- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Avrupa'nın Gerçek Yüzü!
(Tercüme)
Haber:
Avrupa Parlamentosu'nun kurucu üyelerinden Damian Boeselager, İngiliz Guardian gazetesinde yer alan bir makalede, “”Avrupa'nın ciddi bir insani kriz için sığınak haline geldiğini, ancak Avrupa Birliği'nin buna gözünü körelttiğini” söyledi.
Yunanistan'ın Ege Denizi'ne bakan Moria köyü yakınlarında göçmenlerin bulunduğu bir kampa yaptığı gezinin gözlemlerini ve ayrıntılarını anlattı.
Orada gördüğü koşulları, “Avrupa topraklarında siyasi bir kriz yaşanıyor” diyerek artık Avrupalı olmaktan gurur duymadığını söyledi.
Dijital teknoloji alanında öncü olma sözü veren kıta, insanları açlıktan ölüme terk eden kıtanın kendisidir.
Oradaki yardım çalışanlarına, Avrupa'nın bu mültecilere yardım etme planını sorduğunda kendini güçsüz hissettiğini belirterek; “Bu benim için Avrupa'nın özel bir planı olmadığı anlamına geldiği andır” dedi. (El-Cezire)
Yorum:
Mülteciler Avrupa'ya ulaşmak için hayatlarını riske atmasına rağmen, sınırda engellerle ya da mali yardımda kesinti ya da insanlık dışı muamele ile karşılaşıyorlar. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, bu kötü muamelenin nedenini şöyle açıkladı: “Bu mülteciler Avrupa Birliği halkının yüzde birini oluşturmasa da mültecilerin yanlarında Avrupa hadaretinin hayatta kalmasını tehdit eden bir İslam kültürü taşıdığını” söyledi.
Avrupa'daki bu mülteci krizi, Avrupa’nın gerçek yüzünü ve kutsadıkları insan hakları ve bunun için attıkları sloganların boş olduğunu açığa çıkarttı. Hâlbuki mülteci sorununu çözme ve onlara iyi bir yaşam sağlamaktan aciz değillerdir. Ama her şeyden önce kendi menfaatlerini düşündüklerinden dolayı krizi çözmede ciddiyet eksikliği yaşandığından bu durum sorunu daha da kötüleştirdi. Dolayısıyla, insan haklarını öven Avrupa, kendilerine kuklalık eden beldelerin mücrim rejimleri tarafından yerinden edilmiş insanlara bakmayı veya onlara özen göstermeyi reddederek insan haklarını da ilk ihlal edendir. Onları uykudan bile mahrum ederek, yiyecek ve ilaç bulunmayan sığınma evleri diye adlandırılan hapishanelere terk ediyorlar.
Aslında bu, insanlığa yalnızca materyalist faydacı bakış açısına göre bakan vahşi kapitalizmin gerçek yüzüdür. Ve eğer bu ülkeler mültecilerin sığınmalarından bir fayda umarlarsa ancak bir şeyler yaparlar. Aksi halde, yiyecek, temizlik maddelerinden ve uykudan mahrum eder. Onları soğuk, açlık ve hastalıklarla boğuşmak üzere bir av gibi terk ederler.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nezir Bin Salih