Hain Oslo Anlaşması imzalanmasından bu yana ahmak Abbas ile Allah’a ve Rasûl’üne ihanet eden kliği, Filistin halkının Allah yolunda cihat ruhunu öldürmek ve “Yahudi işkencelerine” son vermek için Yahudi varlığı ile sistemli ve koordineli bir şekilde çalışıyor ve pis bir şekilde rol paylaşımı yapıyor. Gazaba uğrayanlar, ölüm ve yıkım saçıyorlar. Suçları dur durak bilmiyor. Mücahitleri, kadınları ve çocukları öldürüyorlar, evleri yıkıyorlar, topraklara el koyuyorlar. Yerleşim yerleri, etrafını kemiren kanserli bir hücre haline gelmiştir. Yerleşimci sürüsü, insanlara saldırmak için dağlarda ve yollarda dolaşıyor. Hain otorite ve güvenlik güçleri ise, insanları takip ediyor ve işgalle koordineli çalışıyor, bilgi akıtıyor, ama bu onun en ciddi suçu değil.

Yahudiler ve Batılı ülkeler, Filistin halkını parçalamadıkça, dinlerinden koparmadıkça, kimliklerini ortadan kaldırmadıkça ve ailelerini dağıtmadıkça bu topraklarda kalamayacaklarını biliyorlar. Bu yüzden Amerikalı General Dayton’un müjdelediği yeni nesiller “yeni Filistin” yaratmak için kadınlar, aileler ve çocuklar hedefte. İşgal ordusuyla işbirliği yapan ve “yeni Filistinli” olarak adlandırılan güvenlik güçlerine ilişkin de aynı yöntem izleniyor.

Filistin Yönetimi, Batılı ülkeler tarafından finanse edilen kurumlara, zehirlerini yaymaları ve yozlaşmış programlarını uygulamaları için kapıyı ardına kadar açtı. Ahlakı yozlaştıran ve her alanda toplumu yok eden şeylere sponsor olmak için hummalı bir şekilde çalışıyor. Bu yozlaşmayı destekleyen ve koruyan bir yasa sistemi yaratmak için yoğun bir şekilde faaliyet yürütüyor. “Kanun kararı” adı altında saygınlıklar ihlal edildi. Şimdi de otorite, ailelerimizi, çocuklarımızı ve müfredatımızı hedef alan yasalar da dâhil olmak üzere yasaları, düşmanlarımızın ve Yahudi varlığının hedeflerini geliştirecek şekilde yeniden formüle etmek için çılgınca çalışıyor. Buna, yozlaşmış aktivitelerin reklamını ve sponsorluğunu yapan ahlaksız medya politikası da eşlik ediyor. Buna ek olarak, vergileri artıran, kan emici bir klik lehine tekelleri koruyan, insanları borca boğan ve varlıklarını bankalara ipotek eden bir ekonomi politikası izliyor.

Ey mübarek toprak halkı! Filistin Yönetimi, Yahudi varlığı ve Batılı ülkelerin politikasını uygulama çabasında. Batılı ülkeler, ailelerimizi yok etmeyi, kızlarımızı diri diri gömmeyi, çocuklarımızı öldürmeyi, dinlerinden, izzet ve sükûnet kaynaklarından ve topraklarını kurtarmaktan uzaklaştırmayı amaçlıyorlar. Bütün bunlar, Filistin ve Filistin halkına karşı büyük bir suçtur. Otorite ve arkasındakiler, çocuklarımızı ailelerimizden koparmak için çalışıyorlar, böylece çocuklarımızın hiçbir kimliği ve davası olmayacak, güvenlik güçleri gibi işgale hizmet etmek için çalışacaklardır.

Ey sevgili halkımız! 25 Eylül 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Çocuk Koruma Yasası yönetmeliği, çürük Batılı kavramlara dayalı Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin uygulanmasıdır. Bu yasaya karşı sizi en şiddetli şekilde uyarıyoruz.

Zira kararın önsözünde, Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne atıfta bulunulmuştur. Çocuğun yararının tanımlanmasında Sözleşme referans alındı. Sözleşme, (Çocuğun ilgili uluslararası sözleşmelerde ve kanunlarda tanınan tüm haklardan tam ve etkin bir şekilde yararlanmasını güvence altına almayı) şart koşar. Çocuğun yararı, İslam’a göre değil, uluslararası anlaşmalara ve Batılı kavramlara göre belirleniyor. Sözleşmenin 2. Maddesinin 4. bendinde “Çocukların cinsiyet, renk, din, dil veya siyasi görüşe dayalı her türlü ayrımcılığa karşı korunması” gerektiği belirtiliyor. Bu paragrafın anlamı açıktır. Çocuğun cinsiyeti, erkek ya da kızdır. Toplumsal cinsiyeti ise, erkek ya da kızdır. Bu, sapıklığı yasallaştırır ve korur. Buna, Çocuk Hakları Sözleşme’nin, çocuğun din ve inançlarını seçme özgürlüğünü güvence altına aldığı maddeler de eşlik etmektedir. Bu yasaya göre, bir babanın kızını İslami kıyafet giymeye zorlaması, erkek çocuklarını eşcinsellikten ve İslam’dan irtidat etmekten alıkoyması bir ayrımcılık suçudur. Bu yasanın uygulamaları, esnektir. Çocuklarımızı dinlerine, ümmetlerine ve anne babalarına isyan etmelerini amaçlarlar.

Filistin Yönetimi, kurumları, dernekleri ve medyası, Batılı kavram ve değerlerle sabah akşam çocuklarımıza saldırıyorlar. Bu yasa, Batılı değerleri korumak, anne babaların çocuklarımıza İslami kavramları öğretmelerini yasaklamak için gelmiştir. Buna, sözlü veya bedensel cezanın bir şiddet biçimi olarak suç sayılmasından daha iyi kanıt yoktur. Bu durum babaların, çocuklarını kötülüklerden ve kötü huylardan alıkoyma yeteneklerini kaybetmelerine neden olacaktır. Bu yasanın okullardaki uygulamasını gördük. Öyle ki öğretmen pedagojik niteliğini, öğrencileri disiplinize etme ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini kaybetti. Bazı öğrenciler, öğretmenlerine küstahça karşı gelmişlerdir. Bu yasaya göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu hadisi suçtur:

مُرُوا أَبنَاءَكُمْ بِالصَّلَاةِ لِسَبْعِ سِنِينَ، وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيهَا لِعَشْرِ سِنِينَ، وَفرِّقُوا بينهُمْ فِي الْمَضَاجِعِ “Çocuklarınız yedi yaşına geldiklerinde onlara namazı emredin. On yaşlarına gelince (namaz kılmazlarsa) onları dövün. Ve yataklarda aralarını ayırın.”^[Ahmed]

Tanımlarına ve iddialarına göre, on sekiz yaşından küçük olana çocuk deniyor. Bu, çocuklarımızın karakterlerini öldürüyor. Ümmetin çocuklarından bu yaşta kahramanlık yaratan ve zaferler kazananlar olmuştur. Yasanın belirlediği sınırlamalara göre çocuklarımızı Allah yolunda cihat etmek için yetiştirmek imkânsız hale geliyor.

Ey Allah’ın sevgili halkı! Filistin Yönetiminin davamıza, kadınlarımıza, oğullarımıza ve mücahitlerimize karşı işlediği suçlar çok ciddidir. İşgal ve Batılı ülkelerin politikalarının pratik bir uygulamasıdır ve işgalin son yıllarda yapamadığını yapmaktır. Eğer ailelerimizi ve çocuklarımızı kaybedersek, geride neyimiz kalır?

Otorite ve bazı kadın örgütlerinin, bu yasaları teşvik etmek için bazı anormal davranışları veya bireysel suçları istismar etmeleri, bir tür dezenformasyondur. Çünkü bu suçların sebebi, İslam’ın yokluğudur ve İslam düşmanları tarafından finanse edilen otorite ve kurumlarının desteklediği yaygın yozlaşmadır.

Filistin Yönetimi ve arkasındakilerin yozlaşması ve bozgunculuğuna karşı sergilediğiniz duruşunuz, Allah’ın emrine bir yanıttır, kendinizi ve ailenizi ateşten korumaktır

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun”^{[Tahrim 6]} Mübarek toprağın hududunda ribattır. İmanı, cihadı ve azmi ile şekillenen nesli korumaktır. Neslimizin dinine bağlılığı, Yahudi varlığı karşısında duran sağlam bir güçtür. Yine duruşunuz, genel olarak İslam’la mücadele sınırındaki bir ribattır. Allah’ın izniyle batılın sonu yaklaşmıştır.

وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً “Yine de ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti. Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.”^{[İsra 81]} Batının, araçlarının ve avenelerinin yozlaşmayı pompalaması ve yozlaşmış yasaları dayatması, etkisine, uygarlığına, yaramaz çocuğu Yahudi varlığına karşı hissettiği büyük tehlikeden ve Müslümanların değişim motivasyonundan kaynaklanıyor. Allah’ın izniyle bu değişim, şerefli, güçlü ve gururlu bir Raşidi Hilafet ile taçlanacaktır. Hilafet, dini uygulayacak, Yahudi varlığını kökünden söktüğü gibi Batının fikir ve yasalarını, etkisini ve ajanlarını da kökünden sökecektir.

وَيقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباً “Ne zamanmış o?” diyecekler De ki: “Yakın olsa gerek!”^{[İsra 51]}