Haber-Yorum

Suriye Devrimine Yönelik Komplo Orkestrası

Haber:

08/09 tarihinde üç saat içerisinde altmıştan fazla baskın gerçekleştiren Rus uçakları, İdlib’in Güney ve Güney Doğusundaki kasaba ve köyleri hedef aldı. Bölge, topçu bombardımanı ve rejimin helikopterlerinin kullandığı patlayıcı varil baskınlarına maruz kaldı… Amerika Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’a İdlib’e yapılan saldırıları önleme şansı var mı diye sorulduğunda: “Bunu önleyecek bir şey olup olmadığını bilmiyorum” şeklinde cevap vererek "Rusların, Türklerin ve İranlıların bir çözüme ulaşamaması" konusundaki hayal kırıklığını ve bunun “şaşırtıcı” olmadığını ifade etti. Terörle mücadele operasyonlarını İdlib’deki muazzam geleneksel operasyonlardan daha etkili bir şekilde yürütmenin bir yolu olduğu" sonucuna ulaşarak orada kesinlikle militanları hedef alan daha dar bir ölçekte operasyonların yapılmasını önerdi. (El-Hayat-09/09/2018)

Yorum:

Suriye’deki halkımıza yönelik kurulan komplo orkestrasının rolleri, Amerika’nın Suriye devrimini tasfiye etmek için vekalet verdiği taraflar arasında (07/09/2018) tarihinde Tahran’da yapılan üçlü zirvede dağıtıldı. Bu ise Şam kasabı ile Amerika’nın çetelerinin kurbanlarını korumak için değil, dahası cellatlarına Şam’daki ajanı Beşşar’a karşı ayaklanan halka diz çöktürme imkanı vermek için Amerika’nın dolar grupları liderleri ile Türkiye’nin “garantörlüğü” aracılığıyla adım adım yürüttüğü ısırma politikası sayesinde rejimin devrimci bölgelerde hakim olmasına imkan verip “gerilimi azaltma bölgelerinin” inşa edildiği Astana Anlaşması örtüsü altında geliştirildi. Ayrıca bu komplo orkestrası, işkence altında ölen binlerce insanın yönetmeliklerini yayınlamaktan çekinmeyen ve Amerika’nın işlediği cürümleri örtmesi nedeniyle muhasebe edilmekten ve cezadan muaf olacağını bilen Şam katilinin hücrelerindeki on binlerce tutuklunun ıstıraplarını duymayan Amerika’nın mücrim Büyükelçisi de Mistura tarafından desteklenen Türkiye’nin iddia ettiği İdlib’deki sivilleri savunma tiyatrosunu tamamlamak için geliştirildi. Sonra General Dunford gelmiş Şam kasabının teröristlerine karşı değil de iddia edilen (teröristlere) karşı daha hassas operasyonların yürütülmesini öneriyor.  Güvenlik Konseyi’ndeki ortağı Nikki Hailey’e gelince; hiç utanmadan ve gözünü dahi kırpmadan rejim ve çetelerine soykırım savaşları için yeşil ışık yakılmasına izin verileceğini açıklayarak uluslararası sistemin nimetlerini küresel mücrimlerin çetesi olan Güvenlik Konseyi platformundan ilan ediyor.  

Bu mücrim baskınlar, Twitter’da atmış olduğu bir tweette “aziz kardeşim Sayın Ruhani'nin ev sahipliği ve değerli dostum Sayın Putin'in katılımıyla gerçekleştirdiğimiz Tahran zirvesi, Türkiye’nin Suriyeli kardeşlerimizin geleceğine yönelik hassasiyetini yansıtıyor” şeklinde açıklama yapan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da suç ortağı olduğunu bir kez daha teyit etmiştir. Ben de ona şöyle bir tweet atarak yanıt verdim: “Sayın Ruhani ve sayın Putin, her ikisi de Suriye’de soykırım kampanyası işleyen mücrimlerdir. Sana gelince sayın Erdoğan; 2011 yılında “ikinci bir Hama’ya izin vermeyeceğine” dair söz vermiştin. 2011 yılından beri Suriye’de işlenen yüzlerce katliamın suç ortağı olduğunu söylemek beni üzüyor.” Hala Erdoğan’ın Suriye halkını koruyan bir kahraman olduğunda ısrar eden kör insanların olması ise bir felakettir. Bunlardan birisi de Türkiye’nin sivillerin güvenliğini sağlama çabalarının bir “semeresi” olan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Abdurrahman Mustafa’dır. Ona da şöyle cevap verdim: “Türkiye’nin rolüne değer vermek yerine şöyle bir başını kaldırıp “garantör” ortaklar olan Rusya ve İran’ın cürümlerini muhasebe etmelisin. Aksi taktirde sen ve örgütün de işlenen cürümlerin ortağı sayılırsınız.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Osman Bahaş

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu Müdürü