بسم الله الرحمن الرحيم
Siyasi Elit Emanete İhanet Etti, Tunus’u Vesayet Altına Soktu, Tek Kurtuluş İslam
وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْماً لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ“Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” [Maide 50]
Zorba ve zulme karşı yapılan devrimin üzerinden sekiz yıl geçti. Ancak ülkede hâlâ her düzeyde boğucu buhran yaşanıyor... Bu buhranların temel nedeni, kapıdan çıkan, pencereden giren Bin Ali rejimidir. Laik siyasi elit ve (seçimlerden önce ve sonra) ondan doğan tüm hükümetler, Batı hegemonyasına boyun eğdiler, ülke ve halkı telef ettiler. Son günlerde siyasi elitten bu egemenlik ile itiraflar sadır olduğunu duyar olduk. Ama itiraflar, krizi kişileştiriyor, politika ve felaket üreten programları görmezden geliyor. Malum, Tunus’ta yasama “anayasa ve kanunlar”, siyasi programlar ve ekonomik politikalar, sömürgeci Avrupa ülkeleri, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası’nın doğrudan gözetiminde yapılmaktadır. Ardışık hükümetlerdeki bakanlara gelince, yürütme ve imzadan başka hiçbir fonksiyonları yok. Sadece imzalamaları isteniyor. Tüm hükümetlerin başardıkları şeyler ise şunlardır:
1- Ülke egemenliğini tehlikeye atmak, ülkeyi İngiltere ve yağmacı şirketleri, Avrupa Birliği ve bankaları, IMF ve ölümcül şartları, Birleşmiş Milletler ve “uzmanları” gibi sömürgeci güçlerin yuvası haline getirmek...
2- Uluslararası Para Fonu’nun direktifleri doğrultusunda devletin mali dengelerini korumak, yani yetersiz bütçe gerekçesiyle eğitim, sağlık ve ulaşım gibi insanların temel ihtiyaçlarını karşılamaktan vazgeçmek... Bunun yıkıcı etkileri oldu, dinar tepetaklak oldu, fiyatlar arttı, yaşam zorlaştı.
3- Yağmacı sömürgeci şirketlerin çıkarlarını korumak. Bunlar, demokratik seçimler ile yürütme ve yasamaya sızdıktan sonra siyasi elitin yaptığı yasalar ile zenginliğimizi yağmaladılar.
4- Ekonomik çarkı döndürmek iddiasıyla ekonomik uzlaşı başlığı altında hortumculara ve bozgunculara yol vermek.
5- Avrupalıların tarım ve hizmet sektörüne egemen olmasını sağlayan “Avrupa Birliği ile derinlemesine ortaklık” (felaket) anlaşması imzalamak.
6- Doğrudan tamamen dış yatırımlara yönelmek yani Tunuslu gençleri Avrupa firmalarının kölesi yapmak.
İnsanların çıkarları, yaşam ve güvenliklerini kolaylaştırma ise yöneticilerin listesinin en sonlarındadır. İnsanları sadece oy olarak görüyorlar, her beş yılda bir sadece birkaç gün insanları umursuyorlar.
Ey Zeytune ülkesinin Müslümanları!
“Yeni” rejim, Burgiba ve Bin Ali rejimlerinin İngiltere, Avrupa Birliği, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası standartlarına göre reforma uğramış sürümüdür. Bu rejim, demokratik değişim illüzyonu aldatmacasıdır, bizlere zorla dayatıldı. Tek partili yönetim yerine laik siyasi elit ve sözde ılımlı İslamcılar yönetime getirildi. Böylelikle sömürgeci güç, Tunus’u doğrudan sömürgecilik vesayeti altında tutma suçuna herkesi ortak etmiş oldu.
Ey Zeytune ülkesi Müslümanları! Ey devrimi başlatanlar! Doğu ve Batıda zorbaların sütunlarını sarsanlar!
Halkınız ve ülkenizin izzeti, dininizdedir, Allah’ın sizi onurlandırdığı İslamiyet’tedir. Dinde tüm krizlerinizin çözümü mevcuttur. Size Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunu hatırlatıyoruz:
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْماً لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ“Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?”[Maide 50]
Söz konusu çözümde şöyledir:
1- Köhne demokratik sistemin gediklerinden yönetime sızan, ülke ve insanları satan egemen sınıfı ortadan kaldırmak.
2- Tunus’taki politikacılara ve siyasi hayata yön veren sömürgeci güç mensubu kişilerin müdahalesini ya da ülkeye girişini yasaklamak, Batılı nüfuzun kökünü kazımak. İlişkili herkesi, dinimize, ülkemize ve halkımıza zarar verdiği için suçlu saymak.
3- BM, IMF, Dünya Bankası ve muadilleri gibi sömürgeci güçlerin ülkemize egemen olmasının bir aracı olan uluslararası kuruluşlar ve sömürgeci ülkeler ile imzalanan tüm anlaşma ve sözleşmeleri iptal etmek...
4- Ülke zenginliğini yağmacı şirketlerden geri almak ve yağmalanan malları sahiplerine iade etmek. Zira Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلَن يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.”[Nisa 141] Bu ayete göre sömürgeci kâfire boyun eğmek haramdır. İmanı kâmil bir mümin, kâfirin egemenliği altında olamaz. Kararını kabul etmez, egemenliğinden kurtulana kadar rahat etmez.
5- Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini kurarak İslam’ı hemen uygulamak, İslam’ı yaşam tarzı ve devlet anayasası olarak benimsemek. Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti anayasası hazırladı. Anayasa ekonomi sisteminden eğitim politikasına kadar tüm ayrıntıları içeriyor... Her türlü donanıma sahip siyasi ekibi de hazır. Öğrendiklerine göre politika, insanların işlerini gütmektir, Rabbin katında sevabı olan en büyük ibadetlerden biridir. Siyaset, ayrıcalık, dokunulmazlık ve büyük maaş demek değildir. Bu ekip, yöneticilerin öncelikli görevinin halkı ve ülkemizi düşmanlardan korumak olduğunu biliyor. Parti, Devletin ilk günden Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olması, Müslüman ve Gayrimüslimlerin işlerini âlemlerinin Rabbinin Şeriatı İslam’a göre gütmesi için bir eylem planı da hazırladı. Allah ve Müslümanlar düşmanları için tereddüt ve sevgiye yer yoktur. Hilafette âlemlerin, yeryüzü ve gökyüzünün Rabbinden başkasına itaat yok. Bu bağlamda Allah Subhânehu ve Teâlâ Aziz Kitabında Allah’ın kelimesinin üstün kılınmasını, yasama ve yönetiminde temel alınmasını, kâfirlere ve sömürgecilere meydan okunmasını farz kıldı. Bu sadece Hizb-ut Tahrir’e değil tüm Müslümanlara özellikle de güç ehlini farzdır. Onun için biz, toplumun emniyet ve güvenliğinden sorumlu olan ordu ve güvenlik birimlerine diyoruz ki, ülkenizi yönetici ve siyasi kılıklıların istilasından kurtarın. Ülkeyi uçuruma sürüklüyorlar. Ülkeye kötülük yapmak ve tuzak kurmak istediklerini gözlerinizle görüyorsunuz. O yüzden hâlâ onları korumaya devam edecek misiniz? Bu suça ortak olacak mısınız? Göz göre göre Tunus’a zarar vermelerine ve sömürgecilere peşkeş çekmelerine müsaade mi edeceksiniz? Size liderlere asalaklık yapmayı yakıştıramıyoruz. Akidenizden doğan özlemlerinizin temsilcisi bir liderlik arayın. Akidenize göre halkınız ve ümmetinizin bir parçası olmak farzdır. Gayesi düşmanlarınızı razı etmek olan cılız hükümet bileşeninin bir parçası değil. Halkı ve ülkeyi korumak üzere ağır yemin ettiniz. Bugün ülke sömürgecilerin ipoteği altında. Sömürgeciler, kendilerine ihanet eden, ülkeyi satan, sömürgeci şirketlerin uşağı olmaktan gocunmayan hainler eliyle ülkenizi soydular.
Bilin ki Allah Subhânehu ve Teâlâ, zafer ve hâkimiyet vaat etmiştir. Kuşkusuz O’nun vaadi haktır. Vaadi sadece peygamberlere özgü değil, müminler için de haktır. Ahirette müminler için şehadet, rıza ve cennet değil, dünyada da üstünlük vaat etmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ“Şüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.”[Mümin 51]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
H. 10 Rabi’-ul Âhir 1440
M. Pazartesi, 17 Aralık 2018