Yıldırım: “Türkiye aynı zamanda NATO'nun sınırlarını da koruyor!”

HABER:

Başbakan Binali Yıldırım, 15 Şubat 2018 tarihinde Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı ortak basın toplantısında şunları söyledi: “Aynı zamanda NATO'nun sınırlarını da koruyor, aynı zamanda Suriye ve Irak'ta yaşanan iç savaş, göç ve DEAŞ terör örgütü, diğer terör örgütlerinin verdiği olumsuzluklara karşı büyük bir göç akınını da önleyen bir ülke. … Bunu yaparken terör örgütlerinin, terör faaliyetlerinin Almanya'da yayılmasının veya genel anlamda Avrupa'ya yayılmasının da önüne geçiyoruz. Bu konuda Avrupa Birliği ile müşterek çalışmalarımız var. ^{(CNN Türk)}

YORUM:

Bilindiği üzere NATO’nun kuruluş gerekçesi Sovyetler Birliği kaynaklı komünizm tehlikesine karşı Batı dünyasında yer alan ülkeleri korumaktır. Dönem itibariyle Sovyet Rusya ile sınırları bulunan ve aynı zamanda da uygulamakta olduğu demokratik rejim nedeniyle Batı Blokunun bir parçası sayılan Türkiye’nin de NATO’ya üye olması istenmiş ve ordu gücü bakımından Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra NATO içerisinde en büyük ikinci orduyu meydana getirmiştir. Bu amaçla Türkiye’de Ege Ordu Komutanlığı ihdas edilmiş olup bu güne kadar NATO harcamalarına da iştirak etmiştir.

25 Aralık 1991 yılında dönemin Sovyet lideri Mihail Gorbaçov’un istifası ile başlayan komünist sistemin yıkılmasının ardından teorik olarak NATO’ya da ihtiyaç duyulmaması gerekirdi. Fakat küfür dünyası komünizm tehlikesine karşı kurulmuş askeri bir güç olarak NATO’yu lağvetmek yerine kendisine yeni bir düşman konsepti oluşturmuştur. Nitekim 1995 yılında dönemin NATO Genel Sekreteri Willy Claes yaptığı açıklamada “Batı ve NATO için en ciddi tehlikenin, İslamcı terörizm” olduğunu ifade etmiştir. Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım ise Merkel ile yapmış olduğu açıklamada Türkiye’nin NATO sınırlarını koruduğunu açıkladı. Başbakan yapmış olduğu bu açıklama ile sömürgecilerin istekleri doğrultusunda, onların ifadesiyle İslâm tehlikesine karşı Batının yanında yer almak suretiyle küfür sınırlarını koruduklarını, bunun için çalıştıklarını açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur.

Ne acıdır ki Müslüman olduğunu söyleyen ve Müslüman olduğunu iddia eden kişiler tarafından idare edilen Türkiye ve Türk ordusu, gücünü ve kuvvetini İslâm ve Müslümanlar lehine, sömürgeciler aleyhine sarf etmesi gerekirken tam tersine sömürgecilere hizmet etmek için harcamaktadır. Bu ümmetin evlatlarından meydana getirilen, bu ümmetten toplanan paralarla teçhiz edilen bu ordunun İslâm'a ve Müslümanlara karşı savaşın bir aracı olarak kullanılması ve bunun da net bir şekilde ortaya konulması İslâm'a ve Müslümanlara ihanettir.

Müslümanların evlatlarından olan bu orduların ancak ve ancak İslâm'ın ve Müslümanların çıkarlarını korumak, İslâm’ı yeryüzüne hâkim kılmak için çalışması ve savaşması gerekir. Ne yazık ki Müslümanların başındaki basiretsiz yöneticiler nedeniyle bu ordular kâfirlere hizmet etmek, onların çıkarlarını korumak ve gerçekleştirmek için kullanılmaktadırlar. Binali Yıldırım tarafından söylenen sözlerin tümünde biz, İslâm ve Müslümanlar lehine tek kelime dahi bulamıyoruz. Tam tersine yaptıkları tüm işlerin sadece ve sadece kâfirlerin çıkarlarını korumak için olduğunu hiç utanmadan ve sıkılmadan söylemektedirler. Bunlar, gücü ve kuvveti sadece kâfirlerin yanında aramakta, sömürgecilere hizmet etme karşılığında makamlarını ve koltuklarını koruyabilmek için İslâm'a ve Müslümanlara ihanet etmekte ve kâfirlerin yanında izzet aramaktadırlar.

﴿بَشِّرِ الْمُنَافِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا ﴿١٣٨﴾الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ ۚ أَيَبْتَغُونَ عِندَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّـهِ جَمِيعًا ﴾

“Münafıklara, kendilerine elem verici bir azap olduğunu müjdele. Onlar, inananları bırakıp da kâfirleri dost edinirler; onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Doğrusu kudret bütün olarak Allah'ındır.” ^{(Nisa Sûresi: 138-139)}

Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Muhammed Hanefi Yağmur