بسم الله الرحمن الرحيم
Kırım Yarımadası'ndaki Rusya Başkonsolosluğu'nun Saçma Açıklaması, Rusya'nın Baskıcı Politikalarını Temsil Etmekte ve İslam İle Savaşmak İçin Ukrayna'ya Müdahalede Bulunmayı Hedeflemektedir
2012 Kasım ayında Simferopol şehrindeki Rusya Başkonsolosluğu, Başkonsolosluğun önündeki oturma eylemenin sona ermesinin ardından Hizb-ut Tahrir heyetinin teslim etmek istediği Merkezî Medya Bürosu ve Hizb-ut Tahrir / Rusya tarafından yayınlanan basın açıklamasını teslim almayı reddetmekle birlikte konsolosluk o gün, bu olay üzerine medya organlarına bir değerlendirmede bulunmuştur!
Değerlendirmelerin bir kısmı aşağıdaki şekildedir:
"Bugünkü olaya, yani oturma eylemine, terörist bir eylem olarak itibar edilebilir... Zira Konsolosluk personelinin ve ziyaretçilerin güvenliği hakkındaki bazı sorunları kışkırtmaktadır... Dolayısıyla bunun, birçok planlar üzerinde etkisi bulunmaktadır... Nitekim bu, ciddi ve tehlikeli bir durum olup zaten raporları liderliğe ilettiğim gibi bu meseleyi, Konsolosluğu koruma noktasındaki rollerini yerine getirmeyen Ukrayna otoriteleri ile Kırım'daki yerel otoritelerin önüne koyacağım.
Buda hiçbir gücü ve kuvveti bulunmayan bazı polis unsurlarında var olan endişeyi artırmaktadır... Zira Başkonsolosluğun korunmasındaki ihmalkarlık ile Ukrayna'nın muhtelif bölgelerinde meydan gelen bu ihmalkarlıktan daha da kötüsü aşırıcılığa ve terörist faaliyetlere dönük göstergelerin olmasıdır."
Aynı şekilde on küsur yıldan beridir Hizb-ut Tahrir'i yasaklayan kararlar yayınlayan Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi'ne ve bu yasağın da birçok kapsamlı kanıtlara dayandığına dikkat çekmiştir.
Bu açıklamalar ışığında Hizb-ut Tahrir / Ukrayna, aşağıdaki hususları ifade etmeyi zorunlu görmektedir:
1-Başkonsolos açıklamalarında, temsil etmiş olduğu zorba rejimin canlı örneğini şekillendirmektedir;
Nitekim 2003 yılının başlarında Rusya otoriteleri, terörist eylemlerde bulunduğu suçlamasıyla Hizb-ut Tahrir'in peşine düşüp takip etmiştir. Bu ise on yıllar boyunca, dahası kurulduğu ilk günden beri Hizb-ut Tahrir'in faaliyetlerinin sadece fikrî çatışma ve siyasî mücadeleyle sınırlı kalmasına rağmen olmuştur. Sonuçta Rusya'da bundan müstesna değildir.
Şüphesiz Rusya'nın nazarında terörizm, mescitlerdeki dersler, konferanslar, gösteriler ve barışçıl yürüyüşlerdir.
Bundan dolayı Konsolosun, oturma eylemini terörist bir tehdit olarak nitelendirmesi doğaldır. Dolayısıyla o, kendisini Hizb-ut Tahrir'e karşı zorba ve kibirli olan ülkesinin rejiminden uzak tutması imkansız bir personel gibidir.
Konsolos'un, terör tehdidi hakkındaki açıklamaları yalan olup bu, mantığa da aykırıdır. Zira medya organları ile hukuku koruyan kurumların oturma eylemenin barışçıl olduğu ve hiçbir şiddet eylemleri kaydedilmediği şeklindeki açıklamaları bunu ortaya koymaktadır.
2-Rusya Yüksek Mahkemesi'nde Hizb-ut Tahrir'i yasaklayan, ona terörist bir örgüt olarak itibar eden ve bunu da birçok kanıtlara dayandıran yargıcın özel kararına vurgu yapılması, açık bir yalandan öte bir şey olmayıp vakıaya da aykırıdır. Zira bu, açıkça görülmekte olup mahkemenin kararı, aşağıdaki internet adresinde mevcuttur:
http://www.memo.ru/hr/jbl/doc/2.htm
Hizb-ut Tahrir ile ilgili olarak; onun terörizmle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Zira Rusya'daki İnsan Hakları Örgütleri, bu yasağın meşru olmamasının yanı sıra onun geçersiz olduğunu daha ilk günden beri vurgulamaktadırlar. Aynı şekilde Memorial Örgütü de 07.11.2012 günü Moskova'daki Bağımsız Gazetecilik Merkezinde yapmış olduğu basın konferansında buna vurgu yapmıştır.
Aslında "kapsamlı kanıtlar da" dahil Yüksek Mahkeme'nin kararı (!), Başkonsolos (Andreev'in) saçma açıklamaları ve barışçıl eylemi de bir terör tehdidi olarak nitelendirmesiyle uyumludur.
3-Başkonsolosluğun en son açıklamaları, onun ileriki günlerde Ukrayna'da Hizb-ut Tahrir'i yasaklamak için her türlü çabayı göstereceğini ve bunun gerçekleşmesi için de elinden geleni ardına koymayacağını ortaya koymaktadır. Zira ileride, Ukrayna otoriteleri ile Kırım otoritelerinden, Rusya'nın Müslüman vatandaşlarına karşı uyguladığı aynı baskıcı ve despot politikayı izlemelerini talep edecektir.
Kuzey Kafkasya'da ve şimdi de Başkurdistan ve Tataristan'da istikrarsızlığa yol açan bu politikayla Başkonsolos (Andreev), bu istikrarsızlığı Ukrayna'ya taşımayı ve onu deniz açıklarına gömmeyi ümit etmektedir. Aynen daha ilk gün beridir Hizb-ut Tahrir ile mücadele eden Rusya'nın gömdüğü gibi.
Ayrıca Konsolosun açıklamaları, Rusya'nın sadece ülkesinin içinde değil dahası dünyanın her tarafında kesinlikle hakkı duymak istemediğini göstermektedir.
4-Bizler; Rusya otoritelerine, Başkonsolos (Andreev) yoluyla Hizb-ut Tahrir'in davetinin otoritelerin tutumlarına bakmaksızın Rusya'da, Ukrayna'da ve dünyanın her yerinde devam edeceğini vurgularız. Zira bizim amellerimizin kaynağı, ne beşerin koymuş olduğu yasalardır ne Yüksek Mahkeme'nin yasak koyması yada izin vermesidir nede tagut istihbaratların baskı uygulamalarıdır. Bilakis bizim kaynağımız, yerin, göğün ve bu ikisinin arasındakilerin yaratıcısı olan Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın hükmüdür.
Otoritelerin on yıllar boyunca Hizb-ut Tahrir'e dönük baskıları, şebâbının gücünü, azmini, ideolojisine sımsıkı sarılmasını ve gayesini gerçekleştirme hususundaki ısrarının artırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.
الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الوَكِيلُ "Onlar o kimselerdir ki insanlar kendilerine, (düşmanınız olan) insanlar size karşı (güçleriyle) toplandılar, aman onlardan sakının dediklerinde, bu onların imanını artırır ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir derler." [Âl-i İmran 173]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ukrayna
H. 7 Muharrem 1434
M. Çarşamba, 21 Kasım 2012