- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ey Müslümanların Orduları! Haydi Ensarlar Olun!
Haber:
16 Mart’ta Özbekistan Cumhuriyeti hükümet portalı www.gov.uz web sitesine şöyle bir mesaj gönderdi.
“Özbekistan Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Savunma Bakanlıkları birimlerinin üst düzey katılımıyla özellikle terörle mücadeleye dönük ortak taktik tatbikatları yapılıp sona erdi.
Toplantıya Özbek Savunma Bakanlığı Özel Harekat Birimleri temsilcileri ile Tacikistan Savunma Bakanlığı'nın çeşitli birimlerinden bir grup askeri personel katıldı.
Tatbikatın yapılacağı güne kadar, her iki ülkenin askeri personeli günde iki kez hazırlık eğitimi yaptılar. Tabi ki sonuç, tüm beklentilerin ötesine geçti. Tatbikatlar sırasında, deneyimler her iki tarafın askeri personeli arasında profesyonel olarak paylaşıldı ve Tacik askeri personeli, askeri birimlerimizin ve teçhizatımızın pratik eylemlerini çok takdir etti.”
Yorum:
Hilafet’in yıkılması sırasında SSCB’deki ateist komünist rejim, Orta Asya ülkelerini istila ettikten sonra Müslümanları ulusal bazda parçaladı. Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, bu sınırlar kaldı ve dahası, bu “bağımsız” cumhuriyetlerin her birinde yeni ortaya çıkan hükümetler, askeri güçlerini kafir sömürgecilerin çizdiği ulusal sınırları korumak için oluşturdular.
Geçtiğimiz otuz yıl boyunca, bu ülkenin Müslümanları defalarca Allah’ın kanunlarına göre yaşama ve şeriat yönetimini yeniden kurma isteklerini ilan ettiler. Ancak bu Müslümanların evlatlarından oluşan ordu ironik bir şekilde, fasit yöneticilere hizmet etti, Allah’ın hükümleriyle yönetmeyen bir otoriteyi savunduğu gibi İslam’ın dünya çapında yayılması fikrine düşman olan vatancılık fikrine bağlı otoriteyi savundu.
Şeriatın hükümlerine dönecek olursak, İslam ordusunun Allah’ın indirdiklerinden başkasıyla yöneten bir yöneticiye değil de Kitap ve sünnetle hükmeden bir yöneticiye hizmet ettiğini göreceğiz. Dolayısıyla Müslümanlar sadece sınırlarını koruyan bir ordu tesis etmediler, bilakis İslam’ı davet ve cihat yoluyla dünyanın dört bir tarafına yaymak için bir ordu tesis ettiler.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Medine’de İslam Devletini kurduktan sonra Müslümanların ordularını İslam’ı yaymak için nasıl gönderdiğini ve Bedir ve Uhud savaşlarında olduğu gibi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bizzat kendisinin orduya liderlik ettiğini hatırlayalım. Nitekim İmam Müslim’in rivayet ettiği sahih hadislerde, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in 21 savaşa katıldığı geçmektedir. Ayrıca Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali gibi (Allah onlardan razı olsun) Raşid Halifelerin orduları, İslam’ı Irak, İran, Şam, Afrika ve benzerleri gibi dünyanın dört bir tarafına yaymak için cihat ettiler.
İslam'ın Orta Asya'ya nasıl ulaştığını bir hatırlayalım! Zira başarılı komutan Kuteybe Bin Müslim liderliğindeki ordu ve onun cesur savaşçıları mücahitler olarak Orta Asya’ya geldiler. Dolayısıyla İslam dininin hakikati ve Allah’ın hükümlerinin insanın doğasıyla örtüşmesinden dolayı bu ülkenin halklarını İslam’a dönüştürdü ve böylece yalnızca Allah’a ibadet etmeye ve yeryüzünde Allah’ın hükümlerini uygulamaya başladılar ve bunun sonucunda da kalkınma yolunda ilerlediler. Bunun ardından bu ülkede, İmam Buhari, İmam Tirmizi ve Zemahşeri gibi büyük din alimleri ortaya çıktığı gibi Mirzo Ulugbek, Birûnî, İbn-i Sina, Harezmî ve daha birçokları gibi doğa bilim adamları da ortaya çıktı.
13 asırdan fazla bir süre boyunca, İslam orduları Kuran ve sünnet temelinde hüküm süren bir yöneticiye yemin ettiler. Ama bugün, bu mübarek Receb ayında Hilafet’in ve Müslüman orduların Kitap ve sünnetle yönetmek üzere biat edeceği, İslam’ı dünyanın dört bir tarafına yayacak ve Allahu Teala’nın şu emrini tatbik edecek bir Halife’nin ortadan kalktığı Hilafet’in yıkılışının 99. yıldönümünü yaşamaktayız. وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لاَ تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلّه فَإِنِ انتَهَوْاْ فَإِنَّ اللّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ بَصِيرٌ “Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla cihad edin. (İnkâra) Son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.” [Enfal-39] Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor: أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَشْهَدُوا أَنْ لَا إلَهَ إلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ، وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ، وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ؛ فَإِذَا فَعَلُوا ذَلِكَ عَصَمُوا مِنِّي دِمَاءَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ إلَّا بِحَقِّ الْإِسْلَامِ، وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللَّهِ تَعَالَى “Ben insanlarla Allah’tan başka ilah yoktur deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Allah’tan başka ilah yoktur dediklerinde mallarını ve canlarını benden kurtarırlar ancak gizli durumlarının hesabı Allah’a kalmıştır.” [Buhari ve Müslim rivayet ettiler.]
Diğer tüm İslam ülkelerinde olduğu gibi Orta Asya’daki otorite sahipleri de Müslümanların ordularını kirli oyunlarında kullanmakta, onları ortalıkta koşturmakta, onlara halkçı devrimleri bastırmalarını ve zalim rejimleri korumalarını emretmektedirler. Nitekim bu gerçek, İslam ümmetinin maruz kaldığı birçok ihanetlerin ardından ortaya çıktı! Aynen sömürgeci kafirlerin, Irak ve Afganistan’a saldırmaları ve Mısır, Libya, Suriye ve diğer birçok İslam ülkelerindeki devrimleri bastırmalarında olduğu gibi!
Ey Orta Asya’daki Müslümanların orduları! İslam’ı ve Müslümanları savunun! Sömürgeci kafirlerin maşası olan fasit yöneticilerin övünüp durduğu tatbikatları bırakın! Sizler Müslümansınız! Zalimlere itaat etmeyi reddedin! Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti kurmak için Hizb-ut Tahrir’in davetini destekleyin! Ensarlar olun! İslam’ı dünyanın dört bir tarafına yayan selefi sâlihin gibi cesur mücahitler olun! Şüphesiz Allah bizimle beraberdir!
#YenidenHilafet
#أقيموا_الخلافة
#ReturnTheKhilafah
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Eldar Hamzîn