Şu günlerde IMF, Ürdün hükümeti ve gayri resmi kişilerle Ürdün ekonomisini düzeltici programı pazarlamak hedefiyle ikinci gözden geçirme toplantısı düzenliyor. IMF’nin web sitesinde “Ürdün, IMF ve Sıkça Sorulan Sorular”başlığı altında bir açıklama yayımlandı. Bu açıklamaya binaen biz de şunları belirtmek isteriz:

Birincisi: Okuyucu, IMF’nin kendi kendine yaptığı röportajdan, IMF’nin kendini Ürdün’ün fiili hükümdarı olarak atadığını görür. Sorulan sorularda bunu açıkça görmek mümkün, örneğin sorular şöyle:

- Bazı Körfez ülkeleri tarafından taahhüt edilen 2,5 milyar dolar tutarındaki mali yardım konusunda IMF’nin görüşü nedir?

- Ürdün’deki son olaylar hakkında IMF nasıl bir reaksiyon verdi?

- IMF, yolsuzluğu çözmek, şeffaflığı artırmak ve Ürdün hükümetini iyileştirmek için neler yaptı?

Saygın bir devlet, böylesi bir hakarete, ekonomik, politik, sosyal ve güvenlik konularına açıkça müdahale edilmesine nasıl izin verebilir? Ne zamandan beri konuşma ve ilişkilerde böyle küstahlık makbul görüyor? Ürdünlü yetkililer, ilişkilerdeki bu alçak seviyeyi ve IMF’nin bu küstah tavrını kabul etseler de diniyle izzetli ve onurlu Ürdün halkı bu zulmü asla kabul etmeyecek. Şair der ki: “Alçaklık dışında bütün zorluklar kolaydır... Zulümde onurlu bir hayat ölümdür.”

İkincisi: IMF’nin soru cevaplarını okuyan biri, IMF’nin Ürdün halkına zorla dayatmak istediği gelir vergisini onama niyetinde olduğunu, araçların nasıl uygulanacağını göstermek ve insanları bu araçları kabule ikna etmek için ülkeye geldiğini fark edecektir. Bu yüzden IMF, insanları ikna etme araçlarının iflas etmesinden sonra gayri resmi kişileri sunulan çözüm ve ekonomik programlara ikna etmek için onlarla görüşmeyi talep etti. Bu, topraklarında egemenlik iddiasında bulunan bir devlet için ciddi bir riskin olduğunun göstergesidir. Çünkü devlet, IMF uzmanları ile gayri resmi kişiler arasında görüşme yapılmasına izin vermektedir. Bu nasıl bir egemenlik ki Amerikan kuklası bir sömürge aracının istediğini yapmasına, dilediği kişilerle görüşmesine ve dilediği yasaları dayatmasına izin verebiliyor? Egemenliğiniz sadece Deraalı kadın ve çocuklar için mi geçerlidir? Rejim onların Ürdün’e girişine engel oldu, Beşşar ve İran milisleri tarafından kolayca av olmalarını sağladı. Ya da samimi dava erleri için mi geçerlidir? Hükümet, dava erlerinin evlerine baskın düzenleyip çocukları korkuttu, güvenlik güçlerince ortaya atılan saçma sapan suçlar isnat ederek gözaltına aldı!

IMF uzmanları, sabah akşam insanların korkutulduğu sözde terörden binlerce kez daha tehlikelidir. IMF görevlileri, Ürdünlülerin malına el koyup, özelleştirme adına yatırımcılara peşkeş çekti. Yoksulların ceplerindeki üç beş kuruşu talan edip yağmaladı. Yozlaştırmak için çocuklarımızın eğitimine şiddetli saldırı düzenledi. Devlet kurumlarına yerleştirdikleri yozlaşmışlar sayesinde bizi borç yüküne boğdu. Dış borcumuz neredeyse GSYİH’nın yüzde 94’ne tekabül etmektedir. Borç içinde yüzdüğümüz için kolayca onların avı olabiliyoruz.

Üçüncüsü: IMF uzmanlarının görüşmek istediği gayri resmi kişileri diyoruz ki, IMF uzmanlarıyla görüşmeyi reddederek Allah ve Rasûlü’nü razı eden bir tavır sergileyin. İsteklerini reddettiğiniz takdirde ülke yoksullaşacak söylemlerine kulak asmayın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

الشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُم بِالْفَحْشَاءِ وَاللَّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً مِّنْهُ وَفَضْلًا وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayasızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet vadediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”^{[Bakara 268]} Yalan vaatlere kanmayın. Allah Subhânehu ve Teâlâ benzeri yalan vaatlerden şiddetle sakındırmıştır:

يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُورًا“Şeytan onlara (birçok) vaatte bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaatte bulunuyor.”^{[Nisa 120]} Kendiniz ve ümmetiniz için onurlu bir duruş sergileyin ki sömürgecilik, ümmetin hâlâ diri olduğunu ve dürüstçe bir duruş sergilediğini görsün. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ * وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَّا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنكُمْ خَاصَّةً وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız. Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.”^{[Enfal 24-25]}