بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Müslüman Lübnan Halkı, Özellikle Şeyhler, İlim Adamları, Cami İmamları ve Vaizler! İnsan Kardeşliği Belgesini, Sonuçlarını ve Üzerine İnşa Edilenleri Çöpe Atın
Müftü Şeyh Abdul Latif Dryan’ın direktifi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü, İnsan Kardeşliği Belgesi’ne dayanarak Korona pandemisi ve belasının kaldırılması için 14 Mayıs 2020 Perşembe günü ikindi namazına müteakiben tüm Lübnan camilerinde cami imam ve vaizlerini Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya dua etmeye çağırdı. Şubat 2019’da El Ezher Şeyhi Ahmed El Tayeb ile Vatikan Papası Francis, Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de İnsan Kardeşliği Belgesi imzalamışlardı. (13.05.2020 Ulusal Bilgi Ajansı)
Ey Müslüman Lübnan halkı, özellikle şeyhler, ilim adamları, cami imamları ve vaizler! Bu belge ve içeriği bazlı böyle bir istek, birçok açıdan risklidir:
Birincisi: Belge, ister aslı itibariyle ilahi olup sonra tahrif edilmiş olsun isterse putperest olsun diğer dinler ile Allah’ın hak dini ve ilahi Risaletlerin sonuncusu İslam’ı eşit görüyor! Varsayıma göre İslam ile diğer dinler -özellikle El-Ezher şeyhinin İnsan Kardeşliği Belgesi’ni imzaladığı Katoliklik- arasında dünyadaki sorunları çözme ve bu hayatta gayeye erişme bakışında ortaklık söz konusu. Genel özgürlükler ve vatandaşlık kavramları, Batı uygarlığı ve kültürünün özüdür. Belgede “terörle mücadele” ifadeleri de tekrarlandı. Terör tanımına sınırlama getirilmedi. İma yoluyla ya da açıkça İslam ve Müslümanlara terör yaftası vuruldu!
İkincisi: Müftünün çağrısının temelini oluşturan bu belge, ayrım yapmadan tüm dinlerin mensuplarını mümin olarak adlandırıyor. Dinler arasındaki ortak noktanın, Allah’ın varlığına iman olduğunu belirtiyor! Oysa İslam, tartışılmaz bir gerçeği ortaya koyuyor. İslam’a göre iman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Rasûllerine, ahiret gününe ve kadere iman etmektir... Buna göre Allah, Meryem oğlu Mesih ve üçün üçüncüsüdür diyenler ve Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in peygamberliğini ve Kuranı inkâr edenler İslam nazarında mümin değildir.
Üçüncüsü: Farklı din ve fikir sahipleri arasındaki ilişkide aslolan, birbirlerine güzellemeler yapmak, insanlara birçok konuda hemfikiriz demek için aralarındaki ortak noktaları araştırmak ve bu sınırda durmak değil. Oysa gerçek şu ki, dinler temelde ve temel konularda farklıdır. Bu ilişkide aslolan, herkesin kendi inanç ve fikirlerini sergilemesi, hak ve hakikati kanıtlamak için akli deliller ve kanıtlar ortaya koymasıdır... Buna göre Müslümanlar ile diğer insanlar arasındaki ilişkide aslolan, insanlara olan düşkünlüğü ve samimiyeti nedeniyle hiçbir zorlama olmadan İslam’a davet etmesidir. İslam, Allah’ın Risalet’idir ve önceki Risâletlerin sonuncusudur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعاً الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ فَآمِنُوا بِاللهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الْأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ “De ki: “Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümranı, O’ndan başka tanrı bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın, hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Allah’a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allah’a ve sözlerine inanmıştır- inanın; ona uyun ki doğru yolu bulasınız.”[Araf 158] Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْإِسْلَامِ دِيناً فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الْآَخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ “Kim, İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” [Ali İmran 85] Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğu da bu anlama gelir:
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا إِلَى كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَلَّا نَعْبُدَ إِلَّا اللهَ وَلَا نُشْرِكَ بِهِ شَيْئاً وَلَا يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضاً أَرْبَاباً مِنْ دُونِ اللهِ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِأَنَّا مُسْلِمُونَ “De ki: “Ey Kitap ehli! Ancak Allah’a kulluk etmek, O’na bir şeyi eş koşmamak, Allah’ı bırakıp birbirimizi Rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda müşterek bir söze gelin”. Eğer yüz çevirirlerse: “Bizim Müslüman olduğumuza şahit olun” deyin.”[Ali İmran 64]
Dördüncüsü: İslam inancı, dinler arasında ve diğer herhangi bir dinle eşitlemeyi Müslümanlara haram kılar. Çünkü Müslümanların inancına göre hak din, sadece İslam’dır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللهِ الْإِسْلَامُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ إِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْياً بَيْنَهُمْ وَمَنْ يَكْفُرْ بِآَيَاتِ اللهِ فَإِنَّ اللهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ * فَإِنْ حَاجُّوكَ فَقُلْ أَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلهِ وَمَنِ اتَّبَعَنِ وَقُلْ لِلَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْأُمِّيِّينَ أَأَسْلَمْتُمْ فَإِنْ أَسْلَمُوا فَقَدِ اهْتَدَوْا وَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ وَاللهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ “Allah katında din, şüphesiz İslam’dır. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini kim inkâr ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür. Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, “Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a verdim” de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: “Siz de İslam oldunuz mu?” de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.”[Ali İmran 19-20] İslam ile diğer herhangi bir din arasını eşitlemek, tehlikeli bir bidattir. İslam tarihinde ne bir Müslüman ne bir yönetici ne de bir hukukçu buna cesaret edememiştir. Dünyada hiçbir insanın, İslam’ı diğer dinlerden ayıran ayırıcı çizgileri ortadan kaldırma hakkı yok. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ “Hakkı batılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin.”[Bakara 42] Kur’an-ı Kerim, İslam’ı diğer bütün dinlerden ayrı tutmuştur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”[Kâfurun 6]
İslam Şeriatı, önceki peygamberlerin Şeriatlarını neshetmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِناً عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجاً وَلَوْ شَاءَ اللهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آَتَاكُمْ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ إِلَى اللهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعاً فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ “Kuran’ı, önce gelen Kitap’ı tasdik ederek ve ona şahit olarak gerçekle sana indirdik. Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşuşun, hepinizin dönüşü Allah’adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir.”[Maide 48]
Beşincisi: Hoşgörü konusunda konuşanlara gelince, İslam, gayrimüslimlere hoşgörü konusunda insanlık tarihinin benzersiz ve en üstün örnekliğini sergilemiştir. İslam Şeriatı, insan olması açısından insanın işlerini güden bir sistemin gölgesi altında Müslümanların diğer dinlerin mensupları ile birlikte yaşamalarını sağlayan yasalar koymuştur. İşlerin güdülmesi konusunda Müslüman ile Gayrimüslim arasında ayrımcılık yapmaz. Diğer dinlerin mensuplarının hassasiyetlerini gözetir. Müslümanlara İslam’a inanmak için diğer insanları baskı yapmasını, zorlamasını haram kılar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:S
لَا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ“Dinde zorlama yoktur.”[Bakara 256] Diğer dinlerin mensuplarını ibadetlerinden alıkoymak haramdır. Kamu düzeni içinde ahvali şahsiye, yiyecek ve giyecek gibi dinlerinin hükümlerine sadık kalırlar. Bu alanda Müslümanlara dayatılan onlara dayatılmadı. İslam Devleti dönemlerinde diğer dinlerin insanlarının tapınaklar gözetildi, İslam Şeriatının Müslümanlara haram kıldıklarını yiyip içtiler.
Aksine İslam, özellikle Kitap ehli ile ilgili konularda daha da ileri gitmiş, müşriklerin kestiklerinden değil de onların kestiklerinden yemelerini, kadınları ile evlenmelerini Müslümanlara mubah kılmıştır. Bu, Ehli Kitap insanlarının, Müslümanların halaları ve akrabaları olması için hısımlık kapasının açılması anlamına gelir. Dahası bizimle savaşmadıkları sürece iyilik yapmak ve adaleti gözetmekle emrolunduk.
لم يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara.”[Mümtehine 8] Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
لَا يَنْهَاكُمُ اللهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ أَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ إِنَّ اللهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ “Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.”[Mümtehine 8] Ama bu hoşgörü ile ideolojik ve imanı tavır farklı şeylerdir. Hoşgörünün, İslam’ın hassasiyetlerinde tefrite ve İslam’ı diğer dinler ile eşit görmeye götürmesi caiz olmaz.
Ey âlimler! Ey şeyhler! Ey imamlar ve vaizler! Sorumluluğunuz, Müslümanların genelinin sorumluluğundan daha büyüktür ve böyle kalacaktır. Sorumluluğunuz, kötülüğü kalp ile inkârın ötesindedir. İlim adamları, SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in haber verdiği gibi Peygamberlerin varisleridir. Âlimin sözü, müminlerin nefislerinde çok daha büyük etki bırakır. Böyle bir deklarasyon açıklayanların -İslam’ın diğer dinler ile ilişkisinin doğasına aykırı olan bu belgenin otoritesi altında ortak bir çağrı yapmak- bu zillete düşmesi yakışık almaz. Bu belgenin, çoğunluğu Şeriat ve İslam Araştırmaları uzmanı ilim adamlarından oluşan sözde Müslüman Âlimler Örgütü adına oluşturulmuş olması üzücü.
Değerli ilim adamlarımız: Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hidayeti, mürşit ve nasihatçi olarak yeter. En hayırlı hidayet, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hidayetidir. Onunla sonlandırıyoruz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
أَلا لا يَمْنَعنَّ أحدَكُم رَهْبةُ النّاسِ أّن يَقولَ بِحقٍّ إذا رآه أَو شَهِدَه، فَإنَّه لا يُقرِّبُ مِن أَجلٍ، ولا يُبَاعدُ مِن رزقٍ أَن يَقولَ بِحقٍ أو يُذكِّرَ بعظيمٍ “Sizden biriniz hakkı gördüğü ve şahit olduğu zaman; insanların korkusu onun hakkı söylemesine asla engel olmasın. Çünkü onun hakkı söylemesi veya hatırlatması ne ecelini yaklaştırır ve ne de rızkını uzaklaştırır.”[Ahmed]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
H. 21 Ramazan 1441
M. Perşembe, 14 May 2020