Cumartesi, 26 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Türkiye Suriye’nin Kuzeyine Girdi, Peki Sonra Ne Olacak?

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Türkiye Suriye’nin Kuzeyine Girdi,

Peki Sonra Ne Olacak?

Haber:

Suriye’nin kuzey sınırına Türk askeri harekâtı.

Yorum:

Yaklaşan sahneleri kolayca tahmin edebileceğiniz ucuz bir filmde olduğu gibi, ABD'nin Suriye stratejisi hiç değişmedi. Nitekim Aralık 2018'de, "ABD'nin Suriye'den Çekilmesinin Arkasında Ne Var?" başlıklı bir makale yazmış ve bu makalede aşağıdaki hususlara değinmiştik:

“Bu politika sonucunda zayıf Suriye rejimi, muhalefetin son üssü olan İdlib bölgesi ve Kürtlerin yarı özerk yönetime sahip olduğu kuzey bölgesi hariç, Suriye'nin hemen her bölgesinin kontrolünü yeniden ele geçirdi. Son oyun yakın görünüyor. Suriye rejiminin birleşmesinin ve kurulmasının önündeki tek engel, Suriye muhalefeti ve kuzeydeki Kürtlerdir.

Kürt bölgesine gelince; ABD tarafından desteklendi, Türkiye'den korudu, Bağdadi grubu ve İslami cemaatlerle mücadelede etkin bir şekilde kullandı. ABD ordusunun geri çekilmesi onları savunulamaz hale getirecektir. Bu bir yöndendir. Diğer yönden olana gelince; Beşşar Esed, tüm Suriye’nin yeniden hükümetinin kontrolüne geçmesini istiyor.

Bu nedenle Kürt liderler sıcaklığı hissetti ve ABD’nin geri çekildiğini duyduklarında hemen doğrudan ve ikili bir çözüm için Şam’la görüşmelere başladılar. Bu nedenle Kürtler, dolaylı olarak sonunda kuzey Suriye’yi “birleşik” Suriye’ye entegre edecek olan Suriye rejimi ile müzakere etmeye zorlanıyor.”

Bugün, bu gerçekleşti. Zira ABD Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgesinden çekildi ve Türkiye’ye de girmesi için yeşil ışık yaktı. Bu da Suriye'deki Kürt Demokratik Güçlerinin, zorunlu olarak Beşşar Esed rejimiyle entegre olmasına yol açtı.  Böylece sevgili Kürtlerin, bir Kürt devleti rüyasına veda edilip özerk bir yönetimine el sallanmış oldu.  Dolayısıyla Esed rejimi, silahlı kuvvetleri için 70.000 savaşçı ve silah cephaneliğine de (Amerika’nın teslim etmiş olduğu) en az 30.000 tır silah teslim almış oldu. Başka bir ifadeyle, Türk ordusunu Suriye’nin kuzeyine itmek, Esed rejimine etkili bir güç vermiş oldu.

Bu fikir, Suriye Demokratik Güçleri’nin çekilmesiyle birlikte şu anda Türkiye’de yaşayan 2 milyon Suriyeli mültecinin Suriye’nin kuzeyindeki “güvenli bölgeye” yerleşecekleri anlamına gelmektedir. Soru şu; peki bunun sonrasında ne olacak?  Türk ordusu, öz savunma güçlerinin kovulmasının sonunda kendi ülkesine döndüğünde bu bölgeyi kim yönetecek? Türkiye mi yoksa Suriye rejimi mi? 

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda çok net. Türk ordusunun varlığı geçici olup Suriye Demokratik Güçleri, Suriye’nin kuzeyinde planlanan güvenli alandan çekilerek Suriye’deki sığınaklar istikrara kavuştuğunda geri çekilecektir. Böylece Suriye krizlerine derinlemesine dahil olan Türkiye, Rusya ve İran da dahil olmak üzere tüm garantör devletlere göre Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilecektir. İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin dediği gibi, "Suriye'nin toprak bütünlüğüne, bölünmezliğine, egemenliğine ve bağımsızlığına saygı duyulmalı ve bu ülkenin iç işlerine yabancı güçlerin müdahalesi sona ermelidir."

Bu, Türk ordusunun (ABD tarafından organize edilen) Suriye'nin kuzeyine yönelik hareketinin, Kürtleri rejim ile birleştirerek mücrim Esedli Suriye rejimini güçlendirdiği ve Suriye’nin bölgesel bütünlüğünü sağlamak için ciddi adımlar attığı anlamına geliyor. Diğer bir ifadeyle; Suriye'nin kuzeyindeki “güvenli bölge”, Türkiye, Rusya ve İran arasındaki anlaşmaya ve Amerika Birleşik Devletleri ile Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Cenevre'deki Suriye anayasasına göre Suriye rejimine teslim edilecektir.

Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mariya Zaharova bunu şöyle özetledi: “Nihayetinde bu, Türkiye ile sınır bölgelerinin kontrolü de dahil olmak üzere tüm ulusal topraklar üzerinde nihai kontrol için Suriye hükümetine meşruiyet verilmesi gerektiği anlamına geliyor.”

Bu ise Suriye rejiminin doğrudan tanınması, Beşşar Esed ile işbirliği, despot ve zalim rejime karşı ayaklanan ve onun değişimi için canlarını feda eden Suriye halkına ihanet edildiği anlamına geliyor.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bunu daha önce doğruladı ve Türkiye ve diğer dünya güçlerinin demokratik seçimleri kazanması halinde Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed ile çalışmayı düşüneceğini söyledi.

Erdoğan, Türkiye-Sırbistan İş Forumu'nda gelecekte Beşşar Esed ile işbirliği yapmanın mümkün olup olmadığı sorulduğunda şöyle cevap verdi: “Onunla kendim konuşmayacağım, bu farklı bir konu. İstihbarat servislerimiz birbirleriyle müzakere ediyorlar.” Ve şöyle ekledi: “Suriye rejimi ile ilişkilerimizi Rusya üzerinden sürdürüyoruz.”

Bu nedenle yukarıdaki sahneler, “güvenli bölgelerin” mücrim Suriye rejimine teslim edileceğini, İdlib’e yakın bir saldırının olacağı ve girileceğini ve Cenevre Laik Suriye Anayasası'nın uygulanacağını göstermektedir.

Tüm bu hususların bizi beklediğini bilerek, yine bazı aptalca ve zayıf propagandalar ile hala tekrar tekrar kandırılacak mıyız?!  Aynen Ömer Bin Hattab’ın şu hikmetli sözünde olduğu gibi: “Ben aptal değilim, bir aptal da beni kandıramaz!”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Okay Pala

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER