بسم الله الرحمن الرحيم
Karaçi'deki Korkunç Bombalamalar, Amerikan Savaşının Pakistan'ın Ana Kentlerine Genişlemesi İçindir
06 Mart 2013 günü ve Karaçi'yi sarsan ve ardında onlarca ölü ve yüzlerce yaralı bırakan korkunç bombalamaların üzerinden iki gün geçmesinin ardından General Keyâni, Karaçi'deki insanların yaralarına tuz basan güvenlik durumuna muttali olmak için Karaçi'ye gitti. Halbuki Amerikan savaşının Pakistan'ın ana kentlerine ulaşıp genişlemesi amacıyla uygun bir atmosfer oluşturmak için Karaçi'deki güvensizlik durumunu imal edenler bizzat Keyâni, Zerdâri ve diğer hainlerdir.
Yıllarca geniş bir varlık oluşturması için Amerikalıların önüne kapılar açmak yoluyla Karaçi'de terörizmin yayılmasına izin veren Keyâni-Zerdâri rejimidir. Nitekim CIA, FBI ve özel askerî şirketlerin terörist askerlerinin, Pakistan'da özgürce çalışmalarına izin vermelerinin yanı sıra hassas askerî bölgelerde oturmalarına imkan verdikleri gibi "Raymond Davis" şebekesinin, Amerika'nın "terörizmle" savaşının devam etmesine dönük atmosferler oluşturmak için ülkenin dört bir tarafında sivillere ve askerlere karşı bombalamalar ve suikastlar düzenlemesine de imkan vermişlerdir.
Karaçi'deki Amerikan Konsolosluğu açısından olana gelince; yıllarca rejim onun, Amerika'nın Karaçi'deki arzularını gerçekleştirmek amacıyla yoğun temaslarda bulunması için bir liderlik merkezi olarak çalışmasına izin vermiştir. Nitekim 09 Ağustos 2011'de İçişleri eski Bakanı Mansur Vasan, Amerika'nın Danışmanı General William Martin ile yapmış olduğu görüşmenin ardından Amerika'nın Karaçi kenti için ekipmanlar ve uzmanlar sağlamaya hazır olduğunu vurgulamıştır. Bu sayede Amerikan Konsolosluğu, Latin Amerika'dan Afrika ve Güneydoğu Asya'ya kadar dünya çapındaki diğer Konsoloslukları gibi Karaçi'deki faaliyetlerini de uygulamıştır. Dolayısıyla o, bulunmuş olduğu bölgelerde fitne çıkarma platformları olarak çalışmaktadır.
Sanki tüm bunlar yetmiyormuş gibi 25 Şubat 2013'deki haberler, bir biri ardına Amerikan ordusunun Orta Doğu bölgesinde mühendislik teşkilatı için askeri bir üs inşa etmeye kararlı olduğunu ve Karaçi uluslararası hava limanı kanadında taktik komutanlığı ve operasyon merkezi inşa etmek için izin aldıklarını aktarmıştır.
Amerika'nın alt yapısındaki bu genişlik, Amerika'nın terörizmle savaşını genişletmeye dönük çağrılarla doğrudan örtüşmektedir. Nitekim 2011'in Mayısında Karaçi'deki Mehran donanma üssüne yönelik saldırıdan birkaç gün sonra Amerikan Başkanı Obama ve ardından da Hillary Clinton Pakistan'ı ziyaretleri sırasında, "Bir dönüm noktasına ulaşmış olmamızdan dolayı bu ziyaret bizim için özel ve önemlidir. Zira bizler, ileriki günlerde Pakistan ve Pakistan hükümeti için kararlı adımlar atmayı umuyoruz" şeklinde açıklamalarda bulunmuşlardır. Yine bu nedenden dolayı 2013 yılının başlarında Amerikan ajanı General Keyâni, Amerikan savaşını Pakistan'ın ana kentlerine genişletmek amacıyla subaylarımızın teçhiz edilmesi için silahlı kuvvetlerimizin askerî doktrininin Hindistan odaklı tehditten iç tehditlere dönüştürülmesi şeklinde değiştirileceğini açıklamıştı.
Bu terörizm ve kanların akıtılması, Amerikan planının bir parçasıdır. Çünkü Amerikalılar, Pakistan Silahlı Kuvvetleri içerisindeki derin endişeyi hissetmektedirler. Dolayısıyla bu, Amerika'nın bölgedeki her türlü planı için bir tehdit oluşturmaktadır. Bundan dolayı Amerika'nın, Karaçi'de bir kaos durumu oluşturması gerekmektedir. Silahlı kuvvetlerimizi kentlerdeki iç savaşlara düşürmek için, dolayısıyla Karaçi ve aynı şekilde Belucistan'da Pakistan Silahlı Kuvvetleri'ni konuşlandırmak yoluyla aynen Kabileler Bölgesi'nde yaptığı gibi. Ayrıca Amerika, kuvvetlerinin Afganistan'dan sınırlı bir şekilde çekileceğini ve Keyâni'ye yardım edeceğini bir kez daha açıklamasının ardından Afganistan'daki askerî varlığının kalıcı olmasını güvence altına almıştır. Tabi bu sırada Müslümanlar, ülkenin dört bir tarafında birbirleriyle savaşmakla meşgul olmaktadırlar. Zira sömürgeciler, bölgedeki hegemonyalarını tehdit eden tehlikelerden kurtulmayı garantilemek için "böl-yönet" politikasını takip etmektedirler.
Böylece Keyâni ve hain takımı, Pakistan'da Amerikan savaşı için binlerce Müslümanın canlarını ve ülkenin servetlerinden miyarlarca doları kaybetmekle yetinmemekteler, bilakis şimdi de Karaçi'de Amerikan savaşını genişletmek için çalışmaktadırlar. Nitekim siyasî ve askerî liderliklerdeki hainlerin tam desteğiyle Amerikalıların yapmış olduğu bu terörizm, şu iki cürümü temsil etmektedir: Birincisi: Bu ülkedeki masumları soğukkanlılıkla öldürmek. İkincisi: Yabancı sömürgeci güçlerin çıkarlarını garantilemek. Dolayısıyla bu cürümler, en sert cezaları hak etmektedir. Nitekim Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الأَرْضِ ذَلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ "Allah'a ve resulüne karşı savaşanların ve yeryüzünde fesat çıkaranların cezası, öldürülmeleri yahut asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut (bulundukları yerden) sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük bir azap vardır." [el-Mâide 33]
Ey Pakistan Silahlı Kuvvetleri'ndeki Subaylar!
Büyüyen tahrifatın ve Amerika'nın Karaçi'deki terörizminin nedeninin, silahlı kuvvetleri Amerika'nın kontrol etmesinden dolayı olduğu bilinmektedir. Ayrıca Amerika, sizin aranızda Tuğgeneral Ali Hân gibi İslam'ı seven subaylar olduğunda zeminin Hilafet Devleti'ni kurmaya doğru kayacağını bilmektedir. Bundan dolayı onlar, sizlerden korkmaktadırlar. Bunun içindir ki Amerika, sizleri büyüyen savaşlarına düşürmek için geniş ve karmaşık adımlar atmaktadır. Ancak hatırlayınız ki sizler, düşmanın karşısında boyun eğmek ve savaşlarında onlara ortak olmak için değil düşmanla savaşmak ve insanları korumak için yemin ettiniz. Çok iyi biliniz ki büyüyen tahrifat ve Amerikan terörizmi, şu an sizlerin İslam için çalışmayı savunduğunuz içindir. Şimdi bölgemizdeki İslamî yönetimi ortadan kaldıran, sömürgeci İngilizleri etkin hale getiren ve fasit Hintlilere yardım eden Mir Cafer ve Sadık Mir gibi hainlerin ihmalkarlıklarını hatırlayınız. Bundan dolayı şimdi sizlerin üzerine düşen, Amerika'nın İslam ve Hilafet için muhlis bir şekilde çalışanların temsil ettiği gerçek düşmanına karşı Hindu devletini desteklemek için çalışan Keyâni'nin, Amerikan işgalini desteklemesini önlemektir.
Keyâni'nin açık hıyaneti nedeniyle olan, Haçlı Amerika'nın çıkarlarını garantilemek için akıtılan tahir kanlarınıza olmaktadır. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir olarak bizler sizleri, Amerika'nın terörizm davasına bir daha ayağa kalkmayacak şekilde darbe indirmeye davet ediyoruz. Ayrıca Hilafet, yılanın başını ve kuyruklarını koparmak, tüm Amerikan üsleri ve konsolosluklarını kapatmak ve bütün Amerikan askerlerini, diplomatlarını, istihbaratlarını ve görevlilerini kovmak yoluyla ülke içerisindeki terörist Amerikan şebekesini birkaç saat ya da birkaç gün içerisinde bir defada sonsuza dek ortadan kaldıracaktır. Bunun yanı sıra Hilafet Devleti, silahlı kuvvetler ve siyasî ortamlar ile muharip düşman ülkelerin yetkilileri arasındaki her türlü bağlantıyı yasaklayacaktır. Nitekim ajanların, düşmanların planlarını uygulamak için kullanmayı alışkanlık haline getirdikleri işte bu bağlantıdır.
Hizb-ut Tahrir sizleri, Hilafet Devleti'ni kurmak için kendisine nusret vermeye davet etmektedir. İşte böylece Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın rızasına nail olduğunuz gibi görevinizi eda etmiş olacaksınız. Ayrıca Pakistan'ı İslamî yönetimin olduğu asırlardaki görkemine geri döndürmüş olacağınız gibi Hilafet'i geri getirenlerin ilki olma şerefine nail olacaksınız. Dolayısıyla bu ülke, Ümmetin destekçisi olacağı gibi tüm İslam dünyasına yardım etmek için serin bir esintiye neden olacaktır.
El-Hakim, Müstedreki'nde İbn-u Abbas [Radıyallahu Anhuma]'dan şöyle buyurduğunu tahriç etmiştir: Ali İbn-u Ebi Talib şöyle dedi:
أَطْيَبُ رِيحٍ فِي الْأَرْضِ الْهِنْدُ "Ben Hindistan'dan serin bir esinti hissediyorum."
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
H. 24 Rabi’-ul Âhir 1434
M. Perşembe, 07 Mart 2013