حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD-BA-2010-MB-TR-0002 |
H. 11 Rabi-ul Evve 1431 M. Perşembe, 25 Şubat 2010 |
-Basın Açıklaması- Ürdün, Müslümanların Mukaddesatlarında Meydana Gelen Olayları Protesto Etmede Kınamak ve Eleştirmekle Yetiniyor
Filistin gaspçısı Yahudi varlığı Başbakanı Netenyahu, işgal edilen el-Halil'deki Mescid-i İbarahim ile Beytlahim şehri yakınındaki Mescid-i Bilal İbn-u Rebah'ın Yahudi eserleri olması itibarıyla restore edilmesini istediği kültürel miras bölgeleri kapsamına alındığını açıkladı.
Zaten Ürdün rejiminden de sanki Müslümanların mukaddesatlarını gasp eden ve kirleten bir kimseye verilecek cevap kınamak ve eleştirmekmiş gibi bu icraatı kınamak ve eleştirmek üzere harekete geçmekten başka bir şey beklenmezdi!
Nitekim Ürdün'deki mevcut rejim, Haziran 1967 savaşı olarak bilinen tiyatroda Yahudilere teslim ettiği sırada Mescid-i Aksa ve Mescid-i İbrahim'in olduğu Ürdün Nehrine kadar olan Batı Şeria hususunda da ifrata kaçmıştı. Bugün ise o, Filistin gasp eden Yahudi varlığı ile sıcak ilişkiler kurmaktadır. Hatta bu vahşi varlığa yönelik müttefiklik tutumu benimsemiştir. Oysa bu rejimin takınması gereken tabii tutum, Yahudi varlığına karşı savaş açmaktır, onunla barış, uzlaşma ve ittifak yapması değildir.
Kınama, eleştiri ve benzeri sözlerin hiç birisi Yahudi varlığını cürüm fiilleri işlemekten vazgeçirmez. Onları bundan vazgeçirecek olan şey, onlarla savaşmak ve varlıklarına son vermek amacıyla acilen harekete geçmektir. Çünkü onlar, gasıptırlar ve varlıkları meşru değildir.
Onlarla yapılan anlaşmaların hepsine son verilmelidir. Çünkü bunlar, şeran birer batıl anlaşma olup hiçbir şekilde Müslümanları bağlamaz. Keza savaş hazırlığı yapılması gerektiği gibi haçlılar ve Birleşmiş Milletler kuvvetleri ile birlikte savaşmaya giderek şeytan yolunda ölmek üzere kendilerini paralı asker yapan Ürdün kuvvetlerinin tümü de geri çekilmelidir. Bu Ürdün kuvvetlerine düşen, Yahudilerle savaşmak üzere geri gelmeleridir. Böylece umulur ki gece gündüz İslam'a ve Müslümanlara tuzak kuran kafirlere yardım etme hususundaki günahlarına kefaret olur.
Yahudileri cürümlerinden vazgeçirecek yegane çözüm işte budur ve bundan başka bir çözüm yoktur. Bizler Ürdün rejiminin bu çözüme göre harekete etmeyeceğini yakinen biliyoruz ama Rabbimize bir mazeret olsun diye bunu söylüyoruz.
وَإِذْ قَالَتْ أُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللَّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا قَالُوا مَعْذِرَةً إِلَى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ "İçlerinden bir topluluk: ‘Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azap ile azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?' dedi. (Öğüt verenler) ‘Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz)' dediler." [el-A'râf 164]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |