Ürdün güvenlik güçleri, 06 Mayıs 2017 günü gece yarısı Mühendis Asım Halef El Muğayera adındaki Hizb-ut Tahrir üyesi bir genci gözaltına aldılar. Ahlak ve erdem yoksunu güvenlik güçleri, gece yarısı barbarca ve sefilce kalabalık bir şekilde gencin evine baskın düzenlediler. Ebu Cehil gibi cahiliye sembolleri ve azgın kâfirler dahi gece yarısı evlere baskın düzenlemekten özenle kaçınmışlardır. Örneğin Arapların, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kızlarını korkutma dedikodularından ürken Ebu Cehil, gece yarısı Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in evine baskın düzenlemekten imtina etmiştir.

Mühendis Asım El Muğayera kardeşimizin evine baskın düzenleyen güvenlik güçleri, eşi, çocukları ve kendisi uyurken evine sis bombası atmışlardır. Evin mahremiyetini ya da çocukların varlığını hiçe sayan aynı güvenlik güçleri, bundan bir süre önce de eczacı Remzi Süleyman kardeşimizin evine baskın düzenlemişlerdi. Evde bulamayınca, Remzi kardeşimizin eşine sözlü tacizde bulunarak kendisini gözaltına almakla tehdit etmişlerdir. Eşi güvenlik birimlerine teslim oluncaya dek de eşinin kardeşi Ahmed Sürur Beni Ude’yi gözaltına almışlardır.

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ“Onlardan ancak Aziz ve Hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar.” ^{[Buruc 8]}

Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti olarak biz, Ürdün rejimi ve güvenlik güçleri tarafından Hizb-ut Tahrir gençleri ve ailelerine karşı uygulanan terör, suç ve nefret karşısında İslam ümmetine özellikle Ürdün halkına diyoruz ki, terör ve canilik, Hizb-ut Tahrir ve gençlerini daveti yüklenmekten, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinde Müslümanların hayatında İslami hayatı yeniden başlatma çalışmasından caydıramaz.

Bu terör ve barbarlık, Hizb-ut Tahrir gençlerini yoldan döndüremez. Gençler, azami kapasitede siyasi çatışma yoluyla bu rejimin kâfir ve sömürgeci güçlerle entrika ve işbirliğini Ürdün halkına deşifre edecektir. Bu terör ve sindirme, Hizb ve gençlerini bir an olsun bile bu rejimin Yahudi varlığı ile ilişkisini, ülke yetenekleri ve halkın kaderini Yahudilere teslim etmesini ifşa etmekten alıkoyamaz. Bu terör ve canilik, gençleri yolsuzluğun sponsorluğunda ve hortumcuların korunmasında bu rejimin oynadığı rolünü deşifre etmekten vazgeçiremez. Hizb-ut Tahrir, bu ve diğer Müslüman ülkelerde hatta tüm dünyada köklü derin siyasi bir partidir. Terör, sindirme ve orada burada yapılan gözaltılar onu durduramaz.

Ürdün rejimi, baskıcı güvenlik birimleri aracılığıyla Müslüman evlatlarını gözaltına almaktadır. Masum kadın ve çocukları terörize etmekte, baskın ve gözaltılar ile onların hayatlarını tehlikeye atmaktadır. Cezaevinde tutuklulara işkence yapmakta, onları en temel insani haklardan mahrum etmektedir. Rejimin bu barbarlıkları karşısında Ürdün Müslümanları, ciddiyetle ve dürüstçe insanlık safında yer almalıdır. Dahası bu rejimin zulüm ve azgınlığını, insanların şeri haklarına karşı tacizini durdurmak için Allah ve Rasûlü’nün buyruğuna göre hareket etmelidir.

وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّهُ أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَابًا مِنْهُ ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلاَ يُسْتَجَابُ لَكُ“Nefsim elinde olana yemin derim ki ya marufu emreder, münkerden nehyedersiniz ya da Allah katından size bir ceza gönderir de sonra O’na dua edersiniz ama size icabet edilmez.”