UNICEF’ten ithal Çocuk Hakları Yasasının, tek kelimeyle İslam’daki çocuk haklarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu yasa, önceki İnsan hakları yasaları ve CEDAW Sözleşmesi gibi, İslam’la mücadele biçimlerinden biridir. Batı bu yasalar aracılığıyla kapitalizmin çürük ve fıtrata aykırı değerlerini, yozlaşmış özgürlüklerini, aile parçalanması, ahlaki çürüme, eşcinsellik, intihar ve soy kaybı gibi Batı toplumlarında görülen yıkıcı komplikasyonlarını yerleştirmeye çalışıyor. Batı toplumlarındaki erkek çocukların %50’si veledi zinadır!

Temsilciler Meclisi’nde ve dışında yaşanan tartışmalar ne pahasına olursa olsun bu yasayı geçirmeye yönelik etkinliklerdir. Çünkü bu etkinlikler, “Üst makamlardan gelen direktifler”dir. Skandal ve utanç verici isimler altında faaliyet gösterilen etkinliklere, Temsilciler Meclisi Hukuk Komitesi, Kadın ve Aile İşleri, Adalet Bakanı ve bazı şeriat hâkimleri katıldı. Hukuk komitesi başkanı, “Tartışmanın amacının, en yüksek ulusal çıkar ve toplum çıkarını sağlamak” olduğunu söyledi. Etkinlikler, bu slogan arkasına saklanıyor. Kanunun sözde iyileştirilmesi ve İslam Şeriatı ile çelişen maddelerin kaldırılmasında ısrar ediliyor. Din değişikliği veya yasal evlilik yaşı, ahvali şahsiye yasası, çocuğun ifade özgürlüğü, 18 yaşından küçük kızların evlenmelerinin yasaklanması gibi yasalar, ne pahasına olursa olsun yasayı geçirmek için ileri sürülen sefil ve yanıltıcı gerekçelerdir. Bazı maddeleri değiştiriliyor, bazılarını güzelleştiriliyor. Çocuk hakları yasası tamamen merduttur. Çünkü kâfir ve yozlaşmış kapitalizmin inanç ve değerlerinden ithal edilmiştir.

İslam, kapsamlı hükümleriyle, adaletiyle, huzur ve akla kanaat veren fıtrata uygunluğuyla, çocuk haklarını korur. Aile disiplini ile hayatın her alanında seçkin İslami şahsiyetler yetiştirir. Ailenin göz ardı edilemeyecek veya hafife alınamayacak kadar çok önemli rolü vardır. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “Hepiniz çobansınız ve her biriniz kendi güttüklerinden sorumludur.”Yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi Sellem şöyle buyurdu:

كَفَى بِالْمَرْءِ إِثْماً أَنْ يُضَيِّعَ مَنْ يَعُولُ “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.”

İslam, çocukları korumaya odaklandı ve onları dünya hayatının süsü olarak gördü. Çocuğa, yerleşik, belgelenmiş soydan başlamak üzere pek çok hak verdi. Evliliği üremenin tek meşru yolu kıldı. Çocuğun bakımına ve emzirilmesine önem gösterdi. Sağlıklı, psikolojik ve eğitimsel açıdan özen göstermeleri için anne ve babasının gözetimi altında yaşamasını sağladı. Hastalanması durumunda tedavi ve sağlık hizmeti sunulması hakkını ve iyileşene kadar ihmal edilmemesini garanti etti. İslam ayrıca tüm çocukları eşit gördü. Kadın ile erkek arasında ayrımcılık yapmadı. Çocuğun eğitim ve kültürlendirilmesini farz kıldı. Bu, çocukların temel hakkıdır. Çocuklarını din ve dünya işlerinde faydalı her konuda eğitmek ve yetiştirmek, geleceğin liderleri ve devlet adamları olmalarını sağlamak anne babanın görevidir. İslam inancına göre çocuk yetiştirmek, İslam Şeriatının diğerlerinden ayrıştığı bir haktır.

O halde zorba uluslararası çocuk yasasına ne gerek var? Çocuk hakları yasası, pozitif anayasaya dâhil edilmesi ve milletvekillerinin onaylanması için neden umutsuzca savunuluyor? İslam, ilahi hükümleri ile İslam’da çocuğa en uygun bakımı garanti etti.

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.” ^{[Mülk 14]} Cevap nettir ve iki şıktan oluşuyor. Birincisi, bir asırdan fazla bir süredir Hilafet Devletinin yıkılmasıyla İslam hayat sahasından dışlanmıştır. O zamandan beri dünyanın hiçbir ülkesinde İslam’ın hükümleri uygulanmıyor. Bu yüzden sadece çocuklar değil tüm ümmet olarak bizler, adalet ve merhamet nedir bilmiyoruz. İkinci nedene gelince, kukla rejimlerdir. İslam’la mücadele etmek, ahvali şahsiye, kadın ve çocuklarla ilgili İslam’ın geri kalan hükümlerini baltalamak için çalışıyorlar. Sömürgeci kâfir Batının çıkarlarını sağlamak, aile ve İslami terbiyeye darbe vurmak için uğraşıyorlar. Şeytani kanunlarını dayatmak ve çirkinliklerini halkın gözünde güzelleştirmek için milletvekilleri, bakanları, laik yazarları, saray mollalarını kullanıyorlar.

Heyhat, İslam akidesi hala ümmetin kalbinin derinliklerindedir. Ümmet, bu kâfir uluslararası yasaları bütünüyle reddediyor. Ballı gerekçeler ileri süren zorbaların yardımcılarının entrikalarının farkındadır. Bu kanunları kabul edenleri, ucuz geçici dünya malı uğrunda Cenab-ı Hakk’a ve dinine ihanet edenleri unutmayacaktır. Onun için Allah’ın yardımcıları olun ve temsil ettiğini iddia ettiğiniz ümmetinizin yanında yer alın. Zira ümmet, yozlaşmış çocuk yasasını tamamen reddediyor.

Allah’ın izniyle en kısa zamanda ışığı görülecek olan köklü çözüme gelince, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletidir. Ümmetin kalkınma projesi, rızası dışında yasalaşan tüm küfür kanunlarına, İslam’ın hükümleri yerine çürük ve bozuk değerlerini dayatmaya çalışan kâfir kapitalist ülkelere son verecektir. Kâfir ülkeler, Hilafetin kuruluşunun yakın olduğunu hissediyorlar. Bu yüzden İslam ile mücadeleye yoğunlaşıyorlar. O halde sizleri Hilafet Devletinin kurulması için çalışmaya davet ediyoruz ey Müslümanlar! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَن يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُضِلَّهُمْ ضَلَالاً بَعِيداً “Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût’u tanımamaları kendilerine emrolunduğu hâlde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.” ^{[Nisa 60]}