklarını tüketen, onlara gece gündüz tezgâh kuran Batının çözümleme politikasına bağlı olan bu olguların gerçekliklerini sorgulamaktadır…

Şaibeli bir şekilde işbirliği yapan yöneticiler ve onların medyadaki ayakları, bir kez sorumluluğu göçmen kaçakçılık çetelerinin üzerine atarken, gençleri bu kadar umutsuzluğa iten yöneticilerin sorumluluğu ve onların izlediği mücrim politikalar hakkında sessizliğe büründüler. Dahası Avrupa’ya gizli göçü önleyen ve güney sınırlarını koruyan güvenlik çabaları hakkında methiyeler dizdiler.

Peki, Tunuslu gençler, hatta doktorlar, üniversite profesörleri, mühendisler ve hayırlı evlatlar neden göç etmektedir? Bu göçün gerçek sorumluları kim? Kaçakçılık çeteleri mi? Yoksa Tunus’u doğrudan uluslararası vesayet altına terk eden mücrim politikalar mı?

Sürekli kötüye giden ekonomik vaziyetin, çılgın bir şekilde artan işsizliğin, dinarın değerinin düşmesinin, gençlere fırsat kapılarının kapanmasının, intihar macerasına kalkışmalarının ardında Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı yönetimi değil midir? Bunlar, IMF reçetelerini ve AB programlarını yasalaştırmak için sömürgeci Batı ülkelerinin baskısı altında atanmış değiller midir?

Ey Müslümanlar! Ey Allah’ın İslam ile onurlandırdığı ve durumu ancak İslam ile düzelebilecek İslam ümmeti!

Tunus yöneticileri dâhil olmak üzere Müslümanların tüm yöneticileri, Batılı ülkeleri razı etmek, çıkarlarını korumak, sınırlarının muhafızlığını yapmak ve kendi koltuklarını korumak için yüzleri Batılı ülkelere dönmüşlerdir. Bu sömürgeci hizmetkârlar nazarında gençlerin Tunus ve Türkiye sahillerinde boğularak ölmeleri Avrupa kıyılarına ulaşmalarından çok daha ehvendir.

Ey ez- Zeytune ülkesi Müslümanları!

Değişimi farz ve zorunlu olan bu, acı bir gerçektir. Bilin ki gerçek değişim, bu yozlaşmış rejimin kökünü kazımaktan ve ajan yöneticileri de saldırdıkları tekne üzerinde sömürgeci efendilerine göndermekten geçer. Sonra da izzet ve onurunuzu barındıran yüce İslam sistemini yönetim mekanizmasına taşımakla olur. İşlerinizi Allah’ın Kitabı ve Rasûlü’nün Sünnetine göre güden, kanlarınızı koruyan, ülkenizi savunan, zenginliklerinizden sizi faydalandıran Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Halifesine biat etmekle olur.