بسم الله الرحمن الرحيم
Obama'nın Amerika Kültürüyle Haşır-Neşir Olanlara Enjekte Ettiği Yalanları ve Zehirleri
Alimlerden, üniversite profesörlerinden ve aydınlardan oluşan farklı kalabalıkların temsil ettiği ümmetin ülkenin dört bir yanındaki evlatlarının geneli, ülkenin doğusundan batısına uzanan şehirler boyunca düzenledikleri kitlesel protestolarla Obama'nın ziyaretine karşı çıktılar. Fakat başta cumhurbaşkanı, otoriteye bağlı ve otorite yandaşı olan televizyon kanalları olmak üzere Amerika'nın bir gurup ajanı, Obama'nın ziyaretini memnuniyetle karşıladılar. Zira bu kanallar, yoğun bir şekilde Obama'nın ziyareti ile ilgili haberlere yer verirlerken ziyaret karşıtı gösterilere yer vermediler ve Endonezya'daki ümmetin muhlis evlatlarının düzenlediği protesto gösterilerini sansürlediler! Ayrıca bu kanallar, sık sık Obama'nın 10.11.2010 tarihinde Endonezya Üniversite'sinde Amerikan kültürü ile haşır-neşir olanların önünde yaptığı konuşmasını yayınladılar.
Amerika, medyadaki ajanları yoluyla Obama'nın enjekte ettiği yalanların ve zehirlerin insanlar arasında propagandasını yapmaya çalıştı.
Her konuşmasında olduğu gibi Amerikan başkanı, masumane, müessir, çekici ve aldatıcı üsluplarla paketleyerek yine demokrasiden, insan haklarından, çoğulculuktan, serbest piyasadan, Endonezya'daki çocukluktan ve Endonezya'nın gelişmesine olan övgüsünden dem vurdu! Böylece ara ara da olsa dinleyicilerin dikkatini ziyareti vesilesiyle Endonezya'ya taşıdığı öldürücü zehirlerinin üzerinden başka bir tarafa çekti!
Obama'nın dillendirdiği demokrasiye gelince; demokrasi, insanlara gösterdikleri gibi ümmetin yöneticisini seçmesi değildir. Zira İslam, seçim olgusunu demokrasiden önce getirmiştir. Dahası demokrasi aslında yönetim ve yasamayı insanın Rabbine değil insana vermektedir. Bu nedenle demokrasi, bu anlamda bir küfür fikridir. Zira Allahu Subhânehu, yönetimi ve yasamayı kendine ait kılmıştır. Zira şöyle buyurmuştur:
إِنْ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلَّهِ "Hüküm sadece Allah'a aittir." [Yûsuf 40]
Liberalizme dayalı insan hakları fikrine gelince; öldürücü zehirlerinden bir tanesidir! Zira bu haklar, sadece İslam'ın kutsiyetini çiğneyen, Kur'an-il Kerim'e ve Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hakaret ederek İslam'dan irtad eden, günahkar ve eşcinsel kimselerin haklarıdır... Fakat mesele Müslümanların dinlerine sarılması, Müslüman kadınların başörtüsü veya peçe giymesi veya minareler inşa edilmesi ile ilgili olunca hak hukuk diye bir şey kalmamakta ve bunlara savaş açılmakta!
Çoğulculuğa gelince; çoğulculuk fikri, dini veya etnik azınlıkların İslam beldesi Endonezya'da İslam'ın gölgesinde yaşaması için değildir. Bilakis bu dini azınlıkların, Obama'nın ifade ettiği üzere dinlerin özgürlüğü ve (ilah) fikrine inandıkları sürece hak din olmaları bakımından bütün dinler eşittir bahanesiyle İslam'ın Endonezya'da tatbik edilmesi farziyetinin karşısında durmalarını sağlamak içindir! Onların çoğulculuktan maksadı, şeri hükümlerin Hilafet Devleti'nin gölgesinde bir defada uygulanması vacip olmasına rağmen bu dini azınlığın şeri hükümlerin uygulanmasını engellemesine dönük "siyasi bir amacı" gerçekleştirmektir. Zira Müslümanların sahih kalkınması, sömürgecilikten kurtulması, izzetlerine kavuşması, dini azınlıkların ibadetlerini eda etmelerinin güvence altına alınması ve zulme maruz kalmadan yaşamlarının sağlanması şeri hükümlerin tatbik edilmesi ile mümkündür.
Ey Müslümanlar! Ey Akıl Sahipleri!
İşte bunlar Obama'nın zehirleridir. Yalanları ise konuşmasında açıkça görülmektedir: Zira o, şöyle dedi: "Amerika Birleşik Devletleri, insanlığın ilerlemesi için çalışma sözü verdi." Herkes bilmektedir ki Amerika, kapitalist sermaye sahipleri için çalışmakta olup insanlığın maslahatları için çalışmamaktadır! Zira Amerika, katliamlar işleyerek ve insanların servetlerini yağmalayarak insanlığı yok etmektedir. Obama ile diğer Amerikan başkanları arasında hiçbir fark yoktur. Zira Obama, önceki başkanların takip ettiği aynı sisteme göre hareket etmektedir. Bu sömürgeci devlet, hala Irak, Afganistan ve Pakistan'da Müslümanları katletmekte, Endonezya da dahil dünyadaki ülkelerin servetlerini yağmalamakta, insanlarını fakirliği ve mahrumiyete terk etmektedir. Aynen Papua, Açe, Rio, Chbo, Natoni ve benzeri yerlerde olduğu gibi.
Obama, Amerika'nın İslam ile olan ilişkilerine değinirken, İslam'la savaşmadığını bilakis terörist olarak isimlendirdiği el-Kaide ile savaştığını söylemesine rağmen mesele, Amerikan'nın çıkarlarıyla ilgilidir. Dolayısıyla kendisine ayak uydurmayan veya sömürgecilik politikalarını eleştiren kimseleri el-Kaide olarak isimlendirmektedir. Bu isimlendirmeye binaen Amerika, terörizmle mücadele gerekçesi altında kendisinin öldürmeye hakkı olduğuna inanıyor!
Nitekim bu, Obama'nın konuşmasında geçen, Amerikan halkı terörizm tehlikesi ile karşı karşıyadır ifadesinde açıkça gözükmektedir. Fakat Amerika, kendi ordularının yüz binlerce Müslümana dönük yaptığı katliam eylemlerini ve kanlarını heder etmelerini terör olarak isimlendirmediği gibi Filistin işgalcisi Yahudi varlığının yaptığı ve yapmakta olduğu terörist eylemleri de terör olarak isimlendirmemektedir! Zira Obama'nın nazarında, Amerikan halkının kanları çok değerliyken Müslümanların kanının hiçbir değeri yoktur ve Müslümanları insanların en şerlileri olarak görmekteler!
Devamla Afganistan hakkında yanıltıcı ifadeler sarfeden Obama, Amerika ve müttefik devletlerinin, "Afgan hükümetinin inşası ve geleceği" için çalıştığını ve "Amerika'nın, aşırı radikallerin güvenli sığınaklar edinmemesi için çalıştığını" söyleyerek dikkatleri hakikatlerin üzerinden çekmek için yanıltıcı ifadeler kullanmaktadır! Şimdi Amerika ve müttefik devletleri, Afganistan'ın inşası ve geleceği için mi çalışmaktalar yoksa Amerikan orduları ve müttefikler, Afganistan'da acımasız bir savaş mı açmaktalar?!
Obama, geçen 2009 Ocak ayında yönetime gelmesinden bu yana Afganistan'daki Amerikan askerlerinin sayısını arttırmıştır ki şu anda bu sayı 150 bini bulmuştur! Ayrıca Obama, konuşmasında Amerika'nın servet zengini İslam beldelerinden biri ve stratejik bir konuma sahip olan Afganistan'daki ekonomik çıkarlarını gizledi ve Afganistan'ın inşası ile aşırı radikallerle savaşılmasına değindi! O halde sorarız: Madem ki ülkelerini sömürgeci işgal devletlerine karşı savunan mücahitler, "aşırı radikaller" olarak isimlendirildiklerine göre Afganistan'daki Müslümanların üzerine tonlarca bomba atan, füzeler ve öldürücü kimyasal maddeler yağdıran NATO askerleri ne olarak isimlendirilmektedir?!
Son olarak Obama, konuşmasının sonunda Müslümanlarla savaşmak istemediği ve Irak'taki sayıları (100) bini bulan muharip kuvvetleri çekecek olması düpedüz uydurma, yalan ve safsatadır. Nitekim Afganistan'a (30) bin asker göndermesi, bu açık safsatalarını ortaya koymaktadır.
Irak'a gelince; aynı şekilde açıkça yalan söylüyor. Zira dışişleri bakanlığı, kötü hatıratlı Blackwater Güvenlik Şirketi'ne bağlı paralı askerlerden (7.000) muharip gücünün Irak'a gönderildiğini açıkladı... Ayrıca Guardian gazetesi, 15.08.2010'da işgal ordusunun Irak'tan çekilmesinin selefi oğul Bush karşısında Obama'nın imajını düzeltmeye dönük sırf bir propaganda olduğunu yazmasının yanı sıra Amerika'nın, binlerce askerini kalıcı üstlere yerleştirmek için Güney Kore'de olduğu gibi Irak'ta kalıcı üstler inşa etmek istediğini ifade etti. Yine Kenneth M. Pollack, 22.08.2010 tarihli Washington Post gazetesindeki makalesinde, Amerika'nın ordusunu Irak'tan çektiğine dair iddiasının sırf bir yalan olduğunu ve farklı bir isim altında Irak'ta (50) bin Amerikan muharip askerinin bulunduğunu ifade etti!
Ey Müslümanlar! Ey Akıl Sahipleri!
Obama'nın aldatıcı söylemlerle imajını düzeltmek istediği açık seçik ortadır. Selefinin yaptığından daha fazla şekilde Filistin'deki barış girişimlerini tekrar ettiği gibi konuşmasında iki devletli projesinin gerçekleşmesi için Filistin'de barış sürecine sevk ettiğini, bunun "İsrail" devletinin yanında bir Filistin devletinin kurulmasına önem vermesi ve bunun da Filistinlilerin çıkarına olduğunu ifade etti! Tüm bunlar ise birer aldatma ve yanıltmadır. Zira Obama'nın teklif ettiği şey, her şeyden önce Yahudilerin çıkarını olup Arabı ve Acemi ile Müslümanların beldelerindeki yöneticilerin Yahudilerin Filistin'in genelini gasp etmesini tanımlarını sağlamaktır. Keza "İsrail'i", Filistin'in bir parçasında sınırları veya hava sahası veya iletişim ağları hatta güvenliği üzerinde hiçbir egemenliği olmayan silahtan arındırılmış derme çatma bir devletçik karşılığında bölgede silahça en güçlü devlet haline getirmektir... Nitekim Yahudi varlığının sabahtan akşama kadar açıkladığı şey de budur! Obama, Yahudi devletini destekleyeceğini açıkça ifade etmiştir. Zira buna ilişkin açıklamasında şu ifadeler geçmektedir: "Amerika'nın, Yahudi devletini desteklemesi, Amerika'nın değişmez sabitelerindendir." Ayrıca Amerika, Yahudi devletine 20 adet F-35 füzesi sattığı gibi Obama da seçim kampanyasında Yahudi varlığına 10 sene içerisinde (30) milyar doları bulan mali yardımda bulunulacağını açıkladı.
Ey Müslümanlar!
Gördüğünüz gibi Obama'nın konuşması zehirler ve yalanlarla dolu olup az bir dünyalık karşılığında hatta karşılıksız olarak dinlerini satan ajanların, Amerikan kültürüyle haşır-neşir olanların ve aldatılmışların alkış tutması onun konuşmasının tehlikesini azaltmaz...
O halde iş işten geçmeden bu zehirlerden sakınanlardan olunuz ey Müslümanlar!
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Endonezya
H. 10 Zilhicce 1431
M. Salı, 16 Kasım 2010