- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber Yorum
Laf Çok İcraat Yok!
Haber:
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İcra Komitesi Olağanüstü Toplantısı yapıldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, çevrim içi düzenlenen açık katılımlı toplantıda Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’de yaşanan vahşetin tek sorumlusunun “İsrail” olduğunu vurguladı. Mescid-i Aksa’da ibadet kısıtlamaları ve insanların zorla evlerinden edilmelerinin mevcut duruma yol açtığını kaydeden Çavuşoğlu, “Bu eğilim geri çevrilmezse, iki devletli çözüm fiziksel olarak imkânsız hale gelir” dedi.
Yine Çavuşoğlu, İsrail terörüyle ilgili, “Sadece bildiriler ve açıklamalar değil, daha fazlasını yapmalıyız. Uluslararası toplum, Filistinli sivilleri korumakla yükümlü ve bu bağlamda İİT’nin de sorumluluğu büyük’’ diye konuştu. (YeniŞafak 17.05.2021)
Yorum:
Ümmetin başına çöreklenmiş yöneticilerin İslam beldelerindeki esaslı hiçbir meseleyi bırakın çözmeyi, çözümünü konuşmaktan dahi korktuklarını en son yahudi varlığının Kudüs saldırısında daha net bir şekilde gördük, görüyoruz. Siz bakmayın 57 ülkenin İİT adı altında olağanüstü toplantı gerçekleştirdiğine. Bu teşkilatların varlık amacı Müslüman halkların yükselen tansiyonunu düşürmek, çokça laf üretip hiçbir icraat üretmeden, basit kınama mesajlarıyla halkların gazını almaktır. Ki bu durumu özetleyen Türkçe’de güzel bir deyim var; “dostlar alışverişte görsün.” Ey yöneticiler! Yönettiğiniz Ümmet o kadar büyük, o kadar kalabalık ki, hüküm sürdüğünüz coğrafya o kadar geniş, o kadar stratejik ki, maalesef sizler buna layık olamayacak kadar küçük ve korkaksınız.
Hal böyle olmasaydı yahudi varlığını ellerinizdeki güç ile bir kaç saat içinde tarih sahnesinden silerdiniz. Bünyelerinde milyonlarca askeri, binlerce savaş uçağı, füzeleri, savaş makinaları olan devletler, bir araya gelip hala çözümü BM’ye havale ediyorsa bunun adı utançtır, kepazeliktir.
Yine utanmadan hala kalkıp Amerika projesi olan iki devletli çözümden bahsediliyor olmaları arsızlığın zirvesidir. İşgal edilmiş kutsal topraklar üzerinde yahudi varlığını tanıyıp bununla birlikte küçücük bir alan üzerinde Filistin devletine ümmeti razı etme çabaları ihanettir. Yahudi varlığına terör deyip hiçbir ticari ilişkiden geri kalmayıp, her türlü istihbaratı paylaşan, bu varlığa hizmet, eden radar üslerini topraklarımızda tesis edenler, elbette bu varlığı ortadan kaldıracak gerçek çözümü ne uygulayabilir ne de konuşabilir.
Sizler bunca orduya sahip iken Filistinli Müslümanları korumayı hala uluslararası topluma mı havale ediyorsunuz? Bakın yahudi varlığının yaptığı katliamlara arka çıkan dost ve müttefik dediğiniz ülkeler açıkça saflarını belli edip her türlü desteği bu kafirlere verirken sizler ise kınama yarışıyla kardeşlerinize “destek” oluyorsunuz! İşgalin başladığı bir beldede önce işgalciye had bildirilir, sonrasında gerekiyorsa diplomatik adımlar atılır. İnanç da siyasi akıl da bunu emreder. On yıllardır yaptığınız onlarca kınama açıklamaları bu varlığa bir milim dahi geri adım attırmayıp bilakis çok daha azgınlaşmasına sebebiyet vermekte ki, bunun müsebbibi sizler, yani başımızdaki yöneticilerdir. Yahudi varlığıyla görüşme, antlaşma, barış, müzakere, diplomasi yapılmaz. Onlarla karşılaşılacak tek yer harp meydanı olması gerekir ve bu, onların tamamen ortadan kaldırılmasına kadar devam etmelidir.
Ümmet artık başındaki yöneticilerin acizliğini, korkaklığını, ihanetini gördü. Bundan sonra İslam ümmeti, başındaki yöneticilerden bir an önce kurtulmaya azmetmelidir. Terör devleti dedikleri yahudi varlığıyla yapılan siyasi, askeri, iktisadi, iş birliğinin hesabını meydanlarda yöneticilere sormalı, Amerika’nın planı olan iki devletli çözümü savunan liderlere sırtını dönmeli, barış antlaşmaları çığırtkanlığı yapan liderlere asla güvenmemelidir. Bünyesinde milyonlarca askeri olan orduları Kudüs için harekete geçirmeyen liderlerin hiçbir sözünü hesaba katmamalıdır. Kutsallarımız çiğnenirken, kardeşlerimiz katledilirken çözümü başka yerlere havale eden korkakların liderliğini asla kabul etmemelidir.
Bu, artık bir yol ayrımıdır. Ümmet kendi sorunlarını köklü bir şekilde çözecek, işgalleri ortadan kaldıracak, kafirlerin düzenlerini bozacak Hilafet sistemini var etmek zorundadır. Bu sistem ile icraat üreten, korkmayan, ümmetin kutsallarını basit menfaatlere değişmeyen, orduları harekete geçirmekten imtina etmeyen Halifeler, komutanlar bu ümmete layıktır. İşgal edilen beldelerimizin çözümü ordularda, orduları harekete geçirecek Hilafet sisteminin çözümü ise ümmetin elindedir. Vakit elimizde olan çözümü ikame etme vaktidir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmet SAPA