Hükümet kısa süre önce Milli Güvenlik Kurulu projesini meclise gönderdi. MGK, askeri ve sivil kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyonun kolaylaştırılmasını amaçlıyor. Hükümet, projeyi Siyasal Sistemi Yenileme Kraliyet Komitesi’nin anayasal değişiklikler paketine ekledi. ^{(22.11.2021 Er Ray)}

Anayasa taslağına göre, kralın başkanlık edeceği Milli Güvenlik Kurulu’nun üyeleri, Başbakan, Dışişleri, Savunma ve İçişleri Bakanları, Genel İstihbarat Direktörü, Genelkurmay Başkanı ve kralın seçeceği iki üyeden oluşacak.

Ürdün rejimi, İngiltere ve Amerika gibi sömürgeci ülkelerin ajandalarını uygulamaya layık olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. İngiliz yapımı rejimin, İngiltere’ye politik bağımlılığı, Amerika ile de güçlü bir müttefikliği söz konusu. Sömürgeci IMF programları aracılığıyla ekonomik yardımlar alıyor. Devletin borcu 34 milyar dinara ulaştı. Ayrıca ABD, İslam’la mücadelesinden ve modern stratejik vizyonundan dolayı Ürdün’e stratejik müttefik statüsü verdi. Ürdün Amerika’nın bölgedeki üssüdür. Ortak savunma anlaşmasıyla bölgedeki varlığını güçlendirmektedir. Bunun yanı sıra Ürdün rejimi, Yahudi varlığıyla sıcak ilişki içerisinde.

ABD yönetimi, müttefik olduğu totaliter diktatörlüklerle işbirliği yapmaktadır. Liberal savunucuları, ABD’nin Ürdün gibi ekonomik, askeri ve güvenlik yardımı alan ülkelerde demokrasiyi desteklediğini iddia etmektedir. Oysa Amerika, sözde demokratik reformlar, ifade özgürlükleri, gerçek temsil, seçilmiş hükümetler ve kadın hakları gibi konularda rejime defalarca baskı uygulamıştır. İşte Kraliyet Komitesi’nin önerileri bu talepler hakkındadır. Öneriler, birkaç reform girişiminin ardından şimdi onaylanmak için mecliste tartışılmaktadır.

Demek ki Ürdün’deki rejimin başı, iktidarının tehlike altında olduğunu düşünüyor. Bu tehlikeden dolayı “fitneyi yok etmek” gibi sözde proaktif siyasi önlemler almaktadır. ABD ile imzalanan ortak savunma işbirliği anlaşmasının ve sözde demokratik reformların mantığı işte budur. Seçim ve parti yasalarında, sözde anayasal monarşi çatısı altında seçilmiş veya parlamenter hükümetler yasasında değişiklik yapılmaktadır. Rejim bu değişikliklerle şimdiki Biden yönetiminin ittifak ve sempatisini elde edeceğini sanıyor.

Bu nedenle, hükümet, tartışma ve onay için Milli Güvenlik Kurulu projesini meclise gönderdi. Proje, büyük bir tepki çekti. Milletvekilleri ve politikacılar projeyi anayasal darbe olarak nitelendirdiler. Hükümetlerin yetkilerini sınırlandıracağını, hükümetlerin kaderini kurulun yani kralın inisiyatifine bırakacağını belirttiler. Mevcut insan yapımı anayasa, zaten rejimin insanlara zulüm yapmasını, yolsuzluğu, vergileri, borcu, ümmet düşmanlarıyla dostane ilişkiler kurulmasını yasaklamamaktadır. Sanki hükümetler yetkilerini kullanıyorlar da. Çorap gibi giyinip çıkarılıyorlar. Tek işleri rejimin çirkin işlerini süsle göstermektir!

Başkent Amman’da Gazetecileri Koruma ve Özgürlük Merkezi ev sahipliğinde düzenlenen panele konuşmacı olarak katılan eski Ürdün başbakanı ve Siyasal Sistemi Yenileme Kraliyet Komitesi Başkanı Semir Er Rifai, “Aslında Milli Güvenlik Kurulu’nun, gelecekte partizan hükümetlerin olası kararlarını engellemek, devletin ve vatandaşın çıkarlarına dokunduğunda bu kararları iptal etmek amacıyla kurulmuştur” dedi. Yani Ürdün rejimi, MGK’nın kurulmasını gelecekte partizan veya seçilmiş hükümetlerin kurulmasına indirgemektedir. Böylece varlığına tehdit olarak gördüğü hükümetlerin öneri veya icraatını hükümsüz kılacak. İktidarı alıp Haşimi ailesi içinde veya dışında kendisine sadık kimselere vermeye çalışan Amerika ile yapımcısı, besleyicisi ve koruyucusu köklü İngiltere arasında çatışma yaşanmaktadır.

Milli Güvenlik Kurulu, ülke ve halkı düşmanlardan korumak için değildir. Yahudiler ve Amerikalılarla imzalanan küçük düşürücü ve yüz kızartıcı anlaşmalarla yağmalanan ümmetin zenginliklerini korumak için de değildir. Aksine ümmetten korkan rejimin güvenliği içindir. Artık ümmet, bir İslam Devletinde Allah’ın Şeriatının yürürlüğe koyulması gerektiğine inanıyor. İslam Devleti, adaleti tesis edecek, bir saat içinde Yahudi varlığından kurtararak ümmete izzet ve onurunu geri kazandıracak, Amerika ve İngiltere’nin etkisini tüm bölgeden silip atacaktır. Ümmetin arzuladığı güvenliği, ancak sorumlu çoban sağlayabilir. Güvenlik birinci önceliğidir. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ أَصْبَحَ مِنْكُمْ آمِناً فِي سِرْبِهِ، مُعَافًى فِي جَسَدِهِ، عِنْدَهُ قُوتُ يَوْمِهِ، فَكَأَنَّمَا حِيزَتْ لَهُ الدُّنْيَا “Sizlerden her kim vücutça sağlıklı, nefsinden, malından korkusuz ve huzurlu, günlük yiyeceği de yanında olarak sabahlarsa, sanki dünyanın bütün nimetleri kendisinde toplanmış gibi olur.”

Ey İnsanlar! Ey Ürdün halkı! Bu ümmetin gücünün sırrı, ihtişam ve görkeminin kaynağı, dinine, inancına ve ideolojisine bağlılıktan gelmektedir. Dinimize dönmedikçe, devletin kurulması için çalışanlara destek olmadıkça güvenlik ve istikrardan bahsedemeyiz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ أُولَئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ “İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.”^{[Enam 82]} İnsanlar, Allah’ın Şeriatına uyarlar, hükümlerini uygularlar, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurarlarsa, malları, onurları ve canları emniyette olacaktır.