Ürdün Amman merkezli Al Bawaba sitesi, 21 Eylül 2021’de, “Hizb-ut Tahrir, Türkiye ve Ukrayna gözetiminde Kırım’a intikal ediyor”başlıklı klişeleşmiş bir makale yayımladı. Makale, tıka basa yalan ve iftiralarla dolu... Tüm bunlar karşısında diyoruz ki:

Hizb-ut Tahrir’in korkacak ya da gizleyecek bir şeyi yok. Benimsemelerine, düşüncelerine, izlediği yola ve metoduna, hedeflerine, gayelerine, çalışmalarına, medya sayfalarında erişilebilir. İdeolojik ve homojen bir partidir. Bu yüzden bu siteler, kiralık kalemler ve düşüncesiz zihinler, parlak imajını değiştiremez ya da gerçekliğini, gayesini ve çalışmalarını lekeleyemez. Bir tuşa basıldığında makalede geçen yalanın ifşa olacağı bir yerde böyle bir yalanın yayımlanması safdilliktir!

Hizb-ut Tahrir’in fiziksel eylemlerde bulunduğunu söylemek ya da ima etmek tuhaftır! Maddi eylemler, katıksız bir şekilde partinin benimsemelerine aykırıdır. Çünkü Hizb-ut Tahrir, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodunu benimsemiştir. Allah’ın Şeriatının hayattan kaldırılmasıyla kesintiye uğrayan İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışır. İslam Devleti’nin kuruluşunda fiziksel eyleme başvurmamak, bu metottan bir parçadır. Bu imaların ve ifadelerin amacı, dürüstlük ve onur gibi ilkelerden yoksun rejimler ve medya, Hizbin ve düşüncelerinin karşısında asla duramaz, münazara ve tartışmaya girmez. Bu nedenle Hizbin düşüncesi karşısında entelektüel zayıflıklarını göstermek istemezler. İftira ve yalana devam ederler. Böylece hem kendilerini hem destekçilerini hem de İslam’a, Müslümanlara ve davetçilere entrika kuranları saptırırlar. Baskı ve zorbalık yaparlar, düşünceye tutuklama ve işkenceyle mukabele ederler, tıpkı tüm rejimlerde özelliklede makalenin kaleme alındığı Ürdün’de olduğu gibi. Müslümanlar, Allah’a ve Şeriatına çağıranlar, türlü türlü işkence görüyor, uzun yıllar hapiste yatıyorlar.

Kaldı ki Türk rejimi gibi laik bir rejim, Hizb-ut Tahrir’i nasıl destekleyebilir? Hizb-ut Tahrir, Türk rejiminin ajanlığını deşifre etmeye, rejim de Hizb ile mücadele etmeye ve baskı yapmaya devam etmektedir. Kendini ele veren yalancının sözüne asla itibar edilmez. Kendisini bu gibi durumlara düşüren medya, onur belgesi yoksunu bir medyadır. Hasımlık yapmakta ve husumette fütursuzca davranan bir medyadır. Mesleki ahlak yoksulu bir medya, cahiliyede en zorba güçlerin yapmadığını yapmaktadır! Herakl, Mekke’de peygamberlik iddiasında bulunan Muhammed’i aranızda tanıyanınız var mı diye sorduğunda, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem düşmanı Ebu Süfyan, Muhammed’in dürüst, sadık, ahlaklı ve güvenilir olduğu yanıtını vermiştir.

Bu kimselerin Hizb-ut Tahrir’e hiçbir zarar veremeyeceklerini biliyoruz. Çok daha art niyetli ve hilekârlar gördük. Hizb-ut Tahrir, dünyada kamuoyu haline gelmiştir. Allah’a hamdolsun Hilafeti kurma düşüncesi tüm Müslümanların düşüncesi haline gelmiştir.

Sonuç olarak, yalancıları, finansörlerinin dinine uyanları, para için tüm ilke ve etiği ihlal edenleri, gerçekleri değiştirmeyeceklerini bilmeye davet ediyoruz. Gerçekleri yok edemezler, yama yapmaya çalıştıkları zorbalıkları ve zulümleri sona erecektir. Zincirleri kesinlikle kırılacak, medyaları yok olacak, istemeseler de güneş doğacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ “O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasûl’ünü hidayet ve hak din ile gönderendir.” ^{[Saff 9]}