25 Nisan 2020 Pazar sabahı Güney Geçiş Konseyi tarafından yayınlanan açıklamada geçici başkent Aden ve tüm Güney illerinde olağanüstü hal ilan edildi ve Güney Yemen’de özerk yönetim kararının uygulanacağı yinelendi. Güney Geçiş Konseyi’nin bu duyurusuna ilk günden itibaren olumsuz tepkiler yükseldi. Örneğin ABD’nin Yemen Büyükelçisi Christopher Henzel yaptığı açıklamada, “Bu tür tek taraflı adımlar Yemen’deki istikrarsızlığı artırmak dışında başka bir şey sağlamıyor”dedi. ABD Büyükelçisi, Güney Geçiş Konseyi’nin uygulamasını, özellikle de ülkelerin Korona virüsü tehdidiyle karşı karşıya kaldığı bir dönemde, “yararsız” olarak nitelendirdi. Henzel, “Karar, Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisinin, hükümet ve Husi isyancılar arasındaki siyasi müzakereleri canlandırmak için sarf ettiği çabaları karmaşıklaştırmakla tehdit ediyor”diyerek, Güney Geçiş Konseyi’ne de Riyad Anlaşması’nda belirtilen siyasi sürece geri dönme çağrısında bulundu.

Böylece İngiliz yanlısı BAE, Amerikan yanlısı Suudi Arabistan’ı sırtından bıçakladı. İngiltere, Güney Yemen’deki siyasi hegemonyasının Amerikan destekli Güney Hareketinin kuruluşu, ajanı Birleşik Arap Emirlikleri’nin çekilmesi ve bayrağın -Amerikan ajanı- Suudi Arabistan güçlerine teslim edilmesi ile aşınmaya başladığını fark etti. İngiltere böylece ABD yanlısı Husilerin Sana’nın kontrolünü ele geçirmesinden ve İngilizlerin siyasi hegemonyasını yok etme çabalarından sonra Güney Geçiş Konseyi aracılığıyla siyasi kontrolünü sürdürmeye çalışıyor.

Amerikan ajanı Husilerin, Yemen’in kuzeyinde özerk yönetim ilan etme arzusu ile Güney Geçiş Konseyi’nin, Güney Yemen’de insanların bağımsızlık duygularını kışkırtması ve İngiltere’nin Güney Yemen’de hegemonyasını sürdürmek istemesi Yemen’i bölme tohumlarını yeniden filizlendirdi. Yemen çatışması, eski sömürgeci İngiltere ile yeni sömürgeci Amerika arasında sıcaklığını koruyor. Hizb-ut Tahrir, Yemen halkını çatışma planları konusunda defalarca uyardı.

Yemen halkı, sömürgeciliğin yerini alan mevcut yönetim sistemlerinin idaresi altında çektiği geçim sıkıntısı nedeniyle zor günler geçiriyor. Rejimler bugün İslam’a göre hükmetmek yerine İslam’ı terörizmle yaftaladılar, ilerleme bahanesiyle Allah’ın indirdiklerinden başkasıyla hükmetmeyi seçtiler. Yemen halkı bu rejimlerden kötülükten başka bir şey görmedi. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى “Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” ^{[Taha 124]}

Bu arada Yemen, devam eden çatışmanın ışığında yok olacak mı? Yoksa hâlâ özünde iyilik tohumları barındırıyor mu? Tıpkı İslam’a yardım ettiği ve Medine’de İslam Devletini kurduğu ilk günkü gibi. Yemen halkı, dün olduğu gibi bugün de İslam’a yardım etmeli, İslam’a göre yönetmek, Müslüman ülkeleri birleştirmek ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmak için liderliğini ve dizginlerini halkına yalan söylemeyen Hizb-ut Tahrir’e vermelidir.