29 Ekim 2020 Perşembe günü şafak vakti güvenlik birimleri, başkentteki El Sevra Caddesi’nin girişlerine barikatlar kurdu. Gösterinin planlandığı Belediye Tiyatrosu Meydanı’nı adeta askeri kışlaya dönüştürdü. Parti gençlerini aramak için sokak girişlerine barikatlar yerleştirdi. Bazılarını rastgele tutukladılar, bazılarını itip kalktılar, kötü söz söylediler...

Otoritenin gösteriyi engellemesi, Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı barbarca ve aşağılayıcı davranışlarda bulunması, bir devlet skandalıdır. Sorumluların saldırganlığını doğrular, elleriyle koydukları anayasa ve yasalara bağlılık iddialarının sahtekârlığını ortaya koyar. Ama öyle görünüyor ki, gösteriye “Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e küfredenlere, onlara boyun büken, konuk eden, ağırlayan Tunus yöneticileri ve yandaşlarını protesto”başlığının verilmesi, başkentin kalbindeki Fransız Büyükelçiliğini tedirgin etti. Bu yüzden egemen sınıfa talimat verdi, partiyi karalamak, gösteriyi önlemek, sesini kısmak ya da susturmak için güvenlik birimlerini harekete geçirdiler.

Hizb-ut Tahrir’in konuşmasını engellemek istiyorlar. Çünkü Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret edenlere karşı protesto çağrısı, siyasi sınıfın sömürgeciye boyun eğdiğini ifşa etti. Çünkü Hizb-ut Tahrir, İslam Devletinin kurulmasına çağırıyor. O, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kurduğu, Müslümanların kutsallarına saldıranları tedip edecek bir devlettir. Tunus ve diğer Müslüman ülkelerin ajanların ve zayıfların elinde çöküşünü önleyecek bir devlettir, Macron ve aveneleri hoşlanmasalar da yakında her şeyi rayına koyacak bir devlettir.

Tunus otoritesi, görevlerine ve gündemine Macron ve İslam düşmanlarının safında yer alma seçeneğini de ekledi. Gösteriyi engellemek için güvenlik güçlerini kullandı.

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, güvenlik birimleri içindeki hayırlı kimselere sesleniyoruz. Ümmetinizi aşağılamak istiyorlar. Siz onların sopası mı olacaksınız? Sopa olmayı kabul edecek misiniz? Tarafsız kalacak mısınız? Tarafsız olmanın ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Dinsiz, milletsiz, ümmetsiz, halksız demektir. Kör ve sağır bir baskı mekanizması istiyorlar. Sizi kardeşlerinizi dize getirmek için kullanmak istiyorlar. Ülkenizi ve halkınızı döven sert bir sopa olmanızı istiyorlar...

Bugün tarafsızlık olamaz, çünkü sömürgecilik ve küfür güçleri ile İslam ümmeti arasında savaş söz konusu... Bugün İslam’ı hayattan yok etmek isteyen kâfirler ile kurtuluş arayan İslam ümmeti arasında çatışma mevzu bahis. Öyleyse doğal tarafınızda olun; Muhammed’inizin yanında olun, ümmetinizin ve dininizin safında olun. Allah’ın şu sözünü hatırlayın:

إِلَّا تَنصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللَّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُوا ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لَا تَحْزَنْ إِنَّ اللَّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُوا السفلى وَكَلِمَةُ اللَّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ “Eğer siz ona (Rasûlullah’a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah’ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.”^{[Tevbe 40]}