Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Müslüman Çocukları Kaçırmak, Suçtur, Zorla Entegrasyon Politikasının Bir Parçasıdır

Geçtiğimiz günlerde çocukları Sosyal Hizmetler Kurumu tarafından zorla elinden alınan Suriyeli bir ailenin videosu viral oldu. Video, İslam dünyasında ve sosyal medya platformlarında geniş yankı buldu. Hatta El Cezire kanalında, İsveç’teki çocukların zorla alınmasıyla ilgili bir haber yayınlandı. Olanları kınamak amacıyla başkentte yüzlerce kişi, çocukların ailelerinden alınmasına karşı parlamento önünde protesto gösterisi düzenledi. Sosyal Hizmetler Kurumu uzun zamandır çocukları ailelerinin elinden alsa da, ancak son birkaç yılda sayılarında bir artış olmuştur. Ezici çoğunluğu, özellikle 2015’teki büyük mülteci akışıyla birlikte göçmen çocukları oluşturuyor. İsveç Sosyal Hizmetler Kurumu’nun göçmen çocuklara muamelesi, yeni olmamasına rağmen dünyada haber oldu.

Bu önlemlerin amacının çocukları korumak olduğu ileri sürülse de gerçek tam tersidir. Bu politika, çocuklarda fiziksel ve psikolojik istismara yol açtı. Eğitimlerini olumsuz etkiledi. Bu hiç şaşırtıcı değil. Çocukların, en güvenli ortam olarak görülen ebeveynlerinden ve ailelerinden alınması nedeniyle yapılan muamele insanlık dışıdır. Sosyal Hizmetler Kurumu’nun, ailesel sorunları çözmek için ebeveynlere yol göstermesi ve gerekli bilgileri vermesi daha doğru olurdu. Ailede meydana gelen en ufak bir sorundan dolayı aile düşmanı haline gelmezdi.

Art arda yayınlanan raporlar, cinayet, tecavüz ve şiddet gibi çocuklara karşı işlenen iğrençlikleri ve kötü muameleyi ifşa etti. Bu, Sosyal Hizmetler Kurumu’nun alelacele aldığı kararlarının doğal bir sonucu. Bu feci sonuçlara rağmen bu kurum, neticelerini dikkate almaksızın politikalarına aynen devam ediyor. Daha da kötüsü, Sosyal Hizmetler Bakanı Lena Hallgren, kurumun çalışmalarına yönelik eleştirileri hafife alarak, gerçeklerin tahrif edilmesi olarak nitelendirdi. LVU yasası (Ergen Bakım Yasası), teorikte çocukların himayesi ve bakımını amaçlamış olabilir, ama gerçekte devletin çocuklara Batılı değerleri aşılamasının bir aracı. İsveçli politikacılar ve yetkililer dürüst olsaydı, hiçbir şey olmamış gibi sessiz kalmak ve görmezden gelmek yerine çocukların maruz kaldığı korkunç hadiseleri araştırırlardı. Bu, memnuniyetlerini, keyfi önlemler ve feci sonuçları kabul ettiklerini gösterir.

Kötü niyetli medya kampanyaları ve politikacıların İslam ve Müslümanlar karşıtı açıklamaları, bu iğrençlikler için ortam ve zemin yarattı. İsveç’te Müslüman çocukların yaşadıkları, baskı yapmak ve İslami kimliklerinden soyutlamak için Müslümanların genel olarak Batıda maruz kaldıkları karalama ve nefret kampanyalarıyla uyumlu.

Ey Müslümanlar! İsveç’te Müslümanlar endeksli sert politikaların birincil hedefinin çocuklar olduğu ve hâlâ da öyle devam ettiği bir sır değil. Bu, İsveç’te izlenen İslam karşıtı sert politikada açıkça belli oluyor. Örneğin her yıl bazı belediyelerin, okulların ve müdürlerin Ramazan ayında Müslüman öğrencilerin oruç tutmasını yasaklamaya çalıştıklarını, bazı belediye ve partilerin de Müslüman kızların başörtüsü takmasını yasaklama girişimlerinde bulunduklarını duyuyoruz. İslami okulların kapatılmasına yönelik şiddetli saldırılar da aynı bağlamda değerlendirilebilir. İsveç hükümeti, Müslüman çocukların değerlerine göre yetişmesini engellemek için İslami okulları yasaklamaya çalıştı ve hala da çalışıyor. Eski Adalet ve İçişleri Bakanları Michael Denberg ve Morgan Johansson’ın belirttiği gibi, birçok İslam okulu, öğrencileri aşırıcılıktan kurtarmak bahanesiyle kapatıldı. Müslümanların kimliğini silmeyi amaçlayan asimilasyon politikasının bir parçası olarak çocuk kaçırma politikası da aynı bağlamda anlaşılabilir.

Geçmişte, İsveç de dâhil olmak üzere Batı hükümetleri, terörizm ve aşırıcılık olarak nitelendirildiği için siyasal İslam ile mücadele girişimlerinde bulundu. Artık mesele, namus cinayetleri gibi terimlerle İslami eğitimi kriminalize evirilmiş, iffet, hayâ ve örtünme bile kınanması gereken suçlar haline gelmiştir! Böylece Müslüman ailelerin, çocuklarını örtünmeye, iffet ve güzel ahlaka teşviki, çocukları ailelerinden almak için Sosyal Hizmetler Kurumu’nun müdahalesini gerektiren “namus suçları” haline gelmiştir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ قُواْ أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.[Tahrim 6]

Ey imamlar ve dernek temsilcileri! İslam’a bağlılık, gurur duymak ve sebat etmek konusunda Müslümanlara örneklik ve modellik teşkil ettiğiniz için Allah ve ümmetiniz karşısında sorumlusunuz. İslam ve Müslümanlar karşıtı politikaları ifşa etmek sizin sorumluluğunuzdadır... Haklarınızı almak, mazlum kardeşlerinize yardım etmek, laik politikayla yüzleşmek ve politikacıları bu insanlık dışı yasaları iptal etmeye zorlamak için anlaşmazlıklarınızı bir kenara bırakın ve Müslümanları birleştirin. Politikacılara, çocukların ailelerinin elinden alınmasına son verilmesi ve hatalar varsa düzeltilmesi gerektiği çağrısında bulunun...

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ “Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” [Muhammed 7]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
İsveç


H. 7 Raceb 1443
M.  Salı, 08 Şubat 2022

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER