حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2020–MB–TR–01 |
H. 24 Cumâde’l Ûlâ 1441 M. Pazar, 19 Ocak 2020 |
2020 Bütçesi, Kapitalist Ekonomik Yozlaşmışlığın Devamıdır, Çözüm, Hilafet Devletinin Ekonomik Sistemidir
15 Ocak 2020 Çarşamba akşamı 2020 bütçe kanun tasarısı ve kurumların 2020 yılı bütçesi Ürdün Meclisi’nden geçti. 2020 bütçesi, öncekilerinden çok daha berbattır. Yüzdelik oranları mutlak ve yüksektir. 2020 bütçesi, bu devletçiğin kuruluşundan bu yana süregelen sömürgeci politik bağımlılığın bir devamı niteliğindedir. O devletçik ki ekonomisini, yaşam koşullarını, bekasını dış yardımlara ve çeşitli vergilere endeksledi. Ekonomisini yatırım ve üretim gibi zengin ve çeşitli öz kaynaklarından beslemek isteyenleri engelledi. Mali politikasında tüm Müslüman ülkelerde olduğu gibi Batılı kapitalist ekonomik sistemi baz aldı. Gelir giderleri, açık ya da fazlalığı belirleyen, ekonomik reform programını IMF gibi açgözlü sömürgeci araçlara bağlayan yıllık sözde bütçe kanunu hazırladı.
Böylesi bütçeler gün geçtikçe iflas ve çöküşe kapı aralayacaktır. Açık ve gittikçe büyüyen borç, sürekli artıyor. Geçen yılın Eylül ayı sonunda toplam kamu borcu 30.05 milyar dinar ya da 42 milyar dolardı. Maliye Bakanlığına göre bu, 2019 yılında yeniden değerlendirilen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 96,7’sini oluşturuyor. Rakamlar, sadece geçen yıl dış bağışlar olmadan 1.247 milyar dinarlık ya da iki milyar dolarlık bir bütçe açığının olduğunu ortaya koyuyor. Bilindiği üzere bütçe gelirlerinin yüzde 90’ından fazlasını vergiler, mal ve hizmet satışları ve para cezaları oluşturuyor yani halkın cebinden çıkıyor.
Finansman bütçesine gelince, 6 milyar dinarın üzerinde. Tabii ki bunların çoğu dış ve iç kredilerdir. Finansman bütçesi çoğunlukla iç ve dış borçların kapatılması ve yıllık açığın giderilmesi için harcanıyor. Bütçe harcamalarının 1,4 milyar dinarı, kamu borcuna ait faizdir.
Kötüden daha kötüye giden ve her yıl ekonomik büyüme ile çelişen -hükümetin iddiasına göre bu yıl 1,9 düzeyinde- böylesi bütçeler, sömürgeci kâfir Batının (Avrupa ve Amerika) yaşam destek cihazlarının sürdürülebilirliğini sağlamak dışında ülkeyi ve halkı bir sonraki çöküşten kurtarabilir mi?
Batının çıkarlarına hizmet ettiği sürece devletin ve uydu rejimin hayatta kalmasını sağlayacak, siyasi ve güvenlik çıkarlarına hizmet etmesine yetecek en alt limite izin veriliyor. Bu miktar aç insanlara oranla devede kulak kalıyor. Ama rızayla ya da zoraki ödedikleri bu bütçelerin finansmanı için yeterlidir.
Ürdün’deki ekonomik krizin çözümü hakkında daha önce de söylediklerimizi burada yineleyeceğiz ve yinelemekten asla bıkmayacağız. Öncelikle sorun ekonomik değil, salt siyasi bir sorundur. Bu sorun, bölgedeki çıkarlarına hizmet etmek için sömürgeci İngiliz sonra da Amerikan kâfirinin, Ürdün varlığını kurmasıyla ortaya çıkmıştır. Yahudi varlığını güvenlik ve ekonomik yönden desteklemek, ümmetin zenginliği ve canları pahasına aşağılayıcı anlaşmalar imzalamak bu çıkarlar arasındadır. Rejim, ümmetin zenginliklerini ümmetin pahasına çıkarları peşinde koşan bu sömürgecilere hizmet etmek için kullanıyor.
Ekonomik sistem, mali politika olarak ortaya konulan aynı cins yozlaşmış sistemde, bazı iyileştirmeler yapılarak ya da kemer sıkma ile ya da bu yozlaşmış ekonomik sistemin salgıladığı bir avuç yozlaşmış bireyle mücadele edilerek düzeltilemez. Nitekim her yıl, yılsonunda mecliste milletvekilleri, kürsüden yaptıkları konuşmalarında hükümetleri eleştirirler ama sonra bütçeyi onaylarlar ve gerçekleştirdikleri başarılardan ötürü hükümetleri kutlarlar. Bazı içi boş vaatlerde bulunurlar, süt, lahana ve marul gibi ürünlerde vergi indirimine gidilerek bazı rötuşlar yaparlar!
Ey insanlar! Sorunun temeli, İslam’ın ve ekonomik sisteminin hayattan dışlanıp yerine dini hayattan ve ekonomiden koparan kapitalist ekonomik sistemin konulmasıdır. Bu ekonomik sistem tüm insanlığı yıkım ve felakete sürüklüyor. İslam Devletinde mali politika bütünüyle İslam akidesinden üretilir. İslam akidesi gereği devlet, sadece ve sadece İslam’ın ekonomik sistemini uygular. İslam’da, gelir gider bütçesi sabittir ve daimidir. Bunların dışında kimseden para alınmaz. Şeriatın belirledikleri dışında bir yere harcanmaz. Gelir kalemleri, bellidir, kamu mülkiyeti, haraç, fey ve zekât gibi devlet mülkiyeti bunlardan biridir. Bu kaynaklar daimidir, bunları Halife veya Ümmet Meclisi belirlemez. Gider kalemleri de aynı şekilde İslam’da şeri hükümler ile sınırlıdır. Gelir kaynakları, kamu mülkiyetinden, devlet mülkiyetinden ve zekâttan elde edilen gelirlerin nasıl harcanacağı ile ilgilidir. Halife veya Ümmet Meclisi bunun dışına çıkamaz.
Ey Ürdün halkı! Öyleyse çözüm, yozlaşmış ekonomik sistemin tedavisiyle mümkündür. Tedavisi, kapitalist ekonomik sistemden, politikalarından, borç ve art niyetli reformlarla ülkeyi kolonileştiren sömürgeci IMF ve ekonomik sistemin güdümündeki düzenlemelerden kurtulmakla olur. Hizb-ut Tahrir olarak biz, çözümün İslam metodolojisine dönmekte, İslami çözümleri almakta saklı olduğunu vurgulamaktan bıkmayacağız. Hizb, çeşitli uluslararası ekonomik konferanslarında, kitaplarında, anayasa taslağında, İslam’ın ekonomik sistemini detaylıca açıklamıştır. Bu sistem, şüphesiz Müslümanların ekonomik sorunlarını kökten çözecektir. Dahası çıkarcılığa, yağmacılığa, soygunculuğa, sömürgeciliğe, hegemonyaya ve nüfuza dayalı kapitalist sisteme adil, evrensel ve insani bir alternatiftir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet metodu üzere Hilafet müjdesi gerçekleştiğinde bu saydıklarımızın hepsini Allah’ın izniyle hayatta yeniden göreceğiz.
لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ “İşte Çalışanları bunun için çalışsın.”[Saffat 61]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |