Yemen resmi haber ajansı SABA’ya göre Yemen hükümeti, BM’ye Husiler ve müttefiki eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih ile direkt müzakereye katılmayı kabul ettiğini bildirdi. Ajansın hükümet sözcüsü Racih Badi’den aktardığına göre, hükümet, ülkede savaşı sona erdirmek için Husi temsilciler ile yeniden istişare turu düzenleme yönünde BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un çağrısına olumlu yanıt verdiğini söyledi. Badi düzenlenen basın toplantısında, istişarelerin “Güvenlik Konseyi’nin 2216 sayılı kararını” uygulamak için olacağını ifade etti. Karar, Husilerin kentlerden geri çekilmesini ve ordudan ele geçirilen silahların teslim edilmesini öngörüyor. Sözcü, “Hükümet, güvenliği tesis etmek ve Yemen’e istikrar geri getirmek için uzatılan barış elini geri çevirmez” dedi ve “Biz, Yemen’de siyasi sürecin yeniden başlamasına yönelik BM tarafından sarf edilen çabalarının başarılı olması için çalışıyoruz.” diye de ekledi.

BM Yemen Özel Temsilcisi İsmail Velid Şeyh tarafından yapılan açıklamada ise, Ekim ayı sonunda taraflar arasında görüşmelerin yeniden başlayacağı belirtildi. Velid Şeyh Facebook resmi hesabından yaptığı kısa açıklamada, “Yemen konusunda ufukta umut ışığı belirdi. Ekim ayı sonunda Cenevre’de BM gözetiminde diyalog görüşmelerine yeniden başlanılmasına Yemenli taraflar ikna oldu” dedi. Devamla “BM, tüm taraflara şükranlarını sunar ve tarafları daha fazla esnek olmaya davet eder. Belki bir daha böyle bir fırsat ele geçmeyebilir.” açıklamasında bulundu.

BM ve Özel Temsilcisi Velid Şeyh’in taraflar arasında görüşmelere yeniden başlanılacağına dair bir umut ışığının belirdiğini ifade etmesi, günü kurtarmak, Yemen halkını kandırmak ve tarafları BM kararına sürüklemekten başka bir şey değildir. Yemen halkı şunu iyi biliyor ki, BM’nin tek derdi, çıkarları olan ülkeleri, özellikle egemen güç Amerika’nın ülkedeki çıkarını gözetmektir. Amerika, İngiliz yanlısı Cumhurbaşkanı Hadi, hükümet ve destekçilerine karşı Yemen’deki sacayağı olan Husiler ve Ayrılıkçı Hareket’in itibarını kurtarmak için çalışıyor. Hadi, kendisini Husilerin elinden İngiliz istihbaratının kurtardığını kabul etti. Diğer yandan İngiltere’yi suçlayan Husiler, İngiltere’nin Birleşik Arap Emirlikleri aracılığıyla güneye tekrar geri dönmek istediğini söyledi. Herhalde Husiler, İngiliz nüfuzunun bütün Yemen’i örümcek ağı sarmaladığını unuttular.

 

Ey Yemen halkı!

 

BM, sizin ve kanlarınızın pek sevdalısı değil. İşte bakın Suriye’de Müslümanların kanları oluk oluk akıtılıyor. Ruslar, Amerika’nın buyruğu ve BM gözetiminde Suriye halkını katletmek ve diz çöktürmek için doğrudan Suriye’ye müdahale etti. Amaç, cani ve küstah Amerika’nın istediği siyasi çözümü halka kabul ettirmektir. İşte Filistin’de de Müslümanların kanları, gaspçı Yahudiler tarafından hem de BM’nin gözleri önünde akıtılıyor. Şimdiye kadar BM, Yahudileri desteklemek ve Müslüman topraklarda gaspçı Yahudilerin varlığını tanımaktan başka ne yaptı. Yakında Allah’ın izniyle Yahudiler yok olacaklardır.

 

Ey Yemen halkı!

 

Taraflar, Cenevre 1-2 müzakerelerinde bir araya gelseler de tertemiz kanlarınız akmaya devam edecektir. Savaşı durdurmak kimin umurunda, uluslararası çatışmacı tarafların ve onların uşaklarının hiç umurlarında değil. Onları ilgilendiren tek mesele, ülkenin servet ve iktidarını paylaşma pazarlıklarıdır. Devam eden yoluyla her iki taraf da, ihanet müzakerelerinde koz elde etmek için ülkede en büyük payı kapmaya çalışıyor. BM çözümleri, yalnızca Amerika’nın çıkarlarına hizmet edecektir. Kaldı ki bu çözümler, uyuşturucudan başka bir şey değildir. Krizleri uyuşturacak, uyuşturucunun etkisinin kaybolmasıyla çatışma yeniden alevlenecektir. Belki savaş bir an durabilir. Ama doğru çözüm ile krizin kökleri kurutulmadığı sürece her an, her saniye patlamaya hazır bir bomba gibi olacaktır. Doğru çözüm, zalimlere ve onların insanlık dışı şeytani yasalarına güvenmekten geçmez. Aksine doğru çözüm, dininize dönmek, onun hakemliğine başvurmak ve kâfir Batıya, onun sömürgeci planlarına hizmet eden bencil çıkarları için halkı ve ülkenin geri kalanını da yok etmek isteyen ajanları çöpe atmaktan geçer.

 

Ey Yemen halkı!

 

Açıkça görüyorsunuz ki siz, kan gölünü durdurmak, iğrenç fitneyi sona erdirmek, yeryüzü ve gökyüzünün Rabbinin Şeriatına dönmek, geçimlerinizle oynamamak, yakıt, elektrik, gaz ve ilaç gibi temel ihtiyaçları karşılamak çağrıları yaparken, çatışan taraflar çağrılarınıza kulak bile asmıyorlar. Bırakın bu isteklere kulak asmayı, size bir bardak su bile vermiyorlar. Bunu da geçtik havayı kirletiyorlar. Sizin derdinizle dertlenmeyenler, sizi kollayıp gözetemezler, acı ve üzüntülerinizi hissedemezler. O kadar vicdansızlar ki, kendileriyle birlikte savaşanları, saflarında yer tutanları bile gözetmiyorlar. Kaç ölü, kaç yaralı, kaç yetim, ne kadar fakir ve yaslı, ne kadar aç ve evsiz var umurlarında mı? Çatışma tarafları, kandan besleniyor, acı ve elemlerden nemalanıyorlar. Bu yüzden hepsini devirmek için çalışın ve bilin ki sorunlarınızın çözümü, problemlerinizin tedavisi, samimi ve uyanık liderlikte yatar. Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini kurmaktan geçer. Sorumluluk hissi taşıyan, tebaası arasında adaletli davranan, gözetip kollayan bu liderlik, her iki yurtta da kurtuluşunuzun adresidir. İşte çıplak uyarıcı Hizb-ut Tahrir, sizi Batıdan, BM’den, bölgesel ve yerel uşaklardan, sömürge planlarından şiddetle uyarıyor. Ve Allah’ın din ve sisteminde var olan hayır, izzet, adalet ve kalıcı huzurla müjdeliyor.

 

فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

“Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” ^{[Nur 63]}