Pazar, 17 Rebiu’s Sânî 1446 | 2024/10/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ey Müslüman Askerler! İçinizde, Şehitlere Yardım Etmek ve Yahudi Varlığını Ortadan Kaldırmak İçin Size Önderlik Edecek Yeni Bir Selahaddin Yok mu?

İşte, Mübarek Toprak Filistin’i işgal eden Yahudiler, insanları öldürüyor, ağaçları yakıyor, taşları yıkıyorlar. Siz ise öylece hiç kıpırdamadan sessizce izliyorsunuz!

İşte, Mübarek Toprak Filistin’i işgal eden Yahudiler, yaşlıları, kadınları ve çocukları öldürüyorlar... Siz ise öylece hiç kıpırdamadan sessizce izliyorsunuz!

İşte, Mübarek Toprak Filistin’i işgal eden Yahudiler, camileri, okulları, hastaneleri yıkıyorlar, hastaları öldürüyorlar. Siz ise hiç kımıldamadan öylece duruyorsunuz!

İşte, Mübarek Toprak Filistin’i işgal eden Yahudiler, Gazze ve Şam topraklarının her yerinde insanları şehit üstüne şehit ediyorlar. Siz ise öylece hiç kıpırdamadan sessizce izliyorsunuz!

İşte, Mübarek Toprak Filistin’i işgal eden Yahudiler, kahraman takva sahibi temiz bir insan olan Hamas lideri Yahya Sinvar’ı şehit ettiler. Sinvar, tepeden tırnağa silahlı Yahudilerden sayıca ve teçhizatça çok çok az olmasına rağmen Aksa Tufanı’nda sergilediği kahramanlığıyla bir yıldır süren savaşta Yahudi varlığını bitap ve bitkin düşürdükten sonra iki güzellikten birine erişti... Bütün bunlar, yardımınız ve desteğiniz olmadan gerçekleşti! Sizler, Kenane diyarından Ürdün’e, Suriye’ye, Irak’a, Türkiye’ye ve İran’a kadar Filistin’in çevresinde bir coğrafyada bulunuyorsunuz ama sanki bu iş sizi hiç alakadar etmiyormuş gibi, sanki başka bir gezegende yaşıyormuş gibi davranıyorsunuz... Hiçbir tepki vermeden öylece seyrediyorsunuz.

Ey Müslüman ülkelerin askerleri! Sizler, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetin askerleri değil misiniz? Yahudilerin her gün, hatta gece ve gündüzün her saatinde kardeşlerinize karşı işlediği vahşet karşısında kanlarınız kaynamıyor mu?

Yapacağınız cihat ile müjde sahiplerinden olmak için can atmıyor musunuz?

يُبَشِّرُهُمْ رَبُّهُمْ بِرَحْمَةٍ مِنْهُ وَرِضْوَانٍ وَجَنَّاتٍ لَهُمْ فِيهَا نَعِيمٌ مُقِيمٌ “Rableri onlara, kendi katından bir rahmet, bir hoşnutluk ve kendilerine içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdelemektedir.” [Tevbe 21]

Kardeşlerinizi yurtlarından çıkaranlarla savaşmayı emreden Allah’ın ayetlerinden hiç mi ürpermiyorsunuz?

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ  “Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın.” [Bakara 191]

Allah’ın mücahit askerlere iki güzellikten birini vaat ettiğini de mi hatırlamıyor musunuz?

قُلْ هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَا إِلَّا إِحْدَى الْحُسْنَيَيْنِ وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ أَنْ يُصِيبَكُمُ اللهُ بِعَذَابٍ مِنْ عِنْدِهِ أَوْ بِأَيْدِينَا فَتَرَبَّصُوا إِنَّا مَعَكُمْ مُتَرَبِّصُون “De ki: “Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.” [Tevbe 52]

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in, yeryüzünde fesat çıkarıp bozgunculuk yaptıklarında Benî Kureyza, Benî Nadir, Benî Kaynuka ve Hayber Yahudilerine karşı nasıl bir tavır sergilediğini hatırlamıyor musunuz?

İslam ve Müslümanları üstün kılan ve Allah yolunda hakkıyla cihat eden Raşidi Halifeleri hatırlamıyor musunuz? Allah onlardan, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.

İçinizde, Buhara ve Semerkant’ı fetheden Kuteybe gibi biri yok mu? İçinizde, Hindistan ve Sind’i fetheden Muhammed b. Kasım gibi biri yok mu? İçinizde, Endülüs’ü fetheden Tarık b. Ziyad gibi biri yok mu? Öyle ki Endülüs’ün anahtarı olarak bilinen Cebelitarık Boğazı, hala onun adıyla anılmaktadır. İçinizde, Amuriye’yi fetheden Mutasım gibi biri yok mu?

İçinizde, Haçlıları yenen ve Kudüs’ü kurtaran Selahaddin Eyyubi gibi biri yok mu? İçinizde Filistin’deki Ayn Calut’ta Moğolları yenen Kutuz ve Baybars gibi birileri yok mu?

İçinizde, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadisini doğrulamak için Kostantiniye’yi fetheden Fatih Sultan Mehmet gibi biri yok mu? Ahmed, Abdullah b. Bişr el-Has’ami’den, babasından Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:

لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ “Kostantiniye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; o ordu ne güzel ordudur.”

İçinizde, Filistin’i Yahudilerden koruyan, temsilcilerini eli boş, hüsrana uğramış bir şekilde geri gönderen ve şu sözleriyle onlara hikmetli bir ders veren Abdülhamid gibi biri yok mu? “Ben bir karış dahi olsa size İslam toprağı satmam. Zira bu topraklar bana değil, İslam ümmetine aittir. Müslümanlar bu toprakları kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır... Yahudiler milyonlarını kendilerine saklasınlar. Bir gün Hilafet Devleti parçalanırsa, o zaman onlar Filistin’i karşılıksız da elde edebilirler. Ben daha sağ iken bedenimizin üzerinde otopsi yapılmasına asla müsaade edemem...”

Ey Müslüman orduların askerleri! İçinizden birileri çıkar ve size, yöneticiler, Filistin ve çevresindeki Müslümanlara yardım etmemize izin vermiyor, onların izni olmadan cihat edemeyiz derse, onun bu sözleri geçersizdir. Çünkü cihadın yasaklanması konusunda yöneticilere itaat edilmesi doğru değildir ve caiz olmaz. Onlar ne bu dünyada ne de ahirette size hiçbir fayda sağlamayacaklardır. Bu dünyada onlar, sömürgeci kâfirlerin ajanları ve Yahudilerin bekçileridir. Bu yüzden onlara itaat etmeniz, zillete duçar kalmanız ve düşmanınızla savaşmamanız anlamına gelir. Kaldı ki onlar, savaşta zafer elde edecek kimselerden değillerdir.

وَإِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ “Eğer sizinle savaşmaya kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez.” [Ali İmran 111] Ahirette ise daha karanlık bir akıbet ve daha şiddetli bir azap söz konusudur.

وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا  “Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.” [Ahzab 67]

إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُوا مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا وَرَأَوُا الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الْأَسْبَابُ * وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّءُوا مِنَّا كَذَلِكَ يُرِيهِمُ اللهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ “İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. Uyanlar: “Keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsa da, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak” derler. Böylece Allah onlara, hasretini çekecekleri işlerini gösterir. Onlar cehennemden çıkmayacaklardır.” [Bakara 166-167]

Ey Müslüman orduların askerleri! Yahudilerin varlığının yok edilmesi Allah’ın bir vaadidir. Ne zaman büyüklenip bozgunculuk çıkarmışlarsa, üzerlerine zillet damgası vurulmuş ve varlıkları yok olup gitmiştir.

فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيراً  “İki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” [İsra 7] Fesada ve bozgunculuğa her geri döndüklerinde, üzerlerine zillet damgası vurulmuş ve varlıkları yok olup gitmiştir.

وإنْ عُدْتُمْ عُدْنَا وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيراً  “Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yapmışızdır.” [İsra 8] Buna rağmen hala fesat ve bozgunculuklarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla Allah’ın vaadi gereği varlıkları yıkılmaya mahkumdur...

Aynı şekilde, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadisi gereği de öldürüleceklerdir. لَتُقَاتِلُنَّ الْيَهُودَ فَلَتَقْتُلُنَّهُمْ “Yahudilerle savaşacaksınız ve onları alabildiğine öldüreceksiniz.” [Müslim]

Varlıkları Allah’ın izniyle mutlaka yok olacaktır. Ey Müslüman askerler! Bu işin sizin elinizde olmasına özen gösterin. Yoksa Allah, sizin yerinize başka bir topluluk getirir de artık onlar sizin gibi olmazlar.

وإِن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُم “Eğer O’ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.” [Muhammed 38]

Son olarak Allah, şehitlere rahmet etsin, mekanları cennet olsun, yaralılara şifa ve afiyet versin, bu ümmeti Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin geri dönüşüyle onurlandırsın da böylece ona zafer ve üstünlük bahşetsin.

وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ “Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.” [Münafikun 8]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir


H. 15 Rabi’-ul Âhir 1446
M.  Cuma, 18 Ekim 2024

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER