إِلَّا تَنْصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللَّهُ “Eğer siz ona yardım etmezseniz; ona Allah yardım etmiştir.” ^{[Tevbe 40]}

Fransa’nın Müslümanlara, Peygambere ve İslam’a karşı şiddetli bir kampanya yürüttüğü sırada Cumhurbaşkanı Kais Said, 22 Ekim 2020 Perşembe günü Kartaca Sarayı’nda Avrupa ve Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ı kabul etti. Cumhurbaşkanı Macron’un İslam’a hakareti hakkında tek bir kelime dahi etmedi. Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem ile dalga geçme kampanyasını, Fransa’daki Müslümanlara yapılan saldırıları, dini uygulamaları ve ritüellerine uygulanan baskıları kınamadı!

Cumhurbaşkanı Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i, İslam’ı ve Müslümanları savunmak bir yana Peygamberi için öfkelenen Müslüman Çeçen genç hakkında ağır konuştu, eylemini (terör) olarak değerlendirdi! Terörizm ve aşırılıkla mücadelede Fransa ile daha fazla işbirliği yapılmasını istedi. Peygamberimizle alay eden, ülkemizi sömürgeleştiren, halkımızı yok eden, kadınlarımıza tecavüz eden ve servetimizi yağmalayan kindar düşman Fransa’yı Müslümanlara (Teröristlere) karşı işbirliği yapılması gereken bir kurban yaptı! Soruyoruz, Cumhurbaşkanı Kais Said, geçen 22 Haziran’da Fransa’nın iğrenç işgali sırasında kafalarını kestiği Müslümanların kafataslarını sergilediği insan kafatasları Müzesi’ni (insan Müzesi!) neden ziyaret etti? Fransız terörünün kökenini anlamak için mi? Haçlı Fransa’nın Cezayir’de öldürdüğü milyonlarca şehidi hiç mi duymadı? Fransa’nın Mali’de işlediği suçları, Libya’da halkımıza karşı kurduğu komployu görmüyor mu?

فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِن تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ “Ama yalnız gözler kör olmaz, fakat göğüslerde olan kalpler de körleşir.”^{[Hac 46]} Tunus’taki Fransız sömürgecilik sayfasını beyazlaştıran ve koruma anlaşması olarak niteleyen Kais Said, dinine, peygamberine ve milletine yardım edemez.

Ey Tunus halkı! Yöneticilerimizin ihaneti olmasaydı, dinimizi, ülkemizi ve devrimimizi yeren Fransız bakan, ülkemize ayak basamazdı. Müslümanların bir Halifesi olsaydı, Fransa’nın ahlaksız ve aşağılık insanları, Peygamberimizle dalga geçemezlerdi ve dinimize saldırıya cesaret edemezlerdi. 1890’da olanları hatırlamak yeter. Fransız yazar Marc de Paris, Francis Komedi Tiyatrosu’nda sahnelemek üzere bir oyun yazmıştı. İçerisinde Rasûlullah Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret vardı. Halife II. Abdülhamid, Fransa’ya gönderdiği tehdit mektubu ile tiyatronun sahnelenmesini yasakladı. Fransa’ya şeytanın vesveselerini unutturmak için Allah’ın, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafetin kuruluşu ile bizi onurlandırmasını istiyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَاباً مُّهِيناً “Allah ve Rasûl’ünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.” ^{[Ahzab 57]}