بسم الله الرحمن الرحيم
Mallarınızın Yağmalanması ve Sıkıntılı Yaşamınız, Filistin Otoritesinin Günahlarında Daha Ehven Olup En Büyük Günahkar ise Otoritenin Bizzat Kendisidir
Pahalılık, tekelleşme, toplumdaki paraların insanlardan bir gurubun elinde toplanması, insanların borç içerisinde boğulması, insanların bir lokma ekmeğin peşinde koşması, evet işte tüm bunlar laik kapitalist rejimin özelliklerindendir. Dolayısıyla kapitalist rejimin özü, insanları para ve bir lokma ekmek için çatışmaya itmeye ve başkalarına zulmedilmesi veya onların köleleştirilmesi veya fakirleştirilmesi veya öldürülmeleri pahasına olsa bile insanlardan güçlü ve para elde etme gücüne sahip olanların mülk edinme ve egemenlik dürtülerini etkinleştirmeye dayalı olmasıdır.
Genel olarak dünyanın sorunu işte budur. Filistin otoritesine gelince; o, zulüm üzerine zulüm ve sıkıntı üzerine sıkıntılı bir yaşamda insanlık tarihinde eşsiz bir duruma sahiptir. Nitekim sözde kurtuluş hareketi ortaya çıkmış sonra da tamamen kendisini yok etmek için ortaya çıktığını iddia ettiği işgalcinin ajanı olan, halkına boyun eğdiren, mallarını yağmalayan ve onları, gerek işgalin gerekse yerleşim birimlerinin ve yerleşimcilerin bedelini ödemeye zorlayan bir varlığa dönüşmüştür.
En son pahalılık dalgasından sorumlu olan otorite olduğu gibi Filistin halkının bu pahalılıktan şiddetli bir şekilde etkilenmesinden büyük oranda sorumlu olan da o olmasının yanı sıra pahalılık dalgasından sorumlu olan da odur. Çünkü otorite, büyük bir hıyanet olan Oslo ile büyük bir ekonomik kölelik olan Paris Anlaşması'nın geçmesinden bu yana Filistin halkını Yahudilerin ekonomisinin rehineleri yaptığı gibi vergiler ve fiyatlar bakımından Yahudiler üzerinde meydana gelenleri onlar üzerinde meydana geliyor gibi yapmaktadır. Zaten Yahudi yerleşimcilerden kişi başına düşen gelirlerin Filistin halkından kişi başına düşen gelirlerden kat be kat fazla olduğu da bilinmektedir. Dolayısıyla otorite, vergiler dayatmakta ve özellikle maliyetinin üç katına satılan petrol gibi yaşamsal mallar olmak üzere birçok mallarda hayalî karlar gerçekleştirmektedir.
Otoritenin, Filistin halkının bu pahalılıktan etkilenmesinden sorumlu olmasına gelince; çünkü o, onlara dayatmada bulunmuş, her türlü harçları, gümrükleri, vergileri ve lisansları iki katına çıkarmış, insanların muamelatlarının büyük bir kısmını vergi ve ibranamelerle irtibatlı bir hale getirmiş ve bunları da mallarını yağmalaması için sözde (Gümrük Denetçisi) olan haydut bir cihaza emanet etmiştir. Dahası otorite, insanları şantaj yaparak hareket ettirmekte ve gerek hizmet maliyetlerini gerekse ön ödemeli sayaçlar kullanarak su ve elektrik gibi yaşamsal gereçleri karşılamak yoluyla da onları kendi yanındaki esirler haline getirmektedir. Dolayısıyla kendisinin daha iyi ve daha verimli olduğu şeklinde insanları aldatmakta ve ardından da bu yolla istedikleri paraları tahsil etmek için onlara şantaj yapmaktadırlar. İşte tüm bu vergiler de fakirliğe, dar bir yaşama, ticarî ve endüstriyel hareketin azalmasına ve bazı kuruşların beşiğinde ölmesine neden olmaktadır.
Otoritenin aldığı bu vergiler ile paraların büyük bir kısmı Arap ve yabancı ülkelere giderken büyük bir kısmı da her şeyi yiyip yutan kara deliklere gitmekte ve otoritenin bütçesinin büyük bir kısmını da -emniyet birimleri- boşaltmaktadır. Bakanların, yöneticilerin, yetkililerin, gezilerin ve misyonların harcamalarında yapılan savurganlık ile yandaşlar ile akrabaların göreve alınmaları ve nitelikli ve öncelikli olsalar bile diğerlerinin mahrum edilmeleri de bunun cabasıdır.
Hastalığın kaynağı, dahası hastalığın kendisi bizzat otoritedir. Zira otorite, bu pahalılık sorununa yönelik çözümler aramadığı gibi sizleri sakinleştirmek için bununla ilgili yapmış olduğu tüm açıklamalarında da ciddî değildir. Dahası o, sizleri saptırmakta, kendisine ikiyüzlü davranmakta ve sorumluluğu kendisinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Nitekim Feyyaz, gazetecilerle yapmış olduğu bir röportajda şöyle demiştir: "Hükümetin, fiyatları düşürmeye ve onu sabitlemeye dönük mevcut müdahale seçenekleri, oldukça sınırlıdır." Buda otoritenin hiçbir şey yapmayacağı, bilakis birtakım şekli icraatlar ve vaatler yoluyla sizleri uyuşturmaya çalışacağı anlamına gelmektedir.
Çözümler bulmanın sorumlusu sadece Feyyaz değil aynı zamanda otoriterdir de. Feyyaz'ın, çok muhlis bir Amerikan ajanı olduğu ve dinleri, toprakları ve malları hususunda Filistin halkına düşman bir rol oynadığı doğrudur. Ancak o, tek olmayıp bilakis otoritenin liderleri de onun ortağıdırlar. Nitekim Mahmud Abbas, 08.09.2012'de Ramallah'ta yapmış olduğu basın toplantısında onu savunarak şöyle demiştir: "Feyyaz, otoritenin ayrılmaz bir parçası olup sorumluluk yükleyenlerin ilki benim." Ve şöyle demiştir: "Ne benim ne hükümetin nede benim emrimle yaptıklarının arasında bir fark vardır..." Dolayısıyla belanın başı bizzat otorite olduğu gibi sadece Feyyaz değil otoritenin tamamıdır.
Sizleri bu durumlara ve bu ekonomik krizlere düşüren otoritedir. Dolayısıyla otoriteye düşen sorunu ortaya çıkardığı gibi çözüm de bulmasıdır. Bunun dışındaki herhangi bir araştırma, sizleri gerçeklerden saptırmak demektir.
Göğüsleri ferahlatan en güzel şey, sizlerin fakirleşmesi için çalışanların ve gerek yaşamanız gerekse mallarınız hususunda sizlere iki acıyı birden tattıranların karşısında seslerinizi yükseltmenizdir. Allah katında daha azim ve daha büyük olmasının yanı sıra sevabı daha çok olan ve Allahuteala'ya daha çok yaklaştıran şey ise otorite karşısındaki seslerinizi yüksek bir şekilde yükseltmenizdir. İşte bu, mal ve ticaretten daha büyük bir şeydir. Zira otorite, Filistin davasını heba etmekte, onu tasfiye etme yönünde seyretmekte, evlatlarınızın eğitim müfredatını İslam'dan laikliğe dönüştürülmekte, otorite kadınları ve gençleri ifsat etmek için tüm gücünü harcamakta, rezillik, ihtilat, zina kültürü, güzellik yarışmaları ile onur kırıcı kadın maçları yaygınlaşmakta, küfür, çözülme, ajanların ve casusların Filistin halkı üzerine askere alınma kültürünün yaygınlaşması için ülkenin kapıları yabancı ve çarpık yerel kurumların önüne açılmakta, saçma Ahval eş-Şahsiyye kanunları yoluyla aile ve kadın-erkek arasındaki ilişkiler noktasında İslam hükümlerinden geriye kalanların yıkılması için çalışılmakta ve bunun dışında daha niceleri yapılmaktadır.
Evet, seslerinizi yüksek bir şekilde yükseltiniz ve İslam'ı da amellerinizin ve meselelerinizin ölçüsü kılınız ki Allah amellerinizi kabul etsin ve sizleri başarıya ulaştırsın.
وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَجًا وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لا يَحْتَسِبُ "Her kim Allah'a ittikâ ederse ona bir çıkış verir ve onu, hiç hesap etmediği bir yerden rızıklandırır." [et-Talâk 2-3]
Yine Oslo Anlaşması ve kardeşleri ile güvenlik koordinasyonuna karşı da seslerinizi yükseltininiz. Ayrıca otoritenin sizleri temsil etmediği şeklindeki seslerinizi de yükseltiniz ve Filistin davası hakkında ellerini kaldıranların kulaklarını çınlatınız. Zira otorite, artık helak kaynaklarını bildirmektedir.
Ey Müslümanlar! Ey Filistin Halkı!
Bütün meselelerinize son verecek sahih çözüm, İslam'ın Hilafet Devleti altında tatbik edilmesidir. Zira Filistin'i kurtaracak, Yahudi varlığının kökünü kazıyacak olan Hilafet olduğu gibi servetleri insanlara adil bir şekilde dağıtacak, fakirleri ve miskinleri doyuracak, Müslümanların servetlerini Müslümanlara akıtacak olan da Hilafet olup yeryüzü onunla kutlu olacaktır. "... Dolayısıyla gökyüzü, indirdikleri dışında bir damla dahi tutmayacağı gibi yeryüzü de çıkardıkları dışında hiçbir servet ve bitki tutmayacaktır."
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
H. 23 Şevvâl 1433
M. Pazartesi, 10 Eylül 2012