بسم الله الرحمن الرحيم
Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti’nden Âlimlere Açık Mektup
Ey Pakistan’ın değerli Müslüman âlimleri! Sizi İslam’ın ve cennet ehlinin selamıyla selamlıyoruz.
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
ABD’nin şu anki vekil hükümeti, mübarek toprak Filistin’de iki devletli çözüme karşı olumlu bir tutum benimsemeniz maksadıyla siz Müslümanların önderlerine bir çağrıda bulundu. Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti olarak biz de, tavsiye ve hatırlatma babından olmak üzere size bu açık mektubu yöneltiyoruz. Nesai’nin rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إِنَّ الدِّينَ النَّصِيحَةُ إِنَّ الدِّينَ النَّصِيحَةُ إِنَّ الدِّينَ النَّصِيحَةُ لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ “Din nasihattir. Din nasihattir. Din nasihattir. Biz kime (yahut kim için) diye sorduk? O da Allah’a, Kitabına, Rasûl’üne, Müslümanların (meşru) idarecilerine ve bütün Müslümanlara buyurdu.”
Ey Pakistan’ın saygıdeğer Müslüman âlimleri! Siz âlimler topluluğu, soylu Peygamberlerin onurlu mirasçılarısınız. Büyük bir emanetin bekçilerisiniz. Kıyamet günü ondan hesaba çekileceksiniz. Bu emanet, Müslümanların hem özel hem genel işlerinde Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın emrini açıklamaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hükmünü açıklarken Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan başka kimseden korkmamaktır, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın rızası ve hüsnü sevaptan başka bir şey beklememektir.
Ey Peygamberlerin saygıdeğer mirasçıları! Mübarek toprak Filistin, bir İslam ülkesidir ve bir haraç ülkesidir. Bu nedenle tüm İslam ümmetinin malıdır. Müslümanların bu hakkı, Birleşmiş Milletler’den alınmış yasal bir hak değildir, Âlemlerin Rabbi Allah Subhânehu ve Teâlâ tarafından verilmiş ilahi bir haktır. Müslümanların mübarek toprak Filistin’e karşı görevi, dinsel bir görevdir. Ne ahlaki ne de insani bir görev değildir ya da bazılarının iddia ettiği gibi milliyetçilik ve etnik sorun hiç değildir.
Ey Pakistan’ın Müslüman âlimleri! Mübarek toprak Filistin, Allah Subhânehu ve Teâlâ tarafından mübarek kılınmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ bu konu hakkında şöyle buyurdu:
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”[İsra 1] Dahası Mescid-i Aksa Harameyn-i Şerif’in üçüncüsüdür, Kâbe ve Mescidi Nebevi gibi haramdır. Onun hakkında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَا تُشَدُّ الرِّحَالُ إِلَّا إِلَى ثَلَاثَةِ مَسَاجِدَ مَسْجِدِ الْحَرَامِ وَالْمَسْجِدِ الْأَقْصَى وَمَسْجِدِي هَذَا“Şu üç mescitten başkasına yolculuk edilmez: el-Mescidu’l Harem, Mescidu’r Rasûl ve Mescidu’l Aksâ.”[Buhari, Müslim]
Bu nedenle Müslümanlar, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’yi hac ettikleri gibi Mescid-i Aksa’yı da hac ederler. Ne kadar güzel olursa olsun yeryüzünde bu üç mescitten başka bir camiye yolculuk etmek caiz değildir. Bu yüzden Mescid-i Aksa da dâhil olmak üzere mübarek toprak Filistin’in işgali, Haram topraklarının işgalidir. Müslümanlar ve halkı için ne kadar değerli olursa olsun bu, başka bir İslam toprağının işgali gibi değildir. Bu, Mekke-i Mükerreme’deki Kâbe’nin ya da Medine-i Münevvere’deki Mescidi Nebevi’nin Allah’ın gazabına maruz kalan Yahudiler tarafından işgal edilişine benziyor. Bu nedenle mübarek toprak Filistin’in Yahudiler tarafından işgal edilmesi, işgalin kalıcılığı, Mescid-i Aksa’nın devam eden işgali ve saygısızlığı, ciddi bir konudur, İslam ümmetini, bu sorunları gidermek için değerli olan her şeyi feda etmeye çağırıyor.
Mübarek toprak Filistin bir haraç ülkesidir ve ümmete aittir. Ümmetin, konuşma yetkisi verdiği kişi dışında kimsenin onun adına konuşması caiz değildir. Dahası, ümmetin onu temiz ve dindar olanlardan, mübarek toprak hakkında Yüce Allah’tan korkanlardan, Kur’an ve Sünneti referans alanlardan başkasına emanet etmesi doğru değildir. Dolayısıyla kim, Arap Birliği, İİT veya Birleşmiş Milletler’den aldığı yetki ile mübarek toprak Filistin hakkında konuşursa, temsilcilik ve vekâleti geçersizdir, reddedilir. Arap Birliği, İİT ve Birleşmiş Milletler, mübarek toprak Filistin’in sahibi değildir. Bunlar, İslam ümmetinin temsilcisi değillerdir, arazinin gerçek sahipleri ve İslam ümmeti adına konuşmak ve müzakere etmek için birini yetkilendirmiş olsalar bile. Bu nedenle, ne laik Filistin Kurtuluş Örgütü ne de herhangi bir siyasi veya cihadi hareket geçerli şeri temsilciliğe ve vekâlete sahip değildir.
Ey Pakistan’ın Müslüman âlimleri! Filistin meselesi, mübarek bir İslam toprağının işgali ve gaspı meselesidir. Bu tür sorunların tek şeri çözümü, Allah Subhânehu ve Teâlâ yolunda cihat etmektir, yani Selahaddin Eyyubi’nin daha önce yaptığı gibi İslam ülkesini kurtarmak için savaşmaktır. Bu, herhangi bir toprak parçası için savaşan iki halk arasında siyasi anlaşmazlık meselesi değildir, bu nedenle Filistin meselesi, diyalog, barış, uzlaşma veya benzeri yollarla çözülemez. Buna göre Yahudilerle masaya oturan ve mübarek toprak Filistin üzerinde pazarlık eden kişinin, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e ve inananlara ihaneti söz konusudur. Böyle bir çözümü kabul eden yani mübarek toprak Filistin’in kurtuluşundan başka bir çözüm benimseyen kişi, imanı, dini ve onuru konusunda haddi aşmıştır. Dolayısıyla Amerika’nın iki devletli çözümünü kabul eden kişi, Subhânehu ve Teâlâ’ya, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e ve inananlara ihanet etmiş sayılır. Çünkü meseleye, bütünüyle kurtarılması gereken İslam topraklarının işgali meselesi olarak yaklaşmamıştır. Amerika’nın iki devletli çözümüne gelince, laik Filistin Yönetimine teslim edilecek yüzde yirmiden daha az bir toprak karşılığında mübarek toprağın yüzde sekseninden fazlasının Yahudi varlığına teslim edilmesini gerektiriyor!
Ey Pakistan’ın Müslüman âlimleri! Filistin ve halkının paraya ve yiyeceğe ihtiyacı yok. Gerçekten de dinlerinde ihmalkârlık gösterenler, şeri sorumluluklarından kaçınmak için sadece para ve yiyecek gönderiyorlar. Mübarek toprağı kurtarmak için Yahudilerle cihat ve savaş görevi, tüm toprak sahiplerinin görevidir. Toprağın sahipleri sadece Filistin halkı değildir, aksine tüm ümmettir. Zira ümmet, tek bir vücut gibidir. Cihat, ümmet içinde güçlü ve yetenekli olanların görevidir, yetenek ve güç, İslam ümmetinin ordularında mevcuttur. Ordular, ümmetin oğullarından oluşuyor, ümmetin kalkanı ve koruyucusudur. Orduların, ümmeti savunmak, kutsallıklarını restore etmek ve topraklarını kurtarmak gibi bir misyonu vardır. Bu nedenle âlimlerin görevi, İslam ordularını Yahudilerle savaşmaya ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emrettiği gibi onları öldürmeye çağırmaktır.
تُقَاتِلُونَ الْيَهُودَ حَتَّى يَخْتَبِيَ أَحَدُهُمْ وَرَاءَ الْحَجَرِ فَيَقُولُ يَا عَبْدَ اللَّهِ هَذَا يَهُودِيٌّ وَرَائِي فَاقْتُلْهُ“Sizler Yahudilerle muhakkak savaşacaksınız! Hatta onlardan biri taşın arkasına saklanacak, taş da: ‘Ey Allah’ın kulu! Şu arkamdaki bir Yahudi’dir! Gel de onu öldür” diyecektir.”[Buhari, Müslim, Tirmizi]
إِنَّ فِي هَذَا لَبَلَاغاً لِّقَوْمٍ عَابِدِينَ “Şüphesiz bunda Allah’a kulluk eden bir toplum için yeterli bir mesaj vardır.”[Enbiya 106]
وعليكم السلام ورحمة الله
Ve Aleykum Es Selam ve Rahmetullahi
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش
#Aqsa_calls_armies
#AqsaCallsArmies
#OrdularAksaya
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
H. 21 Şevvâl 1442
M. Çarşamba, 02 Haziran 2021