Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Fatih Sultan Mehmet’ten -Kostantiniye’nin Fatihi- Ne Gibi Dersler Almalıyız?

Milletlerin tarihinde gurur kaynağı olan bazı parlak günler vardır. Peki ya o günler, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelerine işaret ediyorsa? O günler şüphesiz gökyüzünde yıldızlar gibidir; daha doğrusu dünyayı aydınlatan ve ümmetimizi gökyüzüne yükselten güneşlerdir. Kostantiniye’nin fethinin yıldönümü günleri bu harika günlerden biridir!

سئل رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم أي المدينتين تفتح أولا فقال: «مَدِينَةُ هِرَقْلَ تُفْتَحُ أَوَّلًا يَعْنِي قُسْطَنْطِينِيَّةَ “Biz, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in etrafında hadislerini yazıyorduk. Bir ara Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e: Hangi şehir önce fethedilir? Kostantiniye mi, Roma mı? diye soruldu. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ‘Hırakl’in şehri önce fethedilir’ buyurarak cevap verdi.” [Ahmed]

Yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ “Kostantiniye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan; o ordu ne güzel ordudur.” [Ahmed]

Bunlar, doğrulanmış, nesilden nesile aktarılmış, ümmetin tarihi boyunca yankılanmış, ümmetin bazı büyük liderleri, komutanları ve âlimlerine umut, hırs ve samimiyet aşılamış sözlerdir. Hadisteki ne güzel emir ve ne güzel ordu övgüsüne nail olmak, her samimi Müslümanın arzusu haline gelmiştir.

II. Murad’ın oğlu 21 yaşındaki Sultan Mehmet, 20 Cumade’l Ûlâ 857’de Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Kostantiniye’nin fethi müjdesini gerçekleştirerek Fatih unvanını elde etti. Kostantiniye’nin adını ‘İslambol’ (İslam şehri) olarak değiştirdi, Hıristiyanlara eman verdi, kenti yeniden yapılandırma kampanyası başlattı. Kenti Bizanslılardan çok daha ilerilere taşıdı. Şehrin sanitasyon sisteminin iyileştirilmesi talimatını verdi. Vatandaşları için temiz su kaynakları sağladı, açlar için hanlar yaptı, cami ve üniversite inşa edilmesini emretti. Bugün bunlar hâlâ mevcut. Zimmi sözleşmesi ile Gayrimüslimlere koruma sağladı, hatta İstanbul’u yönetiminin başkenti yaptı.

Kostantiniye’nin fethi o kadar kolay gerçekleşmedi. Fatih Sultan Mehmet, kentin kuşatılmasını planlarken ağır kış koşullarını hesaba katmak, zamanın “en son teknolojik” harikasını inşa etmek ve rekor sürede lojistik başarı sergilemek zorunda kaldı.

Dolayısıyla Cumade’l Ûlâ ayında bu olağanüstü zaferin yıldönümünde bugün ümmetin çıkarması gereken iki önemli ders var:

Birincisi, Kostantiniye’nin fethini haber veren Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in mübarek sözleri ile fethi arasında 800 yılı aşkın bir süre geçmiş olması. 800 yıl boyunca, gerçekleşen tüm olayları bi hayal edin. Bu süre içinde Müslümanlar Raşidi Halifeleri kaybetti, Emevi Hilafeti yok oldu, Abbasi Hilafeti zayıfladı. Haçlılarla savaştılar, Kudüs’ü kaybettiler, sonra geri aldılar. Ardından Moğolların barbarlığına maruz kaldılar. Sekiz asırlık mücadeleyle birlikte Kostantiniye’nin fethedilememesine rağmen yine de ümmet, Bizans İmparatorluğu’nun başkentinin fethedileceğine dair Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sözlerine olan inancını ya da fethetme umudunu hiçbir zaman yitirmemişti.

Müslümanlar için Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sözleri, gerçekleşmesi imkânsız hayaller ya da akademik teolojiden ibaret söylemler değildi. Aksine Müslümanlar, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in vaadini, uğrunda çalışmaları gereken somut bir hedef olarak görmüşlerdi. Fatih’in babası Murad, hayatının büyük bir bölümünü Kostantiniye’nin fethini gerçekleştirmek uğrunda geçirdi ve bu tutkuyu oğluna da aşıladı. Sultan Murad, oğlu için en iyi dini eğitimi verdi ve Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin, şehri fethetme girişiminde bulunması için sürekli Fatih’e telkinlerde bulundu.

Öyleyse günümüzdeki Müslüman nesil, Raşidi Hilafetten sonra ısırıcı meliklik, ardından zorba diktatörlüğün olacağını haber veren Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in vaadine güvenmeli, umudunu yitirmemelidir. Nitekim İmam Ahmed’in rivayet ettiğine göre

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”

İkincisi, Müslümanların Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelerine olan ilişkileri pasiflik unsurlarından biri değildir. Aksine Allah Rasûlü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi bizi harekete geçirmesi gerekiyor. Bu müjdeye hazırlanırken Fatih Sultan Mehmet, kış boyunca Kostantiniye’nin kuşatmasına devam edebilmesi için askerlerini ağır kış koşullarından korumak için bir kale inşa etmek zorunda kalacağını biliyordu. Şehrin dayanıklı surlarına karşı kullanmak üzere mancınık inşa etmesi için en iyi mancınık mühendisini seferber etti. Ve inanılmaz lojistik becerisi ile 70 gemiyi yağlı ahşaplar üzerinden kaydırarak Galata Tepesi’nden ağır zincirlerle kuşatılmış olan Haliç’e indirdi. Aniden karşısında gemileri gören Bizans ordusu demoralize oldu.

Fatih Sultan Mehmet’in, sebeplere tutunmaksızın Kostantiniye’nin fethinin Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan olacağına bel bağlamadığı, aksine bu büyük övgüye layık olmak için ordu komutanı olmaya hevesli olduğu açıktı. Şimdi tarih boyunca hatırlanıyor! Peki, neden biz Hilafetin yıkılışından 100 yıla yakın bir süre sonra gelecekteki bir ihtişamın parıltıları olmayalım? Yoksa Mehdi’nin gelişi ve Kıyamet Günleri ile ilgili hadislere tutunup yerimizde çakılıp mı kalacağız? Bu vaatlerin gerçekleşmesini beklemek yerine Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaat ettiği Nübüvvet metodu üzere İslami yönetimin geri dönüş zaferinin bir parçası olmayı arzulamalıyız.

Bu ümmetin tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir zamanda yaşıyoruz. İslam ümmeti daha önce hiç bu kadar uzun süre Hilafet Devletsiz kalmadı. Yokluğunda hiç bitmeyen trajedilere maruz kaldık, bu sınav bizim en büyük fırsatımızdır.

Günümüzde yaşayan Müslümanlar olarak biz, daha önce sadece peygamberler ve yakın takipçilerinin giriştiği büyük bir mücadeleye katılmak için eşsiz bir fırsata sahibiz. Bugün Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Risalet’ini yeniden ikame etme ve dinini hak ettiği yere getirme şansına sahibiz. Bu çalışmanın mükâfatı, herhangi bir şehri kurtarmanın mükâfatını aşıyor; bu, tüm Müslüman toprakları özgürleştirme, ümmete haysiyetini iade etme ve koruma çalışmasıdır!

Bu göreve hazırlanırken Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Mekke’deki güçsüz ve ezik bir avuç mümini nasıl insanlık uygarlığının en büyük liderlerine dönüştürebildiğini gözlemlemek için hayatını incelemek zorundayız. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, küçük bir grup sahabesiyle birlikte çalıştı, onlara Allah Subhânehu ve Teâlâ inancını aşıladı ve onları müthiş bir İslami şahsiyete dönüştürdü. Bu grup liderliğinde halka mesajını iletti. Evs ve Hazreç kabilelerinden bazı iyi dinleyicilerle karşılaşana dek hem Mekke’de hem de diğer Arap kabilelerin ileri gelenlerine davasını taşıdı. İnananlar olarak değişim için biz de bu modeli takip etmeliyiz. Bu, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın mükâfatını elde etmek için muazzam bir fırsat sunduğu gibi aynı zamanda farzdır da. Nitekim Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مَيْتَةً جَاهِلِيَّةً “Kim boynunda biat halkası olmadan ölürse cahiliye ölümü ile ölür.” [Müslim]

Buradaki “Cahiliye ölümü”, meşru bir Halife olmadan ölmenin haram olduğunu gösterir. İmam Nevevî, Kurtubi, Cüveyni, Taftazani, Dehlevi de dâhil olmak üzere tüm klasik âlimler Hilafetin varlığını farz görürler.

Umutsuzluğa kapılmamalıyız ya da rehavete düşmemeliyiz ve görevimizi eda etmekten geri durmamalıyız. Dahası Allah’ın mağfiretine erişmek için yarışmalıyız. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

سَابِقُوا إِلَىٰ مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ أُعِدَّتْ لِلَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ۚ ذَٰلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ “Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Rasûl’üne inananlar için hazırlanan cennete yarışırcasına koşun. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir.” [Hadid 21]

Allahım, bize Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması müjdesini gerçekleştirenler arasında olma onurunu ver. Âmin.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kanada


H. 22 Cumâde’l Ûlâ 1441
M.  Cuma, 17 Ocak 2020

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER