Salı, 07 Şevval 1445 | 2024/04/16
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İhanetin Bedeli İdlib

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber Yorum

İhanetin Bedeli İdlib

Haber

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “İdlib meselesi bizim çok hassas olduğumuz bir nokta. Yani hiç kimsenin bir oldubitti içerisinde olmaması lazım…” Dedi. [03.09.2018 Habertürk]

Yorum:

Suriyeli muhaliflerin son kalesi ve devrimin son durağı İdlib’e Suriye rejim güçlerinin ve İran milislerinin Rusya desteğiyle askeri operasyonu söz konusu olduğu için bugünlerde Türkiye dâhil tüm dünyanın gündeminde. Bu bağlamda üst düzey açıklamalar ve ziyaretler birbirini izliyor. Arap basınında genel kanı, İdlib’e yönelik bir operasyonun artık an meselesi olduğu. Ray’ul Yevm ve El Arap El Cedid gibi İngiliz eğilimli gazetelerde, bilmem temennileri midir yoksa psikolojik savaş mıdır ya da muhalifler nazarında ABD’yi temize çıkarma manipülasyonu mudur ABD’nin İdlib operasyonunu engellemeye çalıştığı yönünde yorumlar yer alırken, Mısır merkezli Al Youm gibi Amerikan eğilimli gazetelerde ise Suriye ordusunun askeri operasyonla kentte kontrolü sağlayacağı yönünde haberler yer almaktadır.

Gerçek şu ki Amerika, binlerce insanın hayatı pahasına devrimi sonlandırma ve yüz binlercesi yerinden yurdundan olsa da tiran Suriye rejiminin tekrar ülkenin kontrolünü ele geçirmesi çabasında. Bu, bugünün planı değil, devrimin başından beri Amerika hep aynı plan üzerinde hareket etmektedir. Bu yüzden Amerika, rejim güçlerinin Duma, Doğu Guta, Hama, Humus ve Han Şeyhun kimyasal saldırılarına, Dera ve Halep harekâtına karşı çıkmamıştır. İşte bu yüzden kuklası Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve emir eri Rusya’nın Suriye sahasında aktif rol almasını istemiştir.

Şimdi bu gerçekten hareketle diyebiliriz ki Amerika, ajanı Türkiye ve Suudi Arabistan’ın yardımıyla, Rusya’nın desteğiyle zorba Suriye rejim güçleri ve İran milisleri üzerinden İdlib’e operasyon düzenleyecek. Tabii ki operasyon temenni ve arzumuz değil. Çünkü terörizmle mücadele adı altında taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakılmayacak. Devrimciler, Suriye ordusuna ve topluma entegre olma, ülkeden ayrılma ya da ölüm seçenekleriyle baş başa bırakılacak. Silahı bırakıp topluma entegre olanlar hayatta kalacak, ülkeden ayrılmak isteyenler, Amerikan ajanı Hafter’in yanında savaşmak üzere Türk istihbaratının himayesinde vapurlarla Libya’ya transfer edilecek. Yabancı savaşçılar başta olmak üzere silahı bırakmak istemeyen yaklaşık 10 bin civarındaki silahlı muhalife ise İdlib mezar edilecek. Zira bütün dünya, Suriye’de savaşan ve İdlib’e toplanan yabancı savaşçıların ülkelerine dönmemeleri konusunda hem fikir.

Olası operasyona gerekçe oluşturmak için BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın, “İdlib’de 10 bin El Nusra ve El Kaide üyesi” olduğunu söylemesi ve Türk istihbaratının, büyük olasılıkla nihayete eren güdümündeki ılımlıları “terörist”lerden ayırma çalışmalarının ardından geçtiğimiz Cuma günü Türkiye’nin, HTŞ’yi terör örgütleri listesine alması tesadüf olmasa gerek.

Operasyon tarihine gelince, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey, 4 Eylül’de Türkiye’ye gelecek. Burada yapacağı temasların ardından Erdoğan, 7 Eylül’deki üçlü ihanet zirvesi için İran’a uçacak. Erdoğan, efendisinden aldığı talimatları bu zirvede Rusya ve İran’a aktardıktan sonra muhtemelen operasyon için düğmeye basılacak. Türkiye’nin sınıra yaptığı asker sevkiyatı ise operasyonu önlemek ya da sivilleri Esed rejiminden korumak değil, operasyonun yaratacağı göç dalgasını durdurmak veya sınırdan “terörist” sızmasını engellemek yahut İdlib’teki kontrol noktalarını koruma bahanesiyle sahada rejimin tarafında pozisyon almaktır.

Avrupa ve Amerika’nın kimyasal silah saldırı uyarısı ise, dünya kamuoyunu kandırmaktan başka bir şey değildir. Zira Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR), 4 Nisan 2018 tarihinde yayımladığı rapora göre, Esed rejimi devrimin başlamasından bu yana ülkenin çeşitli bölgelerinde toplam 215 kez kimyasal silah saldırısına başvurmuştur. Kaldı ki bu büyük güçlerin zorba Esed rejimine yönelik yaptıkları uyarılar şu anlama da gelmektedir:  İstediğini yap ama kimyasal silah kullanma.

Onun için Numan Kurtulmuş’un İdlib meselesi bizim için çok hassastır söyleminin hiçbir hakikati yoktur. Doğru, belki hassastır ama sadece oluşacak göç dalgası kadar hassastır. Yoksa Suriye’de ölümü bekleyen ya da ölüme terk edilen siviller veya devrimciler zerre kadar umurlarında değil. Çünkü ajan Türkiye rejimi, daha önce Halep’te, Guta’da ihanet etti, şimdi mi yapmayacak! Tek ölçüsü, efendisinin rızası. Bu yüzden İdlib’teki savaşçılar, Türkiye’nin diplomatik çaba ve hareketliliğinden kendi yararlarına bir şey beklememelidir. Bu kez Türk rejiminin ihanetinin bedeli İdlib olacak…

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ercan Tekinbaş

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER