İslam ülkesinde İslami değerlere sistematik saldırı ışığında Ürdün Eğitim Bakanlığı, “Eğitim ve okul ortamında cinsiyet entegrasyonu” konusunda erkek ve kadın öğretmenleri eğitmek amacıyla çeşitli valiliklerdeki 42 il eğitim müdürlüklerine bir kitapçık gönderdi. Milli Eğitim Bakanlığı Sözcüsü Ahmed El Mesaife yaptığı açıklamada, “Bu projenin finansörü Kanada hükümetidir, bu kurslar için herhangi şart ileri sürmüyor dedi. Bakanlığın, eğitim felsefesine, İslam hukukuna, Ürdün toplumunun gelenek ve göreneklerine bağlı olduğunu belirtti.” Bu iddianın yanlışlığını ve saçmalığını belirtmek amacıyla diyoruz ki: Yabancı terimlerin gerçek manasını anlamak için bu terimleri kullananlara başvurmak kaçınılmazdır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre gender kavramı, kadın ve erkeğin farklı gereksinimi ve güçlerinin olduğu, bu farklılıkların belirlenerek iki cinsiyet arasındaki dengeyi düzeltecek şekilde gerekenlerin yapılmasıdır. Britannica Ansiklopedisi göre gender, “Biyolojik cinsiyetinden bağımsız olarak insanın kendisini erkek ya da kadın olarak hissetmesidir.” Cinsiyet kültürü, CEDAW sözleşmesi -5 madde A paragraf- maddelerinden biridir. Ürdün CEDAW’ı 1992 yılında imzaladı, mecliste onaylanmasının ardından 2007 yılında resmi gazetede yayımlandı.

Yukarıdakilerden hareketle diyoruz ki:

Birincisi: Gender kavramının icat nedeni, “Erkek ve kadın arasında mutlak eşitliği” savunanları cinsiyet etrafında kenetlemektir. Cinsiyet, organlar ve bedendeki keskin farklılıklar ötesine geçmez.

İkincisi: Cinsiyet kültürü, anomaliler için üretildi. İki erkek ya da iki kadın arasındaki cinsel ilişki, biri erkek diğeri kadın gibi hisseden farklı türler arasında meşru bir ilişkidir.

Üçüncüsü: Cinsiyet kültürü (gender) anneliği yok eder ve bir görev olarak algılar. Anne dışında erkek ya da başkaları da bu görevi yerine getirebilir. Bu terimi sosyal bilgilere ilk sokan İngiliz Feminist Anne Oakley’e göre, annelik, toplumun ürettiği bir masaldır. İnsan içgüdüsü kökenli değildir, toplumsal bir görevdir. Başka bir alternatif, bu görevi yerine getirebilir. Uğursuz CEDAW sözleşmesinin 5. Maddesinin B paragrafı bunu öngörmektedir.

İşte cinsel kültür gerçekliği ve cinsel kültür savunucusu fikirlerin özü budur. Hal böyleyken Milli Eğitim Bakanlığı hangi İslam hukukuna bağlılıktan bahsediyor? Bakanlık, bu fikirler ile İslam hukuku hükümleri arasını birleştirmeye çalışmaktadır. Bakanlığın bu kültürü eğitim müfredatına entegrasyon saçmalığının motivasyonu nedir?

Ey Ürdün halkı! Eşitlik ve cinsiyet kültürü gibi kadın hakları çağrısı, Hilafet Devletinin yıkılışından sonra Batı önderliğinde yürütülen kültürel ve politik kampanyaların bir parçasıdır. İslam ümmetini dininden ve sorunlarından uzaklaştırmak için girişilen çılgınca bir girişimdir. Amacı, Müslümanların toplumsal yaşamına sızmak, Müslüman aileyi yok etmek, kadınları yozlaştırarak tüm Müslüman jenerasyonu yozlaştırmaktır. İslam ümmeti ve kadınları, küresel düzeydeki bu kampanyaların amacının neler olduğunun tamamen farkındadır. Müslüman kadınları bu tuzakların içine çekmek için bu tür kurslar finanse edilmekte ve desteklenmektedir. Tüm bunlar, dava taşıyıcılarını engelleyen, kovuşturan, baskı yapan, hapse atan Ürdün rejiminin gözetiminde ve teşvikiyle gerçekleşmektedir. Rejim, siyasi ve entelektüel çalışma yapan siyasi bir parti aracılığıyla ümmeti İslam’a çağıran gençleri hapse atarken, Batının kültürel saldırısına, İslam ve Müslüman düşmanı fikirlerin ümmetin işlerine karışmasına izin vermektedir.

İslam ideolojisi eşsiz ve benzersizdir, insanlık sistemidir, insanın sorunlarını ele alır. İslam, kadınlara onurlandırdı, haklarını korudu ve onlara özel hükümler getirdi. Küçük bir kız çocuğu, yaşlı bir kadın, anne, kız, kız kardeş, teyze, hala, eş ya da yabancı bir kadın olsun haklarını ve onurunu güvence altına aldı. İslam, anne babaya iyiliği emretti, anneye babadan daha büyük bir statü verdi. Anne, iyilik yapmaya insanların en layık olanıdır, iyi bir arkadaştır. Kız çocuklarını güzel bir şekilde yetiştiren anneler için bu çocuklar ateşten kurtuluştur. İslam, sıla-i rahmi, onurları korumayı, gözleri aşağı eğmeyi, erkeklere kadınları korumayı vb. hükümleri farz kıldı. Allah’ın Kitabı ve Rasûl’ünün Sünnetinde ayrıntılı olarak açıklanan bu hükümler, Avrupa’nın ortaçağda zifiri karanlıklarda yaşadığı bir zamanda 13 asır boyunca uygulanmıştır.

Ey Ürdün halkı! Bu kursları, sözleşmeleri ve yozlaşmış kültürleri reddedin. Çocuklarınıza Allah ve Rasûlü sevgisini, Allah’ın Kitabını ve Rasûlün Sünnetini öğretin. Sahabeden, İslam’ı taşımalarından, yeryüzünde Allah’ın dinini ikame etmek için yaptıkları fedakârlıklardan bahsedin. Onlara Müminlerin annelerini, İslam’ı taşımada bariz bir etki bırakan, hala nesillerin zihinlerinde yer eden celil sahabe kadınları anlatın. Allah ve Rasûl’üne itaati aşılayın. Çocuklarınızla birlikte oturun, İslam hükümlerini tartışın. İslam düşmanlarının tuzaklarını anlatın. Şeytanın adımlarına uymaktan veya İslam düşmanlarını dost edinmekten sakındırın. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu çağrısına yanıt verin.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَّا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.”^{[Tahrim 6]}