بسم الله الرحمن الرحيم
Ey İnsanlar! Hem Hindistan İle Amerika'nın Ajanları Olan Hasina ve Halide'yi Hem de Bu Tür Ajanları Doğuran Demokratik Rejimi Kaldırıp Atınız
Bangladeş emperyalizminin vizyonları şuan herkes için açık bir hale gelmiştir. Nitekim Hizb-ut Tahrir olarak bizler de bu vizyonları insanlara birçok kez ifşa etmiştik. İşte söylemiş olduklarımızın özeti aşağıdaki şekildedir:
1-Haçlıların lideri Amerika, bu bölgede İslamî Hilafet'in geri dönmesini engellemek için plan yapmaktadır. Zira o, bu planı gerçekleştirmek için Çin'in, nüfuzu altındaki ülkelerin çevresinde kalmasını istemektedir. Nitekim Amerika, birçok kez yapmış olduğu askerî tatbikatlar da dahil çeşitli gerekçeler altında bölgedeki askerî varlığını güçlendirmektedir. Dolayısıyla bu eğitimler, Amerikan politikasının temel taşı olmuştur. Zira "Asya Ekseni" adlı bu politika ile Bangladeş ile yapılan stratejik ve güvenlik diyalogunun bu politikanın bir parçası olduğu da bilinmektedir.
2-Ayrıca Amerika, kendisiyle birlikte çalışması için Hindistan'ı kazanma politikasına itimat etmekte olup bu politikayı da "stratejik ortaklık" olarak adlandırmıştır. Zira Amerika, Hindistan'ı kendi yanına çekebilmesi için Hindistan'ı bir takım imtiyazlarla ayartması gerektiğinin farkındadır. Özellikle de Hindistan, şu anda iktidar olan Kongre Partisi altında İngiltere'ye boyun eğiyorken.
3-Bu Amerikan politikasının tercümesi, Pakistan ve Bangladeş'in olduğu Müslüman iki komşu ülkeyi kendisine boyun büktürmek yoluyla "Stratejik Ortaklık ve Hindistan'a İmtiyazlar Sağlamaktır." Mesela Pakistan'ın Hindistan'a boyun büktüğü hususlardan biri de onun Pakistan'a, Keşmir Müslümanlarını terk etmesi tavsiyesinde bulunmasıdır.
4-Nitekim İngiltere ve Hindistan ile olan ittifak ile Hasina'nın Bangladeş yönetimine getirilmesi, işte bu Amerikan politikasının sonuçlarıdır. Aynı şekilde Amerika, siyasî hedeflerine hizmet eden bir yolla ülkede egemen olan siyasî ve askerî bir kurum oluşturmak için de çalışmaktadır. Bu şekilde o, kendi ülkesinin zati çıkarlarını gerçekleştireceği gibi aynı zamanda stratejik ortaklıklarını güçlendirmek için bundan Hindistan'ın da faydalanmasına izin vermektedir.
Hasina, Amerika ve Hindistan ile İşbirliği Yapmaktadır:
Subhânehu ve Te'âla, doğru söylemiştir:
إِن يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَآءً وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ "Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten onlar inkar edivermenizi istemektedirler." [el-Mumtehine 2]
Allahu [Subhânehu ve Te'âla], gerçekten de doğru söylemiştir. Zira İslam'ın ve Müslümanların düşmanı Hasina'nın iktidarının pekişmesinin ardından Amerika ve Hindistan, şerir planlarını uygulamaya başlamışlar ve Hasina da bu planın uygulanması için tam bir işbirliği yapmış ve ülkeye yönelik ihanet ve hainlikte tüm sınırları aşmıştır. Bundan dolayı aşağıda, onun hıyanetlerini kanıtlamak için küçük örnekler hatırlatacağız:
-Sınır Muhafızları Subayları katliamında gizli anlaşma yapmış ve ta o zamandan bu yana da Hindistan ile Amerika'nın talebi üzerine Sınır Muhafızlarına karşı benzer planlar uygulamıştır. Zira İslam'ın, ülkenin ve insanların maslahatlarının yanında yer olan ordu subaylarını tasfiye etmiştir.
-Bangladeş'i, mücrim Amerikan ordusunun askerî üssüne dönüştürmüştür. Zira Amerika, sanki Bangladeş kendi bahçesiymiş gibi bu ülkede istediği gibi askeri tatbikatlar yapmaktadır. Ayrıca Müslüman Bangladeş ordusunu, benzer anlaşmalar gereği şu an Amerikan savaşlarında kendi evlatlarına karşı savaşan Müslüman Pakistan ordusu gibi Amerikan savaşlarında savaşması için Amerikan ordusunun bir bölüğüne dönüştürmeyi hedefleyen "ACSA" Antlaşması'nın imzalamak için Amerika ile gizli müzakereler düzenlemektedir.
-Hintli yedi kardeş eyaletlerindeki bağımsız hareketlerin liderlerini teslim etmiştir. Dolayısıyla bunda, kesinlikle Bangladeş için herhangi bir fayda bulunmazken Hindistan için yaşamsal güvenlik çıkarı bulunmaktadır.
-Hindistan, güvenliğini ve ekonomik çıkarlarını gerçekleştirmek için yedi kardeş geçiş güzergahına izin vermiştir.
-Hindistan'ın sınırlar üzerindeki Müslümanları katletmeyi sürdürmesine rağmen sınırlar üzerinde Hindistan ile savaşmayı yasaklayan bir politika benimsemiştir.
-Yaşamsal bir proje olarak derin deniz limanı inşa edilmesini onaylanmıştır. Halbuki bunun ülkeye hiçbir faydası olmadı gibi bilakis uluslar arası emperyalist güçlere faydası olmaktadır.
-Ülkenin petrol ve doğalgazını kolay bir şekilde yağmalaması için çokuluslu Amerikan şirketleriyle anlaşmalar imzalandığı gibi "TICFA" Anlaşması'nı da imzalamak için Amerika ile müzakere yürütmektedir. Halbuki bu anlaşma, Amerika'nın ülkenin ticaretine egemen olmasına imkan veren bir anlaşmadır.
-Siyasî bir akide olması itibarıyla İslam'a savaş açtığı gibi siyasi ve hadaratsal bir alternatif olarak İslamî Hilafet'e davet edenlere de savaş açmıştır. Nitekim Amerika, İngiltere ve Hindistan'ın gündemindeki öncelikli çalışma, işte bu çalışmadır.
Bundan dolayı hain Hasina, Amerika ve Hindistan ile sınırsız bir şekilde işbirliği yapmaktadır. Ancak bu neşriyatın başlarında zikrettiğimiz gibi iktidarda kimin olduğuna bakmaksızın kendi politikalarına hizmet edecek iktidar bir kurum oluşturanlar da bizzat bu emperyalistlerdir. Şöyle ki; herhangi bir yönetici, aynı yolla kendilerine tabi olacak başka bir yöneticiyle değiştirilmektedir.
Hindistan ile Amerika'ya kölelikte Halide Ziya ile Hasina eşittirler.
Halide Ziya'nın yıllar boyunca Amerika'nın güvenilir bir ajanı olduğu bir sır olmayıp buna tekrar vurgu yapmaya gerek yoktur. Nitekim "ülke aşkı" bahanesiyle Hindistan karşıtı çağrılarda bulunması, onun bir Amerikan yanlısı olduğunun ve onun çıkarlarına hizmet etmesinin bir sonucudur. Zira Hindistan'a yapmış olduğu en son ziyaretinde, Amerika ile Hindistan arasındaki stratejik ortaklığın gelişmesi amacıyla Hindistan'ın çıkarlarına hizmet etmeye hazır olduğunu açıklamıştır. Nitekim Halide Ziya, geçmişi unutmak istediğini söylemiştir! Gerçekten hangi geçmişten bahsediyor ve müşrik düşman bir devletin işlemiş olduğu hangi cürümleri unutmak istiyorsun acaba? Bangladeş ordusundaki subayların katledilmesini mi unutmak istiyorsun? Yoksa sınır duvarları üzerinde filanca bir kız çocuğunun yada diğerlerinin vücudunun parçalanmasını mı?...
Peki o halde iktidara getirilmesi halinde izleyeceği yol ne olacaktır?
-Sınır Muhafızları katliamını unutturacak, katilleri cezasız bırakacak ve Amerika ile Hindistan'ın çıkarlarına muhalefet eden ve İslam ile ülkenin maslahatının yanında yer alan ordu subaylarının orada hiçbir yeri olmayacaktır.
-İleride ülkedeki Amerikan askerî varlığını geliştirmek yoluyla Amerikan hegemonyasını geliştirmeye devam edecektir. Aynen geçmiş iktidarı döneminde yapmış olduğu gibi.
-Hintli yedi kardeş eyaletlerindeki bağımsız hareketlere karşı tutumu açısından olana gelince; nitekim Halide Ziya, Delhi'yi ziyareti sırasından bu yöndeki tutumunun Hasina'nın tutumuyla aynı olduğunu açıklamış ve şöyle demiştir: "Bangladeş topraklarının, Hindistan'a karşı kullanılmasına asla izin vermeyeceğim."
-Geçiş meselesiyle ilgili olana gelince; nitekim Halide, Hindistan başbakanı ile yapmış olduğu görüşmede güzel kelimeler kullanmış ve şöyle demiştir: "Bizler geçişleri, bölgesel bağlantının bir parçası olarak tercih ediyoruz."
-Sınır katliamları meselesiyle ilgili olana gelince; buna yönelik tutumu, Hasina'nın tutumuyla örtüşmektedir. Aynen yardımcısının şu şekilde dediği gibi: "(Halide Ziya), Hindin başbakanı ile birlikte bu sorunları canlı tutmaktadır."
-Deniz derinlikleri meselesiyle ilgili olana gelince; Halide Ziya'nın tutumu, onun istismar edilmesi üzerinde uluslar arası şirketleri onaylamaktır.
-Petrol, doğalgaz şirketleri ve "TICFA" anlaşmasıyla alakalı Amerika ile imzalanan anlaşmalar meselesiyle ilgili olana gelince; onun deklare edilen politikaları, Hasina'nın politikalarının aynısıdır.
-Siyasî bir alternatif olarak Hilafet'e davet edenlere meydan okuma konusu hakkında olana gelince; Halide Ziya ile Şeyha Hasina, efendilerini hoşnut etmek için aynı yöntemi takip etmektedirler.
Açıktır ki Halide Ziya'nın politikası, Şeyha Hasina'nın politikasının bizzat aynısıdır ki buda, emperyalizme köleliktir. Dolayısıyla bu ülkedeki insanlar, yıllardan beridir Hasina ile Halide'nin her ikisinin de ülkenin iç sorunlarını asla çözemeyeceklerinin farkındadırlar. Bununla birlikte bazıları, Halide'nin Hindistan karşıtı konuşmasından dolayı Hasina'nın politikasından farklı olduğuna inanmaktadırlar. Nitekim gerek Hasina gerekse Halide, birçok insanın acı çekmesine neden olan ve yabancı başkentlerde efendilerinin ajanları gibi davranan yöneticiler üreten demokratik rejimin ifrazatları noktasında başarısız olmuşlardır.
Demokratik rejim, bu ajanların fabrikasıdır.
Allahu [Subhânehu ve Te'âla], şöyle buyurmaktadır:
إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تُؤَدُّوا الْأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ أَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ "Muhakkak ki Allah, emanetleri sahiplerine iade etmenizi ve İnsanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder." [Nisa 58]
Evet, bu emirler, Allahu [Subhânehu ve Te'âla] katından yöneticiler içindir. Ancak demokratik rejim, Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın emirlerini çiğnemeye dayalıdır. Zira yöneticiler, insanları zulümle ve onlara hıyanet ederek yönetmektedirler. Nitekim Müslümanlar, sömürgecilik gelinceye kadar demokratik rejimi bilmiyorlardı. Dolayısıyla Hilafet ilga edildikten ve emperyalistlerin ümmeti parçalamasının ardından kafirler, doğrudan Müslümanların ülkelerine hakim olmuşlar, Müslümanları İslam ülkelerinden ayrılmaya yönelik şartlara zorlamışlar, kendi çıkarlarını garantilemeye devam etmek için ümmetin başına ajanları dikmişler, ülkelerin geneline Orta Doğu'daki krallar ve tagutlar gibi diktatör yöneticileri dikmişlerdir. Ardından ülke halkı, zulmün ve hıyanetin neticesinde değişimi talep ederek ayaklandığında da Batılı güçler, iktidardaki yeni ajanları pekiştirmenin bir aracı olan demokrasi sloganıyla gelmektedirler. Zaten bizler şu anda, Arap ülkelerinde meydana gelenlere ve bazı durumların, gerek gitmesinin ardında ülkenin sistemi olarak gerekse de otoritenin ajanlarının ellerinde kalmasını garantilemenin yolu olarak demokratik sömürgeci güçleri geride bıraktığına tanıklık etmekteyiz. Aynen Hindistan'da Nehru ile birlikte meydana gelenlerde, Pakistan kanadında ve diğer durumlarda olduğu gibi. Nitekim bunlar, emperyalist güçler arasıdaki rekabet nedeniyle olmuştur. Zira bu güçler, uluslar arası güçlerden ve diğer durumlarda kendisiyle rekabet eden ajanı değiştirerek kendi ajanını pekiştirmek için demokratik sloganlara hizmet etmektedirler. Nitekim emperyalist güçler, Irak ve Afganistan'daki durumda olduğu gibi "B52" bombardımanı yoluyla halklara demokrasiyi dayatmaktadırlar.
Bu nedenle (üçüncü dünya ülkeleri olan) İslam ülkelerine demokrasiyi eken tüm olgular, iktidardaki Batı ajanlarını pekiştirmek içindir. Nitekim yeni sömürgecilik tarafından yapılan en büyük aldatıcı üsluplardan biri de insanları, seçtikleri yöneticilerin kendilerinden olduğu şeklinde aldatmaktır. Halbuki bu yöneticiler, emperyalist yanlısı yöneticilerdir. Bangladeş'in durumu, buna dair bir örnektir. Nitekim İngiltere'nin ajanları olan Avami Birlik Partisi'nin liderleri, bağımsızlığın ardından ülkenin yöneticileri olmuşlardır. Bunun ardından ise Amerika'nın ajanı Ziya Rahman yönetici olmuş ve bunu da İngiltere ve Hindistan'ın desteğiyle Arşad izlemiştir. Amerika, İngiltere ve Hindistan'ın desteğiyle Arşad'ın düşmesinin ardından, Halide ile Hasina'nın arasında "demokratik seçimler" yapılmıştır. İşte bu zamandan bu yana iktidar, bu ikisi arasında dönmekte ve bu ikisine de ana muhalefet partileri eşlik etmektedirler.
Ey Müslümanlar!
Kaç defa aldatıldınız?Ayrıca Mucib, Arşad ve Ziya tarafından aldatılmanızı unutmaya çağrıldığımız gibi 1991, 1996, 2001 ve 2008 seçimlerinde sadece Hasina ile Halide'den bahsetmeye, yani 20 yıl boyunca dört dönem yapılan seçimlerde aynı yüzlerden bahsetmeye çağrıldık! Nitekim Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmaktadır:
لاَ يُلْدَغُ المُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ "Mümin bir delikten iki defa sokulmaz." [Buhari]
O halde Hasina ile Halide'nin beşince kez geri dönmesine izin vermeyiniz ve demokrasiyi devirmek ve Hilafet'i geri getirmek için çalışınız. Zira Hilafet Devleti, analarınızı, bacılarınızı, eşlerinizi ve kızlarınızı, ölünceye kadar bir yangının içerisinde ölümle karşı karşıya kalsınlar diye tekstil fabrikalarının içerisine hapsetmeyeceği gibi Hilafet, çürük köprüler gibi ölüm tuzaklarının inşa edilmesine da asla izin vermeyecektir. Dolayısıyla Hilafet, işlerinizi gözeteceği gibi adaletle hükmedecek, isteklerinize karşılık verecek ve sonra da sizleri, Amerika, İngiltere ve Hindistan'ın hegemonyasından sonsuza dek kurtaracaktır. Yine Hilafet, ülkenin egemenliğinin ve güvenliğinin çiğnenmesine ve doğal ve askerî kaynaklarının sömürülmesine de asla izin vermeyecektir.
Ey Kuvvet Ehli!
Sizler, Hasina ile Halide'nin cürümlerinin farkındasınız. Zira o, sizlerin gözleri önünde konuşmaktadır. Ayrıca sizler çok iyi bilmektesiniz ki; sözde demokratik seçimler, bu ikisini sabitleştirmenin aracından öte bir şey değildirler. Dolayısıyla onlardan her kim ülkeyi yönetmesi için bu ikisinin eteklerine sarılırsa, bu sistem yoluyla muhlis siyasilerin yönetime ulaşması için bir yol bulamayacaklardır. Nitekim Müslümanlar olarak sizlerin, bu gerçekleri görmezden gelmek gibi bir özrünüz yoktur. Çünkü maddi güç, sizlerin elindedir. O halde sizin üzerinize düşen, rejimi ortadan kaldırması ve yeniden Hilafet Devleti'ni kurması için muhlis siyasilere nusret vermektir.
Hizb-ut Tahrir, Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın emirlerine bağlı muhlis bir hizib olup insanlara adaletle hükmetmek ve emaneti onlara vermek için çalışmaktadır. Dolayısıyla o, bir güvene sahip olduğu gibi halk da ona destek vermektedir. Zira insanlar, bizim samimiyetimizi bilmekteler ve bundan dolayı da söylediklerimize güvendikleri gibi bizlerin, ülkenin sorunlarını çözecek bir yol izlediğimizi de bilmektedirler. Dolayısıyla söylediklerimizin doğruluğunu araştırmak için insanlarla ve akrabalarınızda konuşmanız yeterli olacaktır
Hizb-ut Tahrir, bölgesel ve uluslar arası politikalara karşı uyanık bir hizib olup bölgesel ve dünyadaki güç dengelerinde belirleyici bir değişim gerçekleştirmeye de muktedirdir. Şöyle ki; İslamî Hilafet, dünyada birinci devlet olacak ve dolayısıyla da ümmetin onurunu geri iade edecektir.
Hizb-ut Tahrir, küresel boyutta çalışan bir hizib olup Doğu ve Batı'da bulunan İslam ülkelerinin muhtelif başkentlerinde bulunan Müslümanları Hilafet Devleti'ni desteklemeleri için seferber etmeye de muktedirdir. Yine o, ümmetin ordusuyla bağlantısı olan bir hizibtir. Bundan dolayı izolasyon korkusu yada diğer herhangi bir korku nedenlerinden dolayı kışlalarından çıkanların ilki olacağız diye tereddüt yaşamayın. Çünkü binlerce Müslüman ve onlarca tugay sizlerin ve Hilafet'in yanında yer alacaklardır. O halde Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın emrine icabet ediniz ve Hizb-ut Tahrir' e nusret veriniz.
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ أُولَئِكَ الْمُقَرَّبُونَ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ ثُلَّةٌ مِنَ الْأَوَّلِينَ وَقَلِيلٌ مِنَ الْآخِرِينَ "Önde olanlar, önde olanlar var ya! İşte onlar, (Allah'a) en yakın olanlardır. Naim cennetlerindedirler. (Onların) çoğu önceki ümmetlerden, birazı da sonrakilerdendir." [el-Vâkıa 10 -11-12-13-14]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilâyeti
H. 23 Muharrem 1434
M. Cumartesi, 08 Aralık 2012