Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ramazan, Demokrasi ve Yolsuzluğun Hamisini Ortadan Kaldırılmayı ve Nübüvvet Metodu Üzere Hilafetin Yeniden Kurulmasını Gerektirir

Kutsal Ramazan ayı, Kuran’ın indirildiği ve Allah Subhânehu ve Teâlânın sevabını bolca aramak için fırsatlar ayıdır. Daha önce ümmet, Ramazan ayında onca engeller ve zorluklara rağmen Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan korkan samimi siyasi ve askeri liderlik altında muhteşem zaferlere tanık olmuştur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ  Allahın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitabı hak ile indirdik.[Nisa 105]

Ancak bugün Ramazan, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın rızasından çok çok uzaktır. Ümmet, Allah Subhânehu ve Teâlâ korkusu olmayan, Kuran ile hükmetmeyen, kişisel kazanımlar peşinde koşan siyasi ve askeri liderlik altında ezilmektedir. Öyle ki mali yolsuzluk dayanılmaz hale gelmiştir. Onlarca yıldır hiç kimsenin bilmediği gizli hesaplar, artık gün yüzüne çıkmıştır. Gerçekten de ister hükümdar, ister muhalefet ister siyasi veya askeri liderlik olsun mevcut sisteme bağlı olanlar, milyarlarca rupi mali yolsuzluğa batmışlardır. Ayrıca finansal vb. yolsuzluklar mevcut sistemde kaçınılmazdır. Çünkü demokrasi, kaprisler ve arzular sistemidir. Demokrasi, yöneticiler ya da Batılı efendilerin çıkarlarına göre yasaların maniple edilmesine olanak sağlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vahyini göz ardı eder. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَأَنِ ٱحْكُم بَيْنَهُمْ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ وَٱحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ إِلَيْكَ  Artık onların aralarında Allahın indirdiğiyle hükmet ve sana Hak’tan gelenden ayrılıp da onların hevâlarına uyma.[Maide 48]

Açıkçası Müslümanların işleri ayaklar altında iken demokrasi, mevcut askeri ve siyasi liderlik için ümmetin zenginliğini gasp etme sebebidir. Muazzam kaynaklarına rağmen ümmet, korkunç yoksulluk içinde inim inim kıvranmaktadır. Toprakları işgal altındadır veya Suriye’den Filistin, Afganistan ve Keşmir’e kadar yıkıcı savaş sahnesine maruz kalmaktadır. Hâlbuki İslam dünyası, dünyanın en büyük silahlı kuvvetlerine sahiptir. Demokrasi, laikliğe dayanır, laiklik de dini hayattan ayırır. Böylece laiklik, ekonomik sefaletten aşağılayıcı dış politikaya kadar her türlü yolsuzluğun hamisidir. Hâlâ demokrasiden umut bekleyenler, sürekli hayal kırıklığı içindedir.

Ey Pakistanlı Müslümanlar!

Mali ya da türlü yolsuzluğu bitirmek, demokrasinin ortadan kaldırılmasını ve yerine Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulmasını gerektirir. Bu yüzden hepimizin arzusu ve ihtiyacı olan pratik değişimi gerçekleştirmek için Hizb-ut Tahrir ile çalışmak farzdır. Hizb-ut Tahrir, yaşam tarzı, devlet ve anayasa olarak İslam’ın dönüşüne tamamen hazır ve nazırdır. Hizb-ut Tahrir, Hilafet Devletine yönelik ekonomik sistemden, eğitim politikasına her detay için Kuran ve Sünnete dayalı 191 maddelik kapsamlı bir anayasa ve taslak hazırlamıştır. Hizb-ut Tahrir kadın ve erkeklerden oluşan seçkin politikacılar ordusuna sahiptir. Bu seçkin politikacılar, her türlü zulüm ve sıkıntıya sabrederek, ancak ve ancak Allah Subhânehu ve Teâlâdan korkarak, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellemin Nübüvvet metodu üzere Hilafet müjdesine inanarak zalimlere karşı mücadele vermektedir. 

ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Sonra ceberut saltanat olacaktır. Allah’ın olmasını dilediği kadar olacaktır. Sonra kaldırmak istediğinde de kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.[Ahmed]

Ey Pakistan silahlı kuvvetlerinin samimi subayları!

Bugün siz, Nübüvvet metodu üzere Hilafet arzu ve özlemi için küresel hareketliliğe tanık olmaktasınız. Batılı sömürgecilerin tüm kumpaslarına rağmen ümmet, İslam için kendini feda etmektedir. Ve siz, Rahil-Navaz rejiminin Hizb-ut Tahrir’in Nübüvvet metodu üzere Hilafet savunucusu uyanık ve cesur gençlerine yönelik artan zulmünün farkındasınız. Çünkü rejim, Hizbin gençlerinin amaçlarında başarılı olmalarından korkuyor. Bu kritik çatışmanın sadece pasif gözlemcileri olmayın. Zira Pakistan’da gerçek değişim, siz silahlı kuvvetlere bağlıdır, tıpkı diğer İslam dünyasında olduğu gibi. Silahlı kuvvetler sessiz kaldığı ya da destek verdiği için yaklaşık yetmiş yıldır sadece demokratik yüzler değişiyor. Bugün yolsuzluğun hamisi demokrasi hâlâ yürürlüktedir. Çünkü komutanlık içindeki hainler, sizin devasa gücünüzü demokrasi ve diktatörlük gibi insan yapımı sistemleri desteklemek uğrunda çok iyi kullandılar. Güç ve kuvvetinizin bu şekilde istismar edilmesini nasıl kabul edebilirsiniz? Ülkeyi ve insanları korumak için Allah’a yemin etmediniz mi?

Bu istismarı nasıl sineye sindirebiliyorsunuz? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, İslam Devletini bir metoda göre kurdu, yolunda duran şiddetli zorluklara rağmen zerre kadar o metottan sapmadı. Bu metoda göre savaşçı selefleriniz ile şahsen görüşen Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, onlardan dini eksiksiz, kapsamlı ve hemen uygulamak üzere nusret talep etti. Sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan korkarak bu metodoloji üzerinde sabırla yürüdü. Allah Subhânehu ve Teâlâ Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e Ensar’ı bahşedene dek hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmedi. Küçük ama samimi ve cesur bir grup, İkinci Akabe’de, Savaş ve Erkekler Biatinde ona biat ettiler.

İşte şu an Hizb-ut Tahrir, tam karşınızda duruyor. Fakih ve devlet adamı Şeyh Ata b. Halil Ebu Raşta liderliğinde Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini hemen kurmak için kendisine nusret vermenizi istiyor. Böylelikle hem bu hayatta hem de ahirette izzete nail olasınız. Dolayısıyla biz, sizin her birinizden bu kutsal ayda Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeyi talep ediyoruz. Ve size Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e nusret vererek Medine’de İslam’ı iktidara taşıyan Saad gibi silahlı kuvvetler içindeki kardeşlerinizi hatırlatıyoruz. Nitekim Saad RadiyAllahu Anh öldüğünde, annesi ağlayınca Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ona şöyle dedi:

ليرقأ (لينقطع) دمعك, ويذهب حزنك, فإن ابنك أول من ضحك الله له واهتز له العرش  Gözyaşların dinsin, üzüntün bitsin. Çünkü senin oğlun, Allahı güldüren ve Onun arşını titreten kimselerin ilkidir.[Taberânî]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti


H. 20 Şa'bân 1437
M.  Cuma, 27 May 2016

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER