- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Kâfir Çin İle Ekonomik İlişkiler Nedeniyle Despot Yöneticilerin Görmezden Geldikleri Doğu Türkistan
Haber:
Çin’in Sincan Uygur Bölgesi’nde (Doğu Türkistan), aileleri “eğitim yoluyla dönüştürme merkezi” veya “mesleki eğitim merkezi” olarak adlandırılan kamplara alınan Müslüman Uygur çocukların yatılı okul veya kreşlere gönderildikleri ve buralarda propagandaya maruz kaldıkları iddia edildi. [03.02.2019 Haber 7]
Yorum:
Çinliler, Doğu Türkistan’ı işgal edince Müslümanlara yönelik çeşitli yıldırma politikaları uygulamaya başladılar. Müslüman Uygurları asimile etmek için (Çinlileştirmek) uğraştılar, bunu başaramayınca Doğu Türkistan’ın demografik yapısını değiştirdiler. Baskı ve zalim politikalarıyla mümin kardeşlerimizi bölgeden uzaklaştırıp Çinlileri bölgeye yerleştirdiler.
Bölgenin demografik yapısını değiştirdikten sonra Çin, “aşırılık” ve “terör” bahanesiyle Uygur Müslümanlarını İslami kimliklerinden arındırmak ve topluma yeniden entegre etmek (kafirleştirmek) amacıyla şiddet soykırımı uyguladı. Sırf Müslüman oldukları için Uygurlulara uygulanan baskı ve şiddet insanlık dramına dönüştü.
Ancak baskı ve şiddet politikasıyla da istediği neticeyi elde edemeyince Çin, bu kez “dönüştürme” ve “mesleki eğitim” merkezleri adıyla toplama kampları kurdu. Buraya gidecek kişileri tespit etmek için de “Eşleştir Aile Ol” veya “Kardeş Aile Projesi” gibi bazı projeler geliştirdi. Bu proje kapsamında istihbarat toplamak için bir milyondan fazla Han Çinlisini Uygur Müslümanlarının evlerine yerleştirdi. Evlere yerleştirilen casuslar, kaldıkları ailelerin dindar olup olmadığını, namaz kılıp kılmadığını, Ramazan ayında oruç tutup tutmadığını, kadınların giyim kuşamlarını ve İslami kelimeler kullanıp kullanmadığını, sigara ve alkol içip içmediklerini, karşı cinsle tokalaşıp tokalaşmadıkları tespit ederek Çin hükümetini bilgilendirdiler. Bu gözlem sonucu dindar oldukları tespit edilen kişiler Çinlileştirmek amacıyla “mesleki eğitim” ve “dönüştürme” merkezleri adındaki toplama kamplarına gönderildi.
BM’ye göre, en az 1 milyon Uygur ve diğer Müslüman azınlıklara mensup kişi, Çin tarafından Doğu Türkistan genelinde kurulan toplama kamplarında yargısız bir şekilde gözaltında tutuluyor. BM ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) başta olmak üzere insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının açıklamalarının yanı sıra kamplardan kurtulanların ifadeleri, bu kampların cezaevlerinden çok daha ağır şartlara haiz olduğunu gösteriyor.
Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasındaki ajan ve uşak yöneticiler, kâfir Çin devleti ile sahip oldukları ekonomik ilişkiler nedeniyle Doğu Türkistan halkının yaşadığı bu dayanılmaz insanlık dramı ve trajedisini gündemlerine hiç almadılar. Dünyanın tek nükleer gücü olan Pakistan’ın ve dünyanın sekizinci büyük ordusuna sahip Türkiye’nin hain yöneticileri, Çin’in Müslüman Uygurlulara yönelik işlediği bu tüyler ürpertici vahşet ve barbarlık karşısında ordularını seferber edip Çin yöneticilerini dize getirmeleri gerekirken parmaklarını dahi oynatmadılar. Dahası yandaş gazeteciler ve Maocu kesimin ağzından Türk yetkililer, Çin zulmünü protesto eden grup ve bireyleri CIA projesi olarak yaftaladılar. Ve ABD’nin bu kanayan yarayı kaşıdığını söylediler. Zulmü protesto etmek amacıyla İstanbul’dan Ankara’ya kadar yürüyen Uygurluları Ankara’ya girişte Kızılcahamam’da güvenlik güçleri aracılığıyla durdurdular. Daha da kötüsü, hain Türk rejimi, Çin’in talebiyle oturma izni olan Uygur Müslümanlarını gözaltına alarak Çin’in işgali altında bulunan Doğu Türkistan bölgesine göndermiştir.
Uygurlu Müslüman kardeşlerimizin yardım çığlıklarına kulak tıkayan Müslüman dünyasındaki hain yöneticiler, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu fermanını kulak kabartmayarak büyük bir günah içerisindedirler.
وَاِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدّ۪ينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72]
Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Ercan Tekinbaş